Her yorgun sözcüğün bir çıkmazı var tıpkı ışıklı yolda yürürken içine düştüğünüz o darboğaz gibi ve kibirli bir yalnızlığı da var sözcüklerin havada uçuştuğu ve paslaşırken açık yüreklilikle boykot ettiği anlamsızlığa serilen bir yürek da saklı altı üstü sözcük dediğiniz ve nihayetinde size ve duygularınıza sahip çıkan tıpkı Tanrı’nın el uzattığı tıpkı uçurumun kenarından uçup konduğunuz cennet bahçesi gibi üstelik bu dünyada.

 

Restleştiğim her duygu yine ucu bana dokunan ve her ölümlü elbet ölümsüzlüğü icat edinen sonra da çökük omuzlarınızla kös kös döndüğünüz yalnızlık aslında herkes gibi aslında hiç kimseyle eşleşmediğiniz belki reşit bir aşka sahip olacağınıza hükmeden o sıra dışılıkta asla bir orta yol bulamadığınız.

 

Gölgesiz bir yol gibi içinizde ukde kalan ve aşk gibi sırnaşık lakin önünü alıp da sessizce ve hissettirmeden sevme dürtünüz asla da haberi olmamalı ki tüm temizliği ve saflığı ile size ait olsun bu aşk elbette kimselere ait olmadığınız ve sadece İlahi Güç sayesinde varlığınızı idame ettirdiğiniz elbette varlık katsayınızda sonsuz bir inanç ve niyaz silsilesine de sahip olduğunuz.

 

Yorgun olsa bile miladı yüreğin hatta miadının dolduğuna inansanız da ve her nasılsa sonsuz aşkı şiar edinmiş bir boyutta-belki de boyutsuzlukta-ve insanlar ıkına sıkına severken siz su içer gibi ve yudumlarken aşkı bir o kadar kendinize olan düşmanlığı da yenmek adına sevginizden güç aldığınız gerçi azıcık da olsa insan kendini sevmesinin meali başkalarını sevip kendinizle olan hesabınızda gözle görülür bir ilerleme kaydetmenin de ufkunda göz kırpıyor lakin kendinizi bildiniz bileli hayal kurmanın size sağladığı emsalsiz huzur ve mutluluk.

 

Güne eşlik eden bilumum düşünce ve neredeyse güneş yerinden olup düşecek kafanızın tam da üstüne ve güneş yanığı bellediğiniz her acı aslında ısrarla sevmeyi reddedenlerin size sunduğu bir kıstas gel gör ki; sevgisizliğin muadili olan tek bir duygu yok içinizde taşkınlara vesile olan üstüne üstük siz acınızı severek çıkarırken.

 

Sözcükler duvar örerken ve siz sevgiyle harcına eşlik ederken nihayetinde sorumsuzluğun mizacına yenik düşen kapkara bir bulut ve göğün matemini sonlandıran o hıçkırık ve ne ilginç ki; siz severken ve ağlarken mutlusunuz elbette kazanım anlamında kimseyle hesaplaşma derdiniz de yok ve yolunuzun engin kılan işte bu sahiplendiğiniz sevgi küresi belki de içindeki dalgalar sadece kalp atışınıza eş değer ve her hissizlik günü ortasından b/ölüp de aymazlığında bu sıra dışılığın nihayetinde Rabbinize kavuşan sefil varlığınız.

 

Hiçbir duygu yok ki emsalsiz.

 

Hiçbir aşk yok ki kaygısız.

 

Rencide edilesi yüreğin aslında dolumu acı ile sabit kılınıp siz gezindiğiniz o mimoza bahçesinde kokuyla beslerken ruhunuzu ve korkuyla severken nihayetinde kendinizden olacağınız ve ket vurulan yaşama sevinci ta ki sevginin doyumsuzluğunda coşku ile hayata eşlik eden ve bitimsiz bir inanç ile pencerenize doğan binlerce güneş.

 

Boykot edercesine hayatı ve bunca nefsine düşkün güruhu oysaki sizin aynanız size içinizi gösteren ve dış görünüşünüz ile ilgili kaygılarınız saklı olsa da ruh güzelliğiniz ile her gün farklı kılığa girip insanlığa sunduğunuz bir gösteri adeta taşkın sevdanız ve yürek fıskiyeniz aslında manevi bir sağaltım elbette göreceli duyguların ve başarının asla egemen olmadığı en çok severken, kendinizle ve evrenle uzlaştığınız.

 

Kaygıların dibine vuran bir gölge ise peyda olan.

 

Kuytularda gizlenmişken de bir ömür boyu.

 

Kimine göre hurafe ise aşkın mizacı ve kimine göre beylik sözcükler ve muteber duygular aşktan ve hoş göründen çok çok uzakken.

 

Yol aldığınız.

 

Önünü alamadığınız.

 

Tükenirken zaman ve benlik ve her nasılsa sevginin tükenmediği ve açık ara farkla koşarken bir şiire takılıp da uçmayı becerdiğiniz oysaki görünürde kimseler yok bunca olumlu duyguya sahip çıkan ya da paylaşan ve biteviye kurduğunuz hayaller nihayetinde gerçeğine erip de düş gücünüzün size ihaneti ne de olsa gerçekler düşlerin de ölümüne sebebiyet veriyor.

 

Görmeden.

 

Duymadan.

 

Duyumsanmadan.

 

Sahibi olduğunuz sair duygu ve hangi akla hizmetse ket vurulan bir efsane bir de boşluğa dokunma duygusu oysaki dolu olan yüreğin boşluğa her denk düştüğünde eşlik eden sadece hayal kırıklığı ve özlem.

 

Ve işte git git bitmeyen o dik yokuş ve alın teriniz iken kolaylıkla sevebildiğiniz ve izafi bir rota iken yürek işçiliği ve devasa bir efsaneyi gerçek belleyip yüzleştiğiniz gerçek yüzü o kara sevdanın.

 

Aşkın bir mucize olduğu gerçeği ve de hayatın bir kurmaca ve neresinden bakarsanız bakın arka planda kalan sefil varlığınız nihayetinden kendinden uzaklaşan ve nefret etme noktasına varan bir bilinmez.

 

Aşkın her hali yorarken ve İlahi Aşkın güzergâhında kendinizi sunarken kâinata ve sizi olduğu gibi kabul eden tek ferman.

 

Yol yakınken vazgeçmeli mi yoksa bu sevdadan ve en baştan mı önlemi alıp ermeli hidayete lakin acı çekmeden de pişmiyor insanın içindeki ham duygular ve acıyla büyüyen her yürek daha muhteşem eserlere imza atıyor elbette aşkın bir vecize olduğu değil bir mucize olduğunu da ispatlarken kâinat size.

 

Sevdiğiniz kadar da yaratısı bu mucizenin size açılan o eşsiz kapı belki de binlerce kez kovulduğunuz kapılardan çok çok üstün ve asla da geri çevrilmediğiniz…

 

Aşk bu kadar mı yorar insanı lakin meyvesi sonsuzlukla huzurun eşleştiği bir rahmet iken değer de sevmeye en azından hayatı yaşanır ve anlamlı kılan elbette Araf’ta kalan ruhunuz teslim töreninde İlahi Aşkın sırrına da vakıf olurken…

 

 


( Geri Çevrilmediğiniz Tek Kapı... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 19.02.2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.