Uzun bir süre söze karışmayan Ergün dayanamadı. O da konuşmaya katıldı.


Ergün; Kabul edilse de, edilmese de ABD büyük güç. Dolar- petrol ilişkisi kesilmediği sürece de büyük güç kalmaya devam edecek.  Bu gün bu ilişkiyi bitirebilecek bir güç var mı? Görünürde yok. Dolar rezerv para olarak kaldığı sürece de, bastıkları paralar ile her yere ulaşacaklar mı?”


Kutay; “Doğrudur. Kaldığımız yerden devam edecek olursak ABD, Çin’i tamamen bitirmek de istemiyor. Onun kontrollü büyümesine izin verilecek. Artık Çin, ABD’nin izin verdiği kadar büyüyecek. Çin’in kurulacak büyük masaya maskesiz oturabilmesi için bazı adımların atılması isteniyor. Çin a sürpriz bir operasyonla ABD’yi tuşa getirecek, bir hamleyle sahne alacak ya da önüne konan anlaşmayı imzalayacak. Çin tamam derse, ipek yolundaki 65 ülke bundan etkilenecek, Çin geri dönüş yaparsa ABD üçüncülüğe inecek ve hatta hızla yıkılışa doğru gidecek. Her ülkenin etkileneceği yeni bir sayfa açılmış durumda… Sayfayı açan ülke belli, Çin oyun dışı kalırsa, havadaki kuşlar bile bundan etkilenir. Bakalım neler olacak?”


Ergün; “ABD dışarıdan, kendine ait olmayan parayı bulamadığı ve kullanamadığı an, iç karışıklıklar çıkar ve dağılır. Bizi vatana bağlayan duygular onlarda yoktur. ABD’de kim başkan olursa olsun, parayı ülkesine götürmek zorundadır. Bu kurala uymayanın yaşama şansı da yoktur. 40 yıl önce söylenen ve Carter doktrini olarak bilinen yazıda; ‘ABD ulusal çıkarlarını korumak için İran körfezine güç kullanmaktan çekinmeyiz’ diyor. Irak’ın işgal edilmesi, Afganistan’a çökmeleri ve Suriye’yi çökermelerinin altında bu yatıyor. Adamlar Müslüman coğrafyasının petrolü ile dünyaya egemen oluyorlar.”


Yavuz; “Desene sahneye PKK’da çıksa, YPG’de çıksa, DEAŞ, El-Kaide veya BOKO HARAM da çıksa kazanan hep ABD oluyor. Anlaşılan o ki, petrol değerli olduğu sürece savaşlar da bitmeyecek!”


Ergün; “Doğru dersin Yavuz.”        


Kutay; “ABD ile Çin arasındaki savaşı anlayamaz veya güç dağılımını atlayacak olursak, gözümüzün önünün bile göremeyiz. Bu gün Suriye’yi, İran’ı, Libya’yı ve Doğu Akdeniz’i anlamak için, ABD-Çin arasındaki güç amaçlarını ve kullandıkları yöntemleri çok iyi bilmek zorundayız.”


Kutay; “Elbette Çin ABD’ye virüsün cevabını veremezse, küresel ölçekte sıfırlanacaktır. ABD’ye verilecek bir cevap ise çok şeyi değiştirecektir.  Çin iki büyükten biriydi. Çin içeri kapanmakla bir yol bulamayacak ve ABD istediği gibi Çin’i budayacaktır. Elindeki ve avcundaki para alındıktan sonra sınırlı ve kontrol edilebilir bir ülke haline gelecektir. Aksi takdirde koca bir devin çöküşünü hep birlikte izlemiş olacağız. Bu da ekonomik çarkları derinden etkileyecek ve pek çok ülkede siyasi çekişmeleri de hızlandıracaktır.”


Ergün; “Türkiye’nin etrafı petrol denizleriyle çevrili bir ülke… Ama ABD, Türkiye’yi bu paylaşımdan uzak tutmak istiyor.”


Korkut; “Beyler kavga çok büyük olmasına rağmen, Türkiye her zaman bir mücevher değerinde olmaya devam edecektir. Dünya alt üst olurken, çekilen sıkıntıların olması ise gayet normaldir. ”


Kutay; “Biraz geri gidecek olursak; Libya’da Kaddafi ABD’ne karşı değildi. Her şeye rağmen Kaddafi isyancılarla değil, onların arasındaki 2000 kadar ABD’nin paralı askerleriyle savaşıyordu. ABD’nin gözü Kaddafi’nin 100 milyar doları aşan varlık fonundaydı. Ve tüm Libya’nın petrolleri de bu varlık fonundaydı. Aslında fon trilyon dolarlık bir değere sahipti. ABD Hazine Bakanlığı beş on dakika içinde Libya’nın 30 milyar dolarını kendi kasasına aktarmıştı. Kaddafi gitti, İngiltere kaybetti ve Libya ABD’nin kontrolüne geçti.”


Ergün; “Yıllardır süregelen küresel savaş 2020 yılında tavan yapıyor. Uluslararası kurumlar üzerinde yürümek mümkün değil. Geniş katılımlı toplantılarda farklı türlerin çıkarları yüzünden ortak nokta bulmak da çok zor. Bu yüzden ikili ilişkiler ve anlaşmalarla yürümek gerekiyor. Türkiye’de bu yolda ilerliyor. Almanya, İtalya, Rusya, Cezayir ve Tunus ile bir noktaya gelindi. Türkiye bu ülkelerle görüşen tek ülke… Türkiye’nin merkezi bir rol oynadığı bir yapılanmaya doğru gidiyor. Ne yazık ki Türkiye, bu kavganın tam ortasında ve bildiğini yapmaya çalışan tek ama tek ülke… ”


Kutay; “Bir ülkenin diplomatik etkinliğini artırmasının ve nüfuz alanını genişletmesi, tek başına yumuşak veya sert güçle değil, akıllı güçten geçer. Onun için akıllı bir devlet her iki gücü de, akıllı bir şekilde kullanır. Türkiye de tek başına yumuşak gücün de, sert gücünde işe yaradığını görüyor, son dönemde aktif bir biçimde akıllı gücü kullanıyor. Ama şunu da unutmamak gerekiyor ki, sahada askeri gücünüz yoksa diplomatik manevraların pek bir önemi olmuyor.”


Korkut; “Geleceğimizin inşa edildiği bu yıllarda, iktidarından muhalefetine, kurumlarından bireylerine kadar herkese çok görev düşüyor.”


Cansu “Beyler siyaset, bırakın siyasetçilerin işi olsun. Bizim konuşacak başka konularımız yok mu? Bizim kendi sıkıntı ve sorunlarımız hiç yok mu? Arkadaşlar bu kadar konuşmaya rağmen, hiç acıkmadınız mı? Bak bildiğim güzel bir lahmacuncu var. Bir telefon, bir süre sonra yanımızda… Yeriz değil mi?”


Kutay; “Bedeli benden.” Cansu “Bu sefer benden olsun, bir sonraki sizden olsun. Olmaz mı?”


Kutay fazla üstelemedi.


Hava yer yer kapalıydı ama yağmur yoktu. Yerler hala ıslaktı. İçeriyle dışarının sıcaklık fark yüzünden salonun camları buğulanmıştı.

 

Devam edecek

...

Ant. - 100220

( Akdenizdeki Kavga - 34 başlıklı yazı Kocamanoğlu tarafından 11.02.2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.