Makale / Araştırma

Eklenme Tarihi : 2.03.2020
Okunma Sayısı : 1861
Yorum Sayısı : 1
Günün Yazısı

Bu Yazı 3.03.2020 tarihinde
GÜNÜN YAZISI
olarak seçilmiştir.

     Birlikte yaşama kültürü, milli değerler, etnik kimlik gerçeği

 

     Diğer yazılarımda sıkça vurgu yapsam da yeni kitaplar okudukça, gözlem ve umutlarımı güncelleme ihtiyacı hissediyorum nedense.

Ne öyküler dinlemedim, neler okumadım, neler izlemedim ki?... Tarihin tanıklığına, Tanrı’nın adaletine havale edip geçecek miyiz? Hataların, ihmallerin, zulümlerin tekrarlamaması için tarih bilinci adına, insanlığın geleceği için bu gözlemleri, gelecek nesillere aktarmak gerekmiyor mu?

     Bu sosyal sorunu yakın markaja alarak, araştırarak, önerileri de dikkate alarak edindiğim kitapları sırayla ve sabırla okudum. Bazen de editöryal hizmet sunduğum kitap çalışmalar girdi gündemime, onlardan da hüzünlü gözlemler edindim. Bunlardan biri de; Raif Güven’in, “Doğu Rodoplarda bir köy: Taşlı” idi. 90’lı yıllarda Bulgaristan’da yaşayan Türklere yapılan, insanlık dışı davranışların bir örneğiydi bu.  Prof. Dr. Anıl Çeçen’in, “Çeçenistan Dosyası” adlı kitabı da, bir başka bölgede yapılan zulmü anlatıyordu.  Akın Üner’in, canlı tanıklar ve arşiv bilgilerinden yararlanarak yazdığı, “Çalı Harmanı” romanı ve diğer tarihi kitapları da mübadele acılarını, balkan göçmenlerine reva görülen insanlık dışı tavırları bizlere aktarıyor. Uygur Türklerine, Filistinlilere, Afrika halklarına, Ortadoğu topraklarına yapılan vahşice tavırlar başka olmak üzere, dünya genelinde 46 bölgede kan ve gözyaşı olduğunu belirtti geçenlerde TV’de bir güvenlik uzmanı. BM’ye kayıtlı 193 ülke olduğunu düşünürsek, çok büyük bir sayı. Acıların cinsi, gözyaşının rengi, her yerde aynı. Mübadil, tehcir, göçmen, sığınmacı ve mobbinge maruz kalmanın sonuçları hep aynı kapıya çıkıyor. Doğduğun, büyüdüğün, nefes aldığın, anılarında yaşattığın topraklardan kopmak/ koparılmak ya da baskı altında yaşamak, insanlık suçu kapsamındadır. Maalesef sorun haline getirilen Kürt kültürel kimliği de, bilimsel/sosyolojik/hukuki ve insani değerlerle tekrar gözden geçirilmeli, dış güçlerin oyun alanından çıkarılmalıdır.

     Ülkemizde de, bazen 24 bazen de 26 olarak belirtilen farklı inanç ve etnik kimliklerden oluşan bir toplum yapısı olduğu belirtilir. Olmuştur, olacaktır, olmalıdır; bunu değiştirmek mümkün olmadığı gibi

Tartışmanın da bir anlamı yoktur. Birlikte yaşama sorumluğu ve görevi öncelikle, bireyin bilincinde şekillenmesi gerekmiyor mu? Yaşadığın yer ile kültürel bağların, anıların, ekmek kavgan var ise, orasını kendine vatan kabul etmişsen; bir sorumluluk, bir ödev bir çaba öncelikle senden bekleniyor.

Devlet organları, devlet aygıtı, öncelikle olanı yönetir, olanı şekillendirir.

Senin unun, hamurun-, mayan neyse; devlet ondan ekmek yapar ve sunar.

Demokratik, hukuk, insan haklarını önemseyen sosyal devletten beklenen de budur.

