( Yazıda herhangi bir özel hedef gözetilmemiş olsa da maalesef böyle tipler de oldukça fazla. Yazıdaki iki şahıs ismi tamamen uydurmadır. Yazının herhangi özel bir kişi veya tüzel kişiliklerle  ilgisi yoktur.)

********


Ercüment her gün olduğu gibi o gün de yatağından kalktı, elini yüzünü yıkadıktan sonra kahvaltısını yaptı ve hemen akabinde bilgisayarının karşısına konuşlanıp ilk iş olarak sevgilisine mesaj yazdı.

-Günaydın aşkım. Bugün nasılsın bakıyım?

Aşkı da bilgisayarın başındaydı ve anında cevap verdi.

-Ne günaydını Ercü! Saat olmuş 15.00.

Ercüment iki saniye bile düşünmeden cevabı patlattı

Saat olmuş on beş
Benim karnım gebeş
Yıkılsın bu dünya
Sen bana olamadın eş

Sevgilisi Süheyla belli ki o gün ters tarafından kalkmıştı

-Yahu dünyada kıyamet kopuyor, senin derdine bak Allah’ını seversen

-Kızılcıklar oldu mu?
Gül cemalin soldu mu
Niçin kopar kıyamet?
Vakit, saat doldu mu?

- Ne kadar salak bir herifsin sen Ercü. Dünya yıkılıyor senin bir şeyden haberin yok. Duymadın mı bütün dünyada Korona virüs denen bir virüs insanları öldürüyor. Herkes evlerine kapandı.

- Gözleri aşka gülen taze yeşil soğanım
Gel bana her gece sen, kalbime güneş gibi doğanım
Tatlı gülüş, lebleri bal, gamzeleri çok hoş
Koş bana güzel meleğim, koş bana, hep bana koş.

-Ulan dünya yansa bir tutam otu yanmayacak bir herif olman neyse de şarkılardan, şiirlerden araklayıp araklayıp bir şeyler yazıp sonra da ‘’ Sultan-ı Şuara ‘’ Havalarına girme bari.

Bu dünyada Ercüment’e her şey denilebilirdi ama ‘’Şiir Hırsızı’’ asla. Nitekim ona daha önce asalak, parazit, yalaka, dangalak,vurdumduymaz, hödük, güdük, düdük gibi bir çok sıfatlar yakıştırılmış, hiç birine ses çıkarmamıştı ama ‘’ Şiir Hırsızı’’ Denildi mi çok kızıyordu.

- İki dağın arasında kalmışam.
Aşağıya kahkahamı salmışam
Söyle bana ey gözleri sürmelim
Ben kimlerin şiirini çalmışam

Aslında her kadın gibi Süheyla da kendisine şiirler yazılmasından hoşlanıyordu. Ercüment’e ilgisi sadece onun yakışıklılığından değil biraz da – araklamacı bir şair olsa bile- kendisine şiirler yazmasından, ince ruhundan kaynaklanıyordu ama böyle bir zamanda bile ‘’aşkım da aşkım’’ dan başka bir şey düşünmemesine, sanki her şey güllük gülistanlıkmış gibi davranmasına bozuluyordu.

-Neyse o konuyu geçelim. Şimdi asıl konu şu lanet korona virüs. Evden dışarı çıkmıyorsun değil mi?

-Yaş altmış beş,olmuş yolun yarısı
Derde deva yumurtanın sarısı
Gel seninle hemencik evlenelim
Bekarlara olsun bunun darısı

-Yahu adam ! Dışarı çıkmak yasak, düğün, nikah her türlü tören yasaklandı diyorum. Senin kafa nerede?

-Gülelim oynayalım kâm alalım dünyâdan
Mevlana şekerini alalım gel Konya’dan
Közde mısır yiyelim ta Mısır’da Hanya’dan
Gidelim serv-i revânım yürü Sadâbâd’e.

-Ya sen bayağı bayağı manyaksın. Adama bak yahu, Konya diyor, Hanya diyor, Sâdabad diyor. Ulan bana bak. Kır kıçını otur evde yoksa virüsten önce seni ben öldürürüm.

-Saçının telinden olsun
İncecik belinden olsun
Vur sineme öldür beni
Ölümüm elinden olsun.

-Ercüment bak! Kendine dikkat et. Ölüp gidersen öylece bir çukura sallayıp üzerine kireç dökerek defnediyorlar. Ona göre. Bu virüs çok tehlikeli.

-Şu virüs denilen konu
Alt tarafı bir mikroptur
İsteyene ver sen onu
Bana seni gerek seni

-Ya bak sen bu olayı ciddiye almıyorsun ama özellikle senin yaşındakileri alıp götürüyor. Ne olur biraz daha ciddiye al.

