Öyle bir gel ki

Penceresini içten sürgüleyip

Perçinle gurbetin kapısını


 Yola çıkmadan

Kara gözlüklerini çıkarki

Gözlerini gören güneş bir daha doğmasın

 

Bir çift güvercin sal önce

Yaklaştıkça ayak seslerin

Yüreğimin örtüsünü ikiye biçsinler

Ruhumdaki kefeni giyip de bembeyaz uçsunlar

 

Öyle bir gel ki

Közünün isi sinen yollar

Yıllarca fesleğen koksun

 

Öyle bir gel ki

Üzüm salkımı ela gözlerinden

Kara tülbentle süzdüğüm hasret kavanozları kırılsın

Dökülsün pekmezler

 

Ekşisin yenmesin artık üzüntünden yaptığım acılı ezmeler

 

Öyle bir gel ki

İlkbaharın elinden tutunca,yüzünde çiçekler açsın

Yaz terlesin, sıcaklığın vurup sevgin olgunlaşınca

Sonbahardan eylül gelsin arada, sana şiir yazınca

Kış küssün, arkandan gelmesin unutunca

 

Öyle bir gel ki

Gözümden önce

Fesleğen kokan bütün yollar kapansın

 

Öyle bir gel ki…



Not:Bugün "Öyle bir şiir yaz ki" diyerek bu şiiri aklıma düşüren 
Şiir Yürekli Melahat Çetinkaya hanıma teşekkür ederim
( Öyle Bir Gel Ki başlıklı yazı Kazım Gök tarafından 20.02.2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.