Patlat Bakayım Sekiz Kişiye Bir Gazoz—14. Bölüm--
Efendim...Türkiye 1970 ile 1990 lı yıllar arasında
oldukça değişik dönemler yaşadı. Mesela 12 Mart Muhtırası ile bir askeri
vesayet dönemi başladığı gibi 12 Eylül 1980 deki darbe ile devlet doğrudan
doğruya asker tarafından yönetildi. İşte bu yıllarda Türk sinemasında yer yer
güzel filmler yapılsa da pek çok sebepten dolayı büyük bir krizin içine girdi
sinemamız.
Bu krizin en başta gelen sebebi artık televizyonun yavaş yavaş hayatımıza
girmesiydi. 1970 li yılların başından itibaren hayatımıza giren televizyon
siyah beyaz olsa da, ilk zamanlar haftada sadece bir kaç gün ve bir kaç saat
olsa da, çoğu kez bir görüntü yerine oturup karınca seyretsek de TRT nin o tek
kanalına kilitleniyor ve özellikle Kaçak, Küçük Ev gibi dizilerin saatlerini
iple çekiyorduk.
O ilk zamanlarda bir televizyon ile bir arabanın fiyatı aşağı yukarı aynı
olduğundan evine televizyon alan bir vatandaş için mahallede dedikodu kazanları
kaynıyor ’ Bunlar parayı nereden buldu ki..Daha düne kadar açlıktan nefesleri
kokuyordu, hangi parayla aldılar bu televizyonu?’ Söylentileri çıkıyor, pek çok
günahlar alındıktan sonra da akşam olunca ’ Komşucuğum size Kaçağı izlemeye
geldik. ’ Oluyordu. Evinde televizyon olanlar hapı yutmuşlardı sizin
anlayacağınız. Televizyonu olan bir ev bazen bir mahalle kahvesinden daha
kalabalık olurdu .
Mızmızlık yapan çocukların baldırlarına çimdikler atılırdı ’ Oğlum/ Kızım sus
da ne dediğini anlayalım ’ Diye. Televizyon hazretleri Anıtkabir’de İstiklal
Marşımızın okunması ve askerimizin göndere bayrak çekmesi ile başlar ve gece
saat 12.00 de yine aynı törenle sona ererdi.
İşte evlerimize giren bu sihirli kutu ( Ki üzerine ne danteller örmüştür
kadınlarımız ) yüzünden sinema önemli ölçüde geri plana itildiyse de ben kabahati
televizyonda bulanlardan değilim.
Türk Sinemasını bitme noktasına getiren bir diğer ve önemli husus 1970 ve 1980
de yaşanan darbeler ve darbelerle birlikte gelen yasakçı anlayış oldu. ’O
yasak, bu yasak, bu yoğurdu sarmısaklasak da mı saklasak, sarmısaklamasak da mı
saklasak?’ Derken yapımcı ve yönetmenler neredeyse film çeviremez oldu.
Katılırsınız ya da katılmazınız bilmem ama bir husus da şudur: Gençliği
uyuşturmak gerekiyordu. Çeşitli örgütlerin içine girerek sosyalizm, komünizm,
turancılık, şeriatçılık vs akımlarına kapılmış ve birbirlerinin kanını içececek
kadar karşı tarafa düşman olan bu gençlerin enerjilerini boşaltmak için onları
suya sabuna dokunmayan işlerle oyalamak, bir yerde beyinlerini boşaltmak
gerekiyordu. İyi de nasıl? Onların önüne ne konmalıydı ki ideolojilerinden ’
Davam ’ dedikleri zararlı şeylerlerden vaz geçsinler? İşte bu noktada işin
içine seks girdi. Siyasi görüşü ne olursa olsun hangi delikanlı daha önce bol
ağlamaklı duygusal filmlerde gördüğü Mine Mutlu, Arzu Okay gibi güzeller güzeli
hatunları, kırk yılda bir gazinolarda gördüğü o müthiş fiziğin sahibi Seyyal
Taner’i anadan üryan görmeyi istemezdi?
1970 li yıllarda her türlü filme bir kulp bulunup ’ Yassah ’ denirken bizim
yapımcı ve yönetmenler baktılar ki iki yabancının filmlerine kesinlikle yasak
gelmiyor. Bu filmler adeta hasılat rekorları kırıyor...Dahası, sağcısı,
solcusu, orta yolcusu, herkes bu filmlere gidiyor; işi hemen o tarafa
kaydırdılar.
