KÂFİRLERE BENZEMEK

Mukaddime: 

Rahmân ve Rahîm olan Allâh’u Teâlâ’nın Adıyla…

Hamd, Allâh’a mahsustur. O’na hamd eder, O’ndan yardım ve mağfiret dileriz. Nefislerimizin şerrinden ve amellerimizin kötülüğünden O’na sığınırız. O’nun hidâyete erdirdiğini hiç kimse saptıramaz, saptırdığını ise hiç kimse hidâyete erdiremez. Şehâdet ederim ki, Allâh’tan başka ibâdete lâyık hiçbir ilâh yoktur. Ve yine şehâdet ederim ki, Muhammed aleyhisselâm O’nun kulu ve Rasûlü’dür…

Bundan sonra:

Allâh Subhânehu ve Teâlâ, kâfirlere benzemeyi Müslümanlara haram kılmıştır. Kendisinde hiçbir kapalılık bırakmadığı Muhammedî Şerîati göndermiş ve hayatımızın her alanında ona tâbi olmamızı emretmiştir. 

Allâh Subhânehu ve Teâlâ, şöyle buyurmaktadır:

“Sonra biz seni dînden bir şerîat üzerine kıldık. Öyleyse sen ona uy, bilmeyenlerin hevâlarına uyma.” [el-Câsiye: 45/18]

Allâh Subhânehu ve Teâlâ âyetinde: “Sonra biz seni dînden bir şerîat üzerine kıldık. Öyleyse sen ona uy” buyurarak Rasûlullâh sallallâhu aleyhi ve sellem’e geçmiş şeriatları nesheden yeni bir şerîat verdiğini beyân etmektedir. Bu sebeble de ona ve ümmetine bu şerîata tâbi olmalarını emretmiştir. Bu emir, şeriata göre göre yaşamayı, ona göre hükmetmeyi, ona muhâkeme olmayı ve onu hayatın her alanına hâkim kılmayı gerektiren bir farzdır. Zamanların yahut mekânların değişmesi onu değiştiremez.

Sonra Allâh Subhânehu ve Teâlâ: “Bilmeyenlerin hevâlarına uyma” buyurarak hevâ ve irâdelerine tâbi olanlara uymayı, onların peşinden gitmeyi, onlara özenmeyi ve benzemeyi yasaklamıştır. Muhammedî Şerîat dışında kalan şeylerin tamâmı hevâ ve hevestir. 

Allâh Subhânehu ve Teâlâ, diğer bir âyetine şöyle buyurmaktadır:

“Ey îmân edenler! Yahûdî ve Hıristiyanları velîler edinmeyin! Onlar birbirlerinin velîleridirler. Sizden kim onları velî edinirse, muhakkak o da onlardandır. Şüphesiz Allâh, zâlimler topluluğuna hidâyet vermez.” [el-Mâide: 5/51]

Allâh Subhânehu ve Teâlâ âyetinde: “Yahûdî ve Hıristiyanları velîler edinmeyin!” buyurarak Yahûdî ve Hıristiyanları velî edinmeyi Müslümanlara haram kılmıştır. Velî; dost ve yardımcı, himâye eden ve başkası üzerinde onun adına tasarruf yetkisi olan demektir.

Allâh Subhânehu ve Teâlâ onları velî edinmeyi haram kıldıktan sonra: “Onlar birbirlerinin velîleridirler” buyurarak özelde Yahûdî ve Hıristiyanları, genelde ise tüm müşriklerin birbirlerinin dostu olduğunu ve küfürde tek millet olduklarını beyân etmiştir. Müslümanların onlarla herhangi velâyet bağı yoktur. Burada dikkatli olunması gerekmektedir. Kişi, kendisi dahi farketmeden Yahûdî ve Hıristiyanlardan olabilir. Zîrâ âyette bu: “Sizden kim onları velî edinirse, muhakkak o da onlardandır” buyrularak açık bir şekilde beyân edilmiştir. Bu sebeble de onlara özenmek ve taklid etmek, onları dost ve yardımcı edinmek, himâye etmek, korumak, onları hükmedici ve yönetici konuma getirmek gibi ameller, Müslümanlar için diri diri ateşe atılmaktan çok daha şerli ve kötü sonuçlar doğuracak fiillerdir. 