-Ercüment der bir gün sular durulur
Zurna çalar, davullara vurulur
Nice ihtiyarlar yere serilir
Ölen ölür kalan sağlar bizimdir.

-İşte ben de onu diyorum. Bir gün elbet her şey eskisine döner. O güne kadar kendine dikkat et de ölme.

-Şu gönlümde böyle bir hâr oldukça
Çayırlarda, koyun, davar oldukça
Bana bir şey olmaz hiç merak etme
Bu aşk bende daima var oldukça

-Hay aşkına tüküreyim e mi Ercü.

-Dök kanımı, bardak bardak iç senin
Kır kalbimi elinde çekiç senin
İster tükür ister def-i hacet yap
Neticede popo senin,kıç senin.

-Allah belanı vermesin e mi. Hiç güleceğim yoktu. Öleceksin diyorum sen hâlâ neyin derdindesin?

- Bu akşam ölürüm beni kimse tutamaz
O minicik virüsler beni asla yutamaz
Bu kümesin horozu yalnız ve yalnız benim
Kümesimde bir başkası kat’iyyetle ötemez

-Yahu adam bak ölü sayısı dört yüzü geçti. Azrail her an benim ya da senin kapını da tıklatabilir..

-Ne ağlarsın benim zülfü siyahım
Gelirse Azrail ona bal derim
Göklere çıkar da feryadım ahım
Bana ne, bana ne, beni alma onu al derim.

- Vay uyanık vaaayyy! O dediğin ben miyim? Yani Azrail gediğinde ‘’ Beni alma Süheyla’yı al mı diyeceksin?’’

-Ey güzelim ben vefasız yar mıyım?
Söyle bana ben sana kıyar mıyım?
Bakma sakın sen ellerin sözüne
Ulan ben o kadar hıyar mıyım?

- Valla ne kadar hıyarsın, onun ölçüsü nedir bilmiyorum ama bayağı bir hıyarsın. Tamam bana aşıksın, beni seviyorsun bu güzel, hoş da biraz da etrafında neler olup bitiyor ona bak. Her gün yüzlerce, binlerce insan ölüyor dünyada ama sen tutturmuşsun aşkım da aşkım. Ben sana ‘’ Ölüm’’ diyorum, sen hâlâ işin gırgırındasın.

-İnatçı adamımdır bilirsin beni
Lise bitene kadar üç sene sınıfta kalmışım
Ölüm ölüm dediğin nedir ki gülüm,
Ben senin için yaşamayı göze almışım.

-Allah’ını seversen ne içtin sen? Neyle böyle kafayı buldun?

-Atım Araptır benim aman aman
İçkim şaraptır benim aman
Seni sevdim seveli aman aman
Halim haraptır benim aman.

-Daha beter ol e mi Ercü. Korona virüs bulaşsın sana da öl.Duyarsız herif.

-Çatma kurban olayım çehreni ey nazlı gülüm.
Yeter ki bana bir gül, varsın safa gelsin ölüm.
Yalnız söyleyeyim sesin biraz az geliyor
Lütfen, istirham ediyorum, biraz volüm, biraz volüm.

-Ben sıkıldım Ercü, çıkıyorum. Senin de cehenneme kadar yolun var. 

-Ne kadar zulmetsen ah etmem sana
Her iki cihanda gül kana kana kana
Seninle cehennem ödüldür bana
Sensiz cennet bile sürgün sayılır

-Sonunda Cemal Safi’den de arakladın ya pes doğrusu.

Ercüment hemen yeni bir dörtlükle cevap vermeye hazırlanıyordu ki Süheyla’nın çevrim dışı olduğunu gördü. Bunun üzerine artık doğrudan doğruya kendi sayfasına döndü ve yeni şiirini yazdı bir kaç saniye içinde.

YALLAH VİRÜS KIŞ KIŞ KIŞ

Ne açları doyurdun
Ne fakiri kayırdın
Yarim ile ayırdın
Yallah virüs kış kış kış

Mikrop şişmanı mısın
Sevda pişmanı mısın
Aşkın düşmanı mısın
Yallah virüs kış kış kış

Haşarısın haşarı
Çıkamıyom dışarı
Bu nasıl bir başarı
Yallah virüs kış kış kış

Yarim ile el oldum
Saçlar gitti kel oldum
Bak bir de amel oldum
Yallah virüs kış kış kış

Ercüment der tıkınma
Kabız olup ıkınma
Aşkımıza dokunma
Yallah virüs kış kış kış.

Şiir bittikten sonra sayfasında paylaştı ve gururla göğsünü şişirdi. Nasılsa Süheyla görecekti bu şiiri ve bundan sonra artık kendisine ‘’ Duyarsız Herif’’ Demeyecekti. O da bir vatandaş olarak gereken duyarlılığı göstermişti.


( Yallah Virüs Kış Kış Kış başlıklı yazı Sami Biber tarafından 5.04.2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.