Kimler miydi bu iki yabancı? Biri Edwige Fenech diğeri de Lando Buzzaanca. Her
ikisi de İtalyan sinemasından...Edvige Fenech bayan olanı...Süper güzel bir
kadın ve soyunmak konusunda sıkıntısı olmayan bir bayan. Lando Buzzanca ise
tipsiz bir herif aslında. Hatta hanzo bir tip. Her ikisinin filmleri de
insanları hem güldürüyor, hem de bizim Türk abazaları bol bol baldır, bacak,
meme mestan görüyorlardı bu filmlerde.
Velhasılı kelam bizim sinemada seks filmleri furyasının patlamasında asıl
etkili olan ‘’ERKEK DEDİĞİN ’ diye başlayan seri filmleri oldu.
1969-1990 yılları arasında ülkemizde yirmi filmi viyona giren Lando
Buzzanca’nın en önemli filmleri ’Ekek Dediğin’ Serisiydi. ’ ERKEK DEDİĞİN,
ERKEK DEDİĞİN İSPAT EDER, ERKEK DEDİĞİN NE ÇALAR, ERKEK DEDİĞİN DANİMARKA’DA’
Bu serinin başıca filmleriydi ve Türkiye’de çok tutuyordu. ( Bunun nedenini
ileride bizim filmlerden örnekler verirken anlatacağım. )
Bu filmler ayrıca ucuz maliyetli ve kısa zamanda hazırlanıp piyasaya
sürülebilecek filmlerdi. Yapımcıları bu filmlere yönelten sebeplerden birisi de
buydu zaten.
Bizimkiler işe önce seks- avantür filmleriyle başladılar ve bu konudaki ilk
film olan ’ PARÇALA BEHÇET ’ 1972 yılında vizyona girdi. Daha önce genelde
Cüneyt Arkınla oynadığı filmlerde hep kötü adam olup Cüneyt’in bol bol dayağını
yiyen Behçet Nacar bu film ile hem artık başrol oyuncusu oldu hem de dayak
yiyenden dayak atana terfi etti. Filmin kadın kahramanı ise Gülgün Erdemdi ( Gülgün
Erdem bu tür bir iki filmde oynadıysa da seks filmleri furyasında adı sık
anılan biri değildir.) Filmde rol alan bir diğer kadın ise bu tür filmlerde
oldukça sık oynadı: Ülkü Ülker.
1974 yılında ise bizim yapımcılar aradıkları Lando Buzzanca’yı buldular. Bu
kişi Ankara devlet Tiyatrosunun kadrolu sanatçısı Sermet Serdengeçti idi. Lando
Buzzanca’ya neredeyse ikiz kardeşi kadar benzeyen Sermet Serdengeçti ile seks
avantür filmleri yanında yeni bir dönem daha başladı: ’ Seks- komedi filmleri’
Seks - Komedi filmlerinin ilki ise tabii ki Sermet Serdengeçti ’nin baş rolde
oynadığı ’ BEŞ TAVUK BİR HOROZ ’ filmidir. Ancak bu film oldukça ilginçtir
oyuncu kadrosuyla...İsterseniz gelin sayalım bana hak vereceksiniz: Mine Mutlu
,Seyyal Taner,, Fatma Belgen ,Senar Seven ,Gönül Tansel ,Arif Eriş ,Gülten
Ceylan,Cevat Kurtuluş , ,Mürüvvet Sim ,Hakkı Kıvanç ,Feridun Çölgeçen, Münir
Özkul , ,Zeki Alasya, Nebahat Çehre.
Biraz önce demiştim ya bu filmler oldukça ucuz ve kısa sürede çekilen filmlerdi
diye..Şimdi sizlere bir rekordan bahsedeceğim:
Bu furyada 1972 de çevrilen bir film vardır ki en kısa sürede çekilme rekoru bu
filme aittir. Baş rollerinde Hüseyin Zan ve Elif Pektaş’ın oynadığı ’ BOMBALA
OSKİ BOMBALA ’ Filmi sadece ve sadece bir günde çekilmiştir.
Bir başka rekor ise yine bu döneme aittir. Seks - avantür ve seks- komedi
filmlerinin diğerlerine yani işin iyice cılkının çıktığı filmlere geçmeden önce
o rekoru da yazalım.
Bu dönemin en fazla iş yapan kadın yıldızı Zerrin Egelilerdir. Bu hatun 1979
yılında tam otuz yedi filmde oynamıştır..Evet, bir yılda otuz yedi
film...Yaklaşık her on günde bir film yani.
Devam edeceğiz bakalım.
(
Patlat Bakayım Sekiz Kişiye Bir Gazoz—14. Bölüm-- başlıklı yazı
Sami Biber tarafından
27.05.2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.