“1919 yılı Mayısı’nın 19. Günü Samsun’a çıktım. Genel durum ve görünüm:

         Osmanlı Devleti’nin içinde bulunduğu grup, Dünya Savaşı’nda yenilmiş, Osmanlı ordusu her tarafta zedelenmiş, ağır şartları olan bir ateşkes anlaşması imzalanmış. Dünya Savaşı’nın uzun yılları boyunca ulus yorgun ve fakir durumda. Ulusu ve ülkeyi savaşa sokanlar, kendi hayatlarının derdine düşerek, ülkeden kaçmışlar. Saltanat ve hilafet makamında bulunan vahdettin soysuzlaşmış, kendini ve yalnızca tahtını güvenceye alabileceği alçakça önlemler aldırmakta…”

 

         Yukarıda alıntıladığım cümleler Atatürk’ümüzün ünlü Nutuk’unun başlangıç cümleleri. Öğretmen Okulu’ndan mezun olduğumuzda okul idaresi bizlere diploma ve 2 cilt Nutuk vermişti.

 

         Meslek yaşamımın ilk yıllarında okudum, okulun hediyesi tarihi eseri.

 

         Atatürk “Türk çocuğu atalarını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendisinde kuvvet bulacaktır” özdeyişinin içeriğini Nutuk’u okuyunca daha bir özümsedim. Nutuk, Atatürk’ün yenilmesi dahi düşünülmeyen zorlukları nasıl akıl ve bilim ışığında yendiğinin ete kemiğe büründüğünü anlatır. Bu eserin yeni baskısını bu yıl bir kez daha okudum.

 

         Atatürk’ün Ulusal Kurtuluş Savaşı’nı, olağan üstü öngörü ve isabetle örgütlediğine bir kez daha tanık oldum. Bir avuç askerle Samsun’a ayak basar. Karaya ayak basmasından bir gün önce işgaller başlamıştır. Yunanlılar İzmir’e çıkar.

 

         Adım adım yurt toprakları işgale uğrar. I. Dünya Savaşı’nın mağrur galipleri İngilizler, Fransızlar, İtalyanlar son vatan parçasını pay etme çabasıyla topraklarımıza girerler. Buna ek olarak çeşitli yıkıcı örgütler işgalcilerin değirmenlerine su taşıma uğraşında.

 

         Mustafa Kemal’de, tüm bu zorlukların yenileceğine tam bir inanç ve güven vardır. Halka gerçekler anlatılırsa, tüm zorlukların aşılacağına inanır. Ve davasının haklı olduğunu elde kalan askerimize, yurdun en uzak yerlerinde yaşayan yurttaşlarımıza anlatma çabasına girişir.

 

         Önceleri çok az insan inanır kendisine. O her gittiği belde de, kentte etkileyici ikna gücü ve dinleyenleri hayran bırakan hoş anlatımıyla halkı yurt savunması çağırır.

 

         Özgürlük ateşleri yakılır Amasya’da, Erzurum ve Sivas’ta. Yerel kurtuluş kongreleri birleştirilip ılık bir Ankara Nisanında Türkiye Cumhuriyeti’nin temelini atarlar.

 

         Hani bir halk türküsünde ırlanır:

“Dert bir değil elvan elvan
Takatsiz kalmışım yayan…


Biraz da bana gül kader
Yerden yere vurdun yeter…” Tam bu türküde betimlenen gibidir yaşananlar.

 

         İşgaller gün gün artar. İşgalci güçlere karşı Kuvayi Milliye olarak örgütlenen yurtseverler mücadele verir. Düzenli ordu kurma, orduya iaşe ve silah teminine çalışılır. Ezeli düşman Ruslarla iyi ilişkiler kurulur. Ruslardan silah yardımı sağlanır.

 

         Mustafa Kemal’in dertleri, sorunları bir değil. O, halkı işgallere karşı koymaya örgütlerken, bir taraftan da İstanbul Hükümeti, işgalcilerinde yönlendirmesiyle yurtseverlere karşı isyanlar çıkarırlar. İsyanlar büyük zorluklarla önlenir.