İbn Ömer radîyallâhu anhumâ’dan rivâyet edilen hadîste Rasûlullâh sallallâhu aleyhi ve sellem de bu konu hakkında şöyle buyurmuştur:

“Kim kendini bir kavme benzetirse, o da onlardandır.” [Ebû Dâvûd (4031); Ahmed (5114)…]

İbn Abbâs radîyallâhu anhumâ’dan rivâyet edilen hadîste ise şöyle buyurmuştur:

“Kim, bizden başkasının sünnetiyle amel ederse, bizden değildir!” [Taberânî (el-Kebîr: 11335)…]

Rasûlullâh sallallâhu aleyhi ve sellem, İbn Ömer’in rivâyet ettiği hadîste kişinin kendisini benzettiği kavimden olacağını; İbn Abbâs’ın rivâyet ettiği hadîste ise sünnetinden başkasıyla amel edenin Müslümanların yolundan ayrılmış olacağını beyân etmiştir. Bu sebeble kâfirlere ve müşriklere benzemek, onların yollarına kanun ve yasalarına tâbi olmak kıyâmete kadar değişmeyecek olan bir haramdır. Onların küfür olan itikadlarına ve amellerine tâbi olmak, onları benimsemek ve bunlarda onlara benzemeye çalışmak küfre varan haram olup, onların dînlerinden olmayı gerektirir. Nitekim yukarıdaki âyette Allâh Subhânehu ve Teâlâ: “Sizden kim onları velî edinirse, muhakkak o da onlardandır” buyurmaktadır. 

Bu noktada Abdullâh b. Amr radîyallâhu anh şöyle demiştir: “Kim Acemlerin ülkesinde kalır da, onların yeni yıllarını ve mihricanlarını (bayram, festival ve galalarını) kutlayarak (bu şekilde) onlara benzer ve bu hal üzereyken ölürse, kıyâmet gününde onlarla birlikte haşrolunur.” [Beyhakî, es-Sünenü’l-Kebîr: 9/392 (18863).]

Küfür olan benzeyişin dışında kalan şeylerde kâfirlere benzemek ise haramdır. Onların âdetlerinden olan giysileri giyinmek, onlara özgü söz ve davranışlarda bulunmak -dînlerinin bir simgesi olmadığı sürece- böyledir. Çünkü giyim, kuşam ve konuşma gibi şeylerde kâfirlere benzemek, onları sevmeyi gösterir. 

Rasûlullâh sallallâhu aleyhi ve sellem, kâfirlerin elbiselerini giydiğini gördüğünde Abdullâh b. Amr radîyallâhu anhumâ’ya şöyle demiştir:

“Şüphesiz bunlar kâfirlerin elbiseleridir. Bu sebeble bunları giyme.” [Müslim (2077); Nesâî (5316)…]

İbn Ömer radîyallâhu anhumâ’dan rivâyet edildiğine göre, Rasûlullâh sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Müşriklere muhâlefet ediniz. Bıyıkları kesin, sakalları salın.” [Buhârî (5892); Müslim (259)…]

Müminlerin emiri Ömer b. Hattâb radîyallâhu anh Utbe b. Ferkad’a gönderdiği mektûbta müşriklere benzemeyi yasaklayarak şöyle yazmıştır: “Müşriklerin elbisesini giymekten ve ipek elbiseden sakının!” [Müslim (2069); Ahmed (92)…]

Ebû Mûsâ el-Eş’arî radîyallâhu anh şöyle demiştir: “Ömer b. el-Hattâb radîyallâhu anh’a şöyle dedim: ‘Benim Hıristiyan bir kâtibim var.’ O da bana dedi ki: ‘Ne yaptın? Yazıklar olsun sana. Allâh’u Teâlâ’nın: ‘Ey îmân edenler! Yahûdî ve Hıristiyanları velîler edinmeyin! Onlar birbirlerinin velîleridirler’ buyurduğunu işitmedin mi? Tevhîd ehlinden (hanîf) olan birini kâtip edinemez miydin? Ben de ona: ‘Ey Müminlerin Emîri! Yazı işlerinde çalışması (kâtipliği) benim içindir, dîni de kendisine aittir’ dedim. Bunun üzerine o: ‘Allâh onları alçaltmışken, ben onları şereflendirip onlara saygı gösteremem. Allâh onları zelîl kılmışken, ben onları yüceltemem. Allâh onları uzaklaştırmış iken, ben onları (kendime) yaklaştıramam’ dedi.” [el-Vasît fî Tefsîril-Kur’âni’l-Mecîd: 2/197.]

Anlaşılacağı üzere, kâfirlere benzemek, onlara özenmek ve yakınlık göstermek haramdır. Müslüman bir kimse, evinde, işinde, mescidinde, sofrasında, cenâzesinde, düğününde, ihtilafında ve ikrâmında kısacası hayatının her alanında Rasûlullâh sallallâhu aleyhi ve sellem’in Sünneti’ni kendisine örnek alarak hareket etmelidir. Kâfir ve müşriklerinden, onların âdet ve törelerinden, kanun ve yasalarından yüz çevirmelidir.

Hâtime: 

Hamd âlemlerin rabbi olan Allâh’a mahsustur. Salât ve selâm yaratılmışların en hayırlısı Muhammed sallallâhu aleyhi ve sellem’in, âlinin ve ashabının üzerine olsun.

Yardım ve başarı, izzet ve şeref Allâh’tandır.

O, her şeyin en iyisini bilendir.

Muvahhid Kullara Selâm Olsun.

Polat Akyol 

KAYNAK :

Abdullâh Saîd el-Müderris.

 1440 h. / 2019 m.


( Kâfirlere Benzemek başlıklı yazı Polat Akyol tarafından 23.04.2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.