Ölümü irdeleyen bir düş değildi ki
düştüğüm boşluk varsa yoksa vaveyla yüklü bir sağanak elbette aşkın muhatabı ve
özümden akanla sözümü de katık yaptım mı şimdi şiirdir düşen yüreğimden belki
de düştüğüm gözünden ahvalimin içimde patlayan mısır taneleri gibi başımı
gözümü çarptığım saklandığım hücrenin de duvarları.
Bir sırra sığındığım.
Bir şıktı azımsanmayacak
Ruhumun sıkışıp kaldığı o dehliz
Hayattan intikam almak ne kelime?
Hele ki yaşamama müdahale eden bunca
hicivle
Yüksek tuttum mutumu
Kan çanağına dönmedi gözlerim
Parlayan yüreğimin de eşlik ettiği
bir rüzgar
Saçlarımda asılı kalan nem ve ihtar
kadar.
Elbet kendime yüklendiğim
Sebepsiz de sevmeyi bildim hem
Sebepler yağdı sonra ruhuma
Ruhumun katmanlarında ne çok satır
Kaç katırsa eşlik eden
Belki de bir yatır mahiyetinde.
Himaye eden kayıp ruhlar cennet
Andığım
Ar bildiğim
Arşınladığım hayaller
Aşkın mukozasında eriyen yetim
benliğim
Aşka meylettim bir ömür
Başım erdi de göğe:
Aşkın şafağında
Yalın bir yoldu adımladığım.
Bazen adımdan ayrı düşüp de
Yaşlarla ç/ağladığım
Oysaki gülmekti bana yakışan
En çok beni seven insan
Uzağımda ırak evrenden
Saklı tuttuğum coşkuyu onunla pay
edemediğim
Baba hasreti yalnızlığa katık.
Şiir başlığına dahi sığamadığım
Taştığım kabımdan
Aşk idi madem ırmağım
Ummanlar kadar geniş yüreğimde
Ağırladığım düşlerim
Ürkünç coğrafyalardan firar eden
insanlar
Baş aşağı edildim mi?
Ne gam ne gam
Hele ki yalnızlığım makbulken Allah
katında.
Şimdi savıyorum sıramı
Serden geçtim de ya yardan?
Kanıksanası zor bir hayal lakin
Yorgunluktan zerre yok
Sevgi iken muadilim
Sandığımda saklı vecizelerim
Rahmetin yağdığı her anda saklıyım.
Satırlarım mı?
Sandığımdan dolu bir sağanak
Sandığımdan taşan aşkla hemhal
Kalp gözümle selamladığım tüm cihan
Yokluğuma da alışacaklardır zamanla
Var olduğuma hükmeden ne mi?
Elbet saklı Mevla’nın indinde.