İstanbul'un fethediliş kutlamalar kapsamında bu yıl Ayasofya’da Fetih süresinin okunması, ibadete açılacağı söyleminin ardından Yunanistan’dan yapılan kınamaya verdiğimiz cevaba karşılık olarak yağıldığını düşündüğüm Güney Kıbrıs Rum kesiminde bulunan Tuzla Köyündeki camiye bugün Bizans bayrağının asılması ve İslam düşmanlığının canlanlandırılmasının kime faydası vardır ki?  


Türkiye’ye kafa tutmanın, onu yönlendirmenin mümkün olmadığını alemi cihana, Kuzey Suriye’de, Libya’da ve NATO görevleri esnasında ki askeri tutumumuzla göstermedik mi? 


Koronavirüsle gördük ki,  Avrupa Birliği başına gelecek bir felakete hazır değil. Bugüne kadar da böylesi bir afet görmemiştir. Yedi şiddetinin üzerinde deprem olmamıştır. Yıkılmamıştır binaları ve görkemli görünüşüne zarar gelmemiştir. Kendi ülkelerinde refaha dayanan ve kaynağını sömürü ile gerçekleştiren lüks hayat da iflas etmiştir. Böylesi bir dönemde bu çıkışın kendilerine faydası olmayacaktır. Artık dünya düzeni değişiyor ve ezber yaklaşımları yaparken iyice düşünmek gerekiyor. 


Kıbrıs’a gittim. Bizim alışık olmadığımız görsellere sahip. Örneğin, çok lüks bir yerde yoldan geçerken, Lionsların derneğinin aleni levhası ilgimi çekmişti. Serbest olan bir tek bu değil, beş yıldızlı otellerde kumar turizmi ve fuhuş ticareti yaygın. Çok yüksek maaş alan yerli Kıbrıslı hemşerilerimiz yüksek maaşlı paralarını harcamak için bu yerleri tercih ediyorlar. Hatta lüks villa görseniz, bunu devlet memuruları yapar ancak diyorlar. Din unutulmuş, deism yaygın. Türkiye burada dinin yaygınlık kazanması ve Türkiye devletinin gücünün hissedilmesi için, Türkiye+de bulunan büyük üniversitelerin bazı bölümleri burada eğitim veriyor. Çok başarılı öğrencileri burslu olarak Türkiye’de ilahiyat fakültelerinde okutma imkanı veriliyor. Bunların yapılmasının nedeni, buranın gençlerinin, İngilizler tarafından değiştirilen yaşam biçimlerininin yok edilerek tekrar kendi atalarının yaşam biçimlerine dönüştürmeleri projesidir. Bu güzel uygulanıyor. Kıbrıs harekatında yaşananların müzeleştiği yerde, gerçek bir ibret manzarası oluşturulmuş.


Bana göre, Kıbrıslı insanı kazanmak gerekiyor öcelikle. Kafalarında canlandırdıkları fakir ve güçsüz Türkiye önyargısını silmekte… Onların hamisinin yalnızca Türkiye olduğunu ve başka bir milletin bunu onlara sağlamayacağını anlatmak da. Üzerlerinde çok büyük bir baskı var. Burada onları doğru kazanmak için çok çalışmak gerekiyor. Bunu anlayan bir Kıbrıslı genç, Tuzla köyünde ki Bizans bayrağının asılmaması gerektiğini idrak edecektir. Burası bir Kumar, fuhuş ülkesi olmak yerinde, Anadolu kültürünün yaşanması gerektiği yer olmalıdır. 


İki tarafın birbirine giriş çıkışlarından vize problemi yok. Ancak Kıbrıs harekatı öncesi burada yaşayan Türkler için bu geçerli. Eğer sonradan Kıbrıs’ta yaşamaya karar vermişse o birisine bu ancak verilecek vizeyle mümkün. Bu giriş çıkışlar var olan geçmişi yaşatmaya devam ettiriyor. Yeni nesil geçmişini unutmuş ve atasının çektiği sıkıntıları anlamayan bir mantıkla hayatını yaşamaya devam ediyor böylece. Değirmenin suyu nereden geliyor bilmeden… Tıpkı bizden olanların refah ve huzur içinde büyüyüp de, geçmişi anlattığımızda yaşadıklarımıza inanmaları gibi…


Kıbrıs, Türkiye için önemli bir toprak parçası. Bulunduğu konum itibariyle sömüren ülkelerin üsleri de burada konuşlanmış durumda. Buda her ülkeye çok yakın konumda olması dolayısıyla, bu devletler için tehdit oluşturmaya devam ediyor. Kıbrıs Türkünün yeni nesli bu gerçekler bağlamında geçmişini unutmadan en iyi şekilde eğitilmelidir ki eğitiliyorda. Yalnızca İngiltere vatandaşı olup da, çifte pasaport taşıyanlar bundan müstesna. Bunlarda yaz tