NERDEEEE O ESKİ BAYRAMLAR?

…Diye başlamak geldi içimden yaşadığımız şu güzel bayram günlerinde. Sonra baktım ki nüfus kâğıdım henüz o kadar eskimemiş, aramızda yaşı benden büyük olan ağabeylerimiz, ablalarımız, dedelerimiz, ninelerimiz var onlar eski günleri bayramları çok daha net hatırlarlar. Ve bizlere her sohbette anlatırlar. ‘’Nerde o eski bayramlar?’’ diye başlarlar sözlerine ve bir sürü güzel cümleler kurarlar.

O an düşündüm marifet hep eskide miydi? Günümüzde güzel bir şeyler olamaz mıydı.?  Neler değişmişti de biz hep eskiyi anarken “Nerde?” demeye başlar olmuştuk?

“Eskiye rağbet olsa bitpazarına nur yağardı” demiş atalarımız. Ama sonrada “Geçmişini bilmeyen geleceğine yön veremez” demişler. Demek ki bir şey sadece eski olduğu için rağbet görmemeli. Eski günlerden feyz alarak yeni bir bayram anlayışımız olmalı, adetleri, gelenekleri ve güzellikleriyle.

Mesela; bayram günü sadece tatil olarak görülmemeli. Maddi durumu iyi olanların yurtdışı, biraz daha az olanların Akdeniz, Ege sahili hayalleri kurduğu günler olmamalı.

Eskiden ön yüzlerinde güzel resimler olan, arkalarında hasret dolu cümlelerimizi yazabileceğimiz kartpostallar vardı. Bir de santralden şehirlerarası görüşme için yapılan talepler. Santrale kayıt yaptırılır sonra da çevirmeli telefonun başına oturup ne zaman bağlanacak diye beklenirdi. Ama yinede usanmadan vazgeçmeden görüşmek için uğraşılırdı. “Merhaba! Bayramın kutlu olsun. Bir ihtiyacın var mı?” diyebilmek için.

Şimdi artık bunların yerine elektronik postalar var bilgisayarımızda birkaç dakika içinde gönderebileceğimiz. Ufacık çocukların bile cebinde kısa mesaj çekebileceğimiz telefonlar var. Arayıp birkaç kelime hal hatır sorabileceğimiz, gönül alabileceğimiz.

Eskiden başka bir şehre gitmek için günler öncesinden biletler ayırtılır, Harem’in yolu tutulurdu. Eski otobüslerde yer bulabilmek için bir koşturmaca başlardı.   Aynı bilet birkaç kişiye satılınca,    muavinler ile münakaşalar başlardı. Eski yollardan yavaşça ilerleyen otobüsler ile akrabalar, eş, dost, anne, baba, dede, nine ziyarete gidilirdi.  İzmit’te otobüsümüze misafir olan pişmaniyeciden pişmaniye alarak yolculuğa devam edilirdi.  Bolu dağını geçebilmek için saatlerce beklenirdi. Ara sıra hararet yapınca otobüs sağa çekilir ihtiyaç molaları verilirdi.

Şimdi lüks ve daha konforlu arabalarla otobanlardan çok daha rahat ulaşabiliriz sevdiklerimize.  Şehir içinde kalanlar arabası olmayanlar bile, belediyelerimizin sağladığı ücretsiz otobüs seferleriyle ulaşabilir akrabalarına.

Eskiden çocuklara kâğıtsız akide şekerleri verilirdi. Arasına birkaç tane kâğıtlı şeker konurdu. Sarı ve beyaz leblebiler olurdu. Çocuklar kapışırdı şekerleri sonra bir kenarda oturur dökerdi poşetlerini ortaya “Kim daha çok toplamış? Kimin şekerleri daha güzel?” diye paylaşırlardı. Birbirlerine bayramlıklarını gösterirlerdi sevinç dolu gözlerle.

Şimdi güzel şekerler var. Renkli çikolatalar, gofretler var, kapımıza gelen tatlı çocuklar için.

Eskiden bayramda namaza semt camilerine gidilirdi. Cami çıkışında herkes bayramlaşır ve bir çekişme başlardı. Bunu söyleyince çocukluğumdan bir sahne geldi aklıma sizlerle paylaşmak istiyorum: "Ben küçükken her bayram köye giderdik. Niksar’ın küçük ve şirin bir köyü.  Bayram namazından sonra köyün erkekleri hep beraber köyün mezarlığına gider ve dualar ederlerdi.  Sonra bir çekiştirmece başlardı.  Evde günlerce evvelden hazırlıklar başlardı kahvaltı sofralarına misafir götürebilmek için.  Sonra köyün çocukları, gençleri, hanımları ve beyleri köyü dolaşırlardı.   Baklavalar yenir, tatlı kısa ayaküstü sohbetler yapılırdı. Harmanda oyunlar oynanır yarışmalar yapılırdı ve ben hep imrenerek izlerdim bu manzaraları.  İstanbul’da yoktu böyle şeyler."

Şimdi büyük camilerde toplanılmalı. Namazdan sonra kutlanmalı bu güzel gün.

Daha doğrusu bayram günü daha coşkulu olmalı herkes kalkmalı yataklarından, erken başlamalı hayat. Çıkmalı sokaklara. Yolda eş, dost, ahbap selamlanmalı, ayaküstü sohbetler yapılmalı. Kahvaltı için sıcak ekmekler alınmalı fırından.  Yeni bir hayat başlamalı heyecanla, hareketli ve huzur dolu. Barış Manço’nun eski şarkılarında söylediği gibi  “Bugün bayram erken kalkın çocuklar”  babalar çocuklarını kaldırmalı sıcak yataklarından. Giydirmeli en güzel bayram elbiselerini ve tutarak elinden götürmeli camiye. Çocuklarımız da solumalı o havayı ki bayram sabahının ne kadar farklı olduğunu hissetsinler.  Hayatın yeniden başladığını fark etmeliler, yarın büyüdüklerinde onlar da çocuklarına anlatsınlar diye yaşatmalı bu güzel gelenekleri.

Evde bir telaş başlamalı ve çocuklar öpmeli önce anne babasının elini.  Küçük hediyeler almalı birbirlerine. Eşler tebrik etmeli birbirlerini. Daha tatlı ve huzurlu bir hayat için söz vermeli. Tekrar ve yeniden başlamalı hayat birlikteliği.

Eskiden bayramda dargınlar barışır, küsler tekrar konuşmaya başlardı.

Şimdi herkes barışmalı önce kendisiyle,  dünyayla, komşusuyla, akrabalarıyla…

Bırakmalı tatil planlarını kutlu bir ayın ardından, Rabb’imden gelen güzel hediyeyi kabul etmeli ve yaşamalı bu birkaç günlük bayramı ruhunda, bedeninde ve bulunduğu her yerde.  Hatırlamalı yaşlı dostları, kimsesizleri, ihtiyaç sahiplerini, bayramda bir gülücük bekleyen insanları.  Varsa bu güne kadar dağıtılamayan zekâtlar fitreler fazlasıyla verilmeli.  Sokakta geçerken çocukların başları okşanmalı, Efendimizin (s.a.v) güzel bir sünneti ihya edilmeli.  Hediyeler verilmeli. Yani her eve bayram girmeli, biz mutlu, huzurluyken,  bazı evlerin camlarından izlenmemeli, herkese ulaşmalı bayram.  Herkesin eli gittiğince gücü yettiğince en yakınlarından başlayarak hatta yayılarak tüm şehrimize, ülkemize ve dünyaya…

HAYDİ dostlarım!

Bayramınız bayram gibi olsun

Kutlu olsun

Mübarek olsun.

 

Gönlünüz huzur ve saadet olsun.

Selam ve dua ile.

            Kartpostallar vardı cümleler yazılacak,

             Sevdiklerin yüreğine, hürmetle kazınacak,

             Dargınlar barışır, küsler konuşurdu,

             Herkes bir büyüğün, evinde buluşurdu.

             Şimdi herkes, kendisiyle barışsın,

        İyilik ve güzellik için birbiriyle yarışsın,      

        Büyükler, küçüklerin oyunlarına karışsın,

            Çocuklar, bunu görüp, el öpmeye yarışsın.


Sadettin TURHAN

"Gençliğin Enerji Kodları" kitabımızdan alıntıdır.

( Nerdeee O Eski Bayramlar başlıklı yazı sturhan tarafından 25.05.2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.