Sahura kalkan aydede sakalını flotal aynada tararken
Maraton koşuyor umutlarım
Samanyolundan geçip aydınlığa
Karşı kaldırımlarda uygun adım uçarız seninle arkasından alacakaranlığa
Kanatlarımızdan derman firar edince yaya geçidinden çıkıp bir ağaç dalına tüneriz
İğde kokusu dolar genzimize
Saka Kuşlarının nağmesi kulak memende sallanır
Kumrular öpüşür kirpiginin dibinde
Nadasa bırakılmış yüzünde bir kesek tebessüm
Başını okşamak istesem göç eder kısrak kuyruğuna benzeyen saçların dört nala güneye
Yellerin salladığı kavak ağacında gecenin sessizliğini kılıcın şavkıyla keser bir baykuş
Arkasından
Bir tutam aydınlığı sabunlayıp toprağın altına gömer yağmur
Saltanatını sür sen karanlık
Güneşin bana sözü var
Bir gün benim için doğacak
Ağzı burnunda sevgiye gebe tanyerinin sancı çeker elegim sağma savuşurken
Güneş gelsin ki
Zümrüt yeşilliklerde gamzeli çiçekler yetiştirmek için gülüşünü saksılara dikeceğim
Hadi gel güneş
karanlığa inat çıkıp gel ansızın
İkiz doğursun tanyeri sevgileri
Tutmazsan sözünü
Yüzünü görmediğimin hasret kokusu burnumun direğini sızlatıyor