Öyle bir gel ki
Penceresini içten sürgüleyip
Perçinle gurbetin kapısını
Kara gözlüklerini çıkarki
Gözlerini gören güneş bir daha doğmasın
Bir çift güvercin sal önce
Yaklaştıkça ayak seslerin
Yüreğimin örtüsünü ikiye biçsinler
Ruhumdaki kefeni giyip de bembeyaz uçsunlar
Öyle bir gel ki
Közünün isi sinen yollar
Yıllarca fesleğen koksun
Öyle bir gel ki
Üzüm salkımı ela gözlerinden
Kara tülbentle süzdüğüm hasret kavanozları kırılsın
Dökülsün pekmezler
Ekşisin yenmesin artık üzüntünden yaptığım acılı ezmeler
Öyle bir gel ki
İlkbaharın elinden tutunca,yüzünde çiçekler açsın
Yaz terlesin, sıcaklığın vurup sevgin olgunlaşınca
Sonbahardan eylül gelsin arada, sana şiir yazınca
Kış küssün, arkandan gelmesin unutunca
Öyle bir gel ki
Gözümden önce
Fesleğen kokan bütün yollar kapansın
Öyle bir gel ki…