Nefsimizin isteklerine çare bulamadık mı, istediğimiz olmadı mı, şikayet etmeye başlarız. Bir çocuk edasıyla, ortalığı tozu dumana katarız. Hani kim kimden üstün ki, kim Allah’tan başkasına övgü yapar ki, hani olmayan nedir ki? Kur’anda demez ki, hayır bildiğinizde şer vardır, şer bildiğinizde hayır vardır! Bu kadar olmasında ki ısrar nedendir ki? Neden rol yapar ağlarız, neden zarara uğradığımızı, haksızlığa uğradığımızı ulu orta konuşuruz? Konuştuğumuz karşımızda değil ki, doğruyu söylesek gıybet, yanlışı söylesek iftira… Kul hakkı, amele zarar ziyandır birde. Hani bu kadar büyük günaha sebep olacaksa, varsın istediğimiz olmasın değil mi? Ama maalesef, bu dediğim gibi olmuyor toplumda. Her iki konuşmanın içinde, iki konuşmacı bir araya gelse bunlar bohça açılır gibi dökülüyor…


Nedir kin, gurur, hasetlik ki… İçimizi yakan, kalbimizi öldüren, hayatımızı zindana çeviren değil mi? Hani su içsek sönmüyor, dağlara tırmansak unutulmuyor… Hani diyoruz haddini bileceksin, sana ben ne yaptığını göstereceğim, seni herkese rezil rüsva edeceğim… Ağızdan çıkan döküldükçe, sanki zehir içmiş gibi ağızda köpükler, elller kollarda yumruklar… Toprağı olmadığı kadar dövüyoruz. Hani bu enerjiyi toprağı sürmekte kullansak, o topraktan çıkan büyür, rızkına kazancın olur belkide… Ama nerede…


İşte din ve Kur’an, bunları kalbimizden yok etmemiz için öğütler verir. Düşünsenize kişi yalnızca Allah’tan övgü ve sevgi beklese, hiç başkasından şikayet eder mi? Hiç içinde kin, gurur ve hasetlik besler mi? Beklentisi yalnızca Allah’tan olan kişi, dünyanın hangi malını, mülkünü, verdiğini ya da aldığını düşünür ki? İnsan Allah’tan başka yerlerde sevgi aradığı için, kendisinin övülmesini, herkesten özel olduğunu göstermek ister. Çok malı olursa, hizmetçileri olursa, yatları ve sarayları olursa, hani birde onu övmeyen çıkarsa ondan şiddetle şikayete eder. Hani sen kimsin ki, buna nasıl cesarete edersin ki? Dünyayı amaç edinmek işte böyle bir şey. İnsan yaşamak zorundadır kuşkusuz ama fazlasına ihtiyacı mı var… Allah’a iman etmiş, Müslüman olduğunu savunan kişilere sesleniyorum israf etmek, faize bulaşmak, yalan söylemek… Hani bu günahlara bulaşırken, elde ettikleriniz kaybederken, şikayet etmek size yakışır mı? Kazandığınız dünyalık kadar Kur’an okusanız, öğrendiğiniz anayasa kadar Kur’ana hakim olsanız… Onun dedikleriyle yatıp kalksanız… Hiç şikayet eder miydiniz birisinden. İnsanın elindeki oyuncaklarını alsanız, işte bak nasıl şikayetleri başlıyor. Herkes nasıl düşman, dost kötü oluyor. İnsanmışmış masal oluyor. 


Ey Müslüman kardeşim, yalnızca Allah’a aşık ol, ondan kork ve onun öğütlerini yaşa…Eğer bu dünyada huzur ve mutluluk arıyorsan, kimseden şikayet etme. lafın peşine düşme, onu bunu çekiştirme. Bu şekilde yaşamazsan Allah senden razı olmaz. Kalbinde ki kini atmadan cennete girmek mümkün değil der İslam inancı. Bırak herkes istediği gibi yaşasın, ama sen esas dosdoğru yaşa ve niyetin Allah rızası olsun. Bize daim ve doğru yaşama biçimi budur. Haktan yana ol, hakkı savun ve Allah’tan başkasından medet umma… İnsanlar varsın seni övmesinler, yeter ki Allah razı olsun senden.


Saffet Kuramaz  

( Her Koyun Kendi Bacağından Asılır başlıklı yazı safdeha tarafından 15.05.2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.