Orta
Karadeniz'in şirin bir diyarısın
Yiğidin
harman yeri, asalet miyarısın
Malazgirt
Zaferi'yle Türk'e açılmış kapın
Sabır
tuğlalarıyla yükselmiş kutlu yapın
Hititlerden
bugüne neler görmüşsün neler...
Anlatsan
dertlerini her biri yürek deler
Hürriyeti
kuşandın, düşmana kök söktürdün
O
mukaddes öfkenle, zalime diz çöktürdün
Esaret
zincirini dağıttın, parçaladın
Kadim
papirüslere yazıldı ulu adın
Sen
ki Samsun şehrinin kulağısın, gözüsün
Dik
ve diri durmanın sembolüsün, özüsün
Toprağın
bereketli, yakuttur taşın senin
İntizarın
nemidir, gözünde yaşın senin
Yatağına
sığmayan coşkun bir nehirsin sen
Ata'nın
yadigârı, tarihî şehirsin sen
Şehitlerin
kanıyla karılmışsın sen Havza!...
Kan
kırmızı bayrağa sarılmışsın sen Havza!...
Anadolu
pusluydu, görülmezdi dumandan
Samsun'u
teşrif etti o cengâver kumandan
Uzaktan
gelen yolcu ayak bastı karaya
Dindirdi
acıları, merhem oldu yaraya
Kucak
açmıştı Havza, yiğitlerin hasına
Engelleri
kaldırdı, yol verdi Ata'sına
Unutmak
mümkün değil Havza Genelgesini
Hiçbir
güneş örtemez yiğidin gölgesini
İlk
ulusal genelge, milleti uyandırdı
İstiklâl
Savaşı'nda zafere inandırdı
Ketumsun
düşmanına, sırlarını gizlersin
Kutlu
misafirinin yollarını gözlersin
Şimdi
mâziye bakıp o günleri anarsın
Hüzün
çöker dağlara, hasret içre yanarsın
Ferhat'a
nazlı Şirin, Mecnun'a Leylâ'sın sen
Zulmetin
koyağında dupduru aylasın sen
Mavi
gözlü yiğide vurulmuşsun sen Havza!...
Özgürlüğün
peşinde yorulmuşsun sen Havza!...
Şanlı
tarihimizin gergefinde nakışsın
Zafere
giden yolda uhrevî bir (b)akışsın
Havza'da
yakılmıştır kurtuluş meşalesi
Geceyi
aydınlatmış özgürlüğün halesi
Sözler
tarif edemez efsunkâr cemalini
On
yıllardır özlersin Mustafa Kemal'ini
Tarihin
izleri var; toprağında, taşında
Ne
değirmenler döner o efkârlı başında
Teselli
dindiremez hasretin melâlini
Yerlere
düşürmedin şerefli hilâlini
Bu
dünya gurbetinde yegâne muradımsın
Zafere
giden yolda devasa bir adımsın
Gönül
saraylarının beklenen han'ı sensin
Karanlık
gecelerin gül yüzlü tan'ı sensin
Yüzün
güleçtir senin, candan özge yârsin sen
Âşıkların
gönlünde hicapsın sen, arsın sen
Vefayı
unutana darılmışsın sen Havza!...
Hasretten
şerha şerha yarılmışsın sen Havza!...
O
heybetli dağların yeşillerle bezeli
Sevgin
yüreklerdedir; ebedî ve ezeli
Bitmeyen
acılara şahittir Mahmur Dağı
Hürriyet
gelin oldu, bitti esaret çağı
Kara
tren yol alır, yollara âşık gibi
İstasyon
binasında hüzün sarmaşık gibi
O
gün bugün mağrursun, yıllar geçti aradan
Büyülü
güzelliği sana vermiş Yaradan
Yeşil
ne de yakışmış yamacına, düzüne
En
zor zamanda bile sadık kaldın (s)özüne
Zamanın
aynasında sokaklar dile gelir
Hüzünlenir
türküler, nağmeler tele gelir
Kadim
caddelerinde tarihin nabzı atar
Güneş
ufka gizlenir, doğmak üzere batar
Gök
mavisi düşlere dalıp da gidensin sen
Üstünde
yaşayanı, bahtiyar edensin sen
Gönül
sarayımıza kurulmuşsun sen Havza!...
Hasretle
beklemekten yorulmuşsun sen Havza!...
Rayihalar
saçılır toprağından, taşından
Ne
hadiseler geçti o sevdalı başından
Havza
İmareti'nde doymuştur ne karınlar
Bugünden
daha aydın olacaktır yarınlar
Kadim
Atatürk Evi, zamana meydan okur
Genç
kızlar köylerinde ipekten halı dokur
Lerdüge
Tümülüsü şehrin eski tanığı
Tren
istasyonunda hasret yürek yanığı
Meşhur
kaplıcaları davet eyler şifaya
Havza'da
kavuşursun bir ömürlük sefaya
Aşkınla
yanan ateş, bir daha sönmeyecek
Kaleköy'ünde
bayrak, gönderden inmeyecek
Burda
dostluk kalplere ilmek ilmek dokunur
"Havza"
diye yazılır, "sevgi" diye okunur
Zifiri
karanlıkta yanan bir çırasın sen
Bu
dünya var oldukça ayakta durasın sen
Sevdalı
gönüllere kurulmuşsun sen Havza!...
Boz
bulanık sel idin, durulmuşsun sen Havza!..
M. NİHAT MALKOÇ