 

         Altı asır padişahlıkla yönetilen halk, padişahın düşmanların kuklası olduğuna bir türlü inanamaz. Padişahta, halife olduğu için de doğaüstü güç olduğu inancı yaygındır halkın büyük kesiminde. İşgal altındaki İstanbul’da oturan padişah ve O’nun atadığı hükümetten medet umulur...

 

         Mustafa Kemal, silah arkadaşlarını zafere giden yolda ikna için de zaman zaman zorluklar yaşar.

 

         O’nun, haklı davası Anadolu’nun ve Trakya’mızın köylerinde, kentlerinde ses getirir. Dağlar, ovalar, akan sular ses verir Türk halkının özgürlük savaşına.

 

         Mustafa Kemal liderliğinde ordumuz Ulusal Kurtuluş Savaşı’mızı zaferle noktalar. Sıra yüzyıllar boyunca girdiği savaşlardan yorgun çıkmış bir halkı ayağa kaldırmaya gelmiştir artık. Külebi’nin betimlediği gibi, “Gökte yıldız kadar köylerimiz” yolsuz, susuz ve bakımsız kalmıştır yıllar boyu. Ortaçağ karanlığı yaşıyordu güzel yurdumuz.

 

         Nutuk’ta yıkılan bir devletin külleri üzerinden nasıl çağdaş bir cumhuriyetin kurulduğunun öyküsü de anlatılır. Egemenliğin padişahlıktan alınıp halka verilmesi sağlanır. Uzun yıllar padişahların kulu olmaktan özgür yurttaş olma hakkına kavuşur Atatürk’ün kurduğu cumhuriyet sayesinde halkımız.

 

         Ve kısa süre önce de İpek Çalışların, Makbule adlı eserini okudum. Adı geçen eserde Avrupa’da eğitim görmüş İzmirli varlıklı bir ailenin Makbule adlı kızının, mavi gözlü, sarı saçlı Ulusal Kurtuluş Savaşı’nın yenilmez komutanıyla yaşadığı evlilik serüveni anlatılır.

 

         Makbule Hanım 20’li yaşlarda korkusuz bir Türk kızıdır. Anadolu’da başlayan sele ilgi duyanlardandır. Ordumuzun zaferlerini izler Avrupa’dan. Hemen İzmir’e koşar. İzmir’deki baba evini tahsis eder hayran olduğu paşasına. Bundan sonrası bilinir herkesçe. İkili evlenir.

 

         Makbule Hanım, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk cumhurbaşkanının eşidir. Birçok Avrupa dillerini anadili gibi konuşabilmesi ve keskin zekâsıyla Atatürk’e sadece eş değil iyi bir dava arkadaşı olur.

 

         Yapılacak devrimleri halka anlatmada Makbule Hanım’da vardır. Ataerkil bir topluma, kadının eşinin yanında gözükmesi garip karşılanır ilk zamanlar. Toplumların ilerleme kaydetmesi ancak kadın erkek eşitliğinden geçtiğinin bilincinde olan Atatürk halkımıza bu bilinci vermek için eşi Makbule her gittiği yere birlikte götürür.

 

         Günümüzde kadınlarımız erkeklerle eşit haklara sahipse, doktor, yargıç, öğretmen… olabiliyorsa bu hakları devletimizin kurucusu Atatürk’e borçludur. Evlilik yılları erken bitse de Makbule hanımın Türk kadınının yükselmesinde yadsınamaz rolü olmuştur.

 

         Bunu için diyoruz Atatürk sevgisi içimizde yıllar geçtikçe daha artacak ve O’nun kurduğu Türkiye Cumhuriyeti sonsuzluğa kadar yaşayacaktır.

 

         Ve Külebi:

 

         “sana borçluyuz ta derinden,

         Çünkü yurdumuzu sen kurtardın…” şiiriyle bu topraklarda yaşayan hepimizin duygularına tercüman olmuştur.

 

 

( “Çünkü Yurdumuzu Sen Kurtardım” başlıklı yazı sahara tarafından 26.02.2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.