Hukuku, devleti, adaleti koruyup kollamazsak, o da bizi gözetemeyecektir. Bu anlamda, kültürel, etnik ve siyasi, felsefi, ideolojik kimliklerimizin de üstünde bir bilinç/algı/öngörü/coşku ve heyecanla

ortak yaşam medeniyetinin temellerini atmak bizlere düşüyor.

Bu topraklarda, anayasal hak olarak, yurttaşlık bilinci ile milletimizin ayrıma tabi tutulmayan bir parçası olan her kültürel kimlik, birinci sınıf vatandaş olarak kabul görmelidir.

Bunu pazar vitrini, kumaş cinsi gibi tek tek listelemek istemiyorum.

Kim kendini nasıl hissediyorsa, nasıl tanımlıyorsa, anasıyla nasıl iletişim kuruyorsa, rüyasını hangi dille görüyorsa, hazır bulduğu kimliği odur. Bu bir övünç kaynağı da değildir, utanç kaynağı da.

200 yıllık tarihsel bir envanter çıkaracak olursak, inanç ve etnik kimlik bağlamında karşılıklı olarak

Çok hatalar yapıldığını göreceksiniz. Yaraları fazlaca deşmeden, acıları tazelemeden, samimice ve kalıcı ve kararlıca yüzleşerek, bu badireleri atlatmamız gerekiyor. Aksi durumda, teknolojik, ekonomik ve militarist küresel egemenliği olanlar, bu zayıf noktadan ülkelere ve milletin değerlerine sinsice saldırmaktadırlar.

     Edebiyat, müzik, felsefe, bilim, ahlak, adalet, demokrasi, doğa; bilgisi, birikimi, bilinci ve sevgisi, bir toplumda bireyler arasında yer edinememişse, o toplumdaki farklılıkların, hedef, amaç ve yaşam birliğinde buluşabilmesi hayaldir. Irkdaş, yandaş, dindaş, soydaş, kardaş, karındaş, yoldaş ve  vatandaşlık  ön koşul olamayacak ve yeterlilik sağlayamayacaktır.

Böylesi eksik sosyal donanımlarla, sosyal proje hedefleyenler; huzur, kalkınma ve dayanışmayı tesis etmekte zorlanacaklardır. Ve sonuçta içte ve dışta başkalarının aldığı ve onaylamadığımız kararların

sonuçlarına biz katlanacağız.

     İnsanoğlu bilinci, muhakemesi, duygu ve zekâ donanımıyla diğer canlıların en üstünüdür.

Bu üstünlük ona ayrıca bazı sorumluluklar yüklemektedir. Tüm bu gerçeklere rağmen, birlikte yaşayabilmeyi dert edinmeyenler/ başaramayanlar, sürü bile olamayacaklardır.

Etnik aidiyeti, ideolojik farklılıkları, inanç farklılıklarını fazlaca abartmış, çok fazla eleştiri konusu yapmış ve alınganlık göstermişiz aslında.

     Aşağıda önermiş olduğum kitapları bu bilgiler ışığında okuyabilirsiniz. Hepsine katılmak zorunda değilsiniz. Farklı dünyalar ne düşünüyor, ne hissediyor, ne bekliyor, gözlememiz gerekli değil mi?

 Şiirsel bir vurgumla sözümü noktalıyorum:

 

Adalet lâkap olmuş, yalancılıksa unvan

Dünya zulmün cenneti, mazlumlara garip han

Erdem, onur, gerçeklik; hepsi yayan ve yavan

     Huzur bulup gülcektik, el ele dostça güya

     Yüze gülen taş attı, kavanoz dipli dünya!...

 

Samsun, 02.03.2020

Ali Rıza Malkoç

www.arm.web.tr

( Birlikte Yaşama Kültürü Milli Değerler Etnik Kimlik Gerçeği başlıklı yazı Ali R.MALKOÇ tarafından 2.03.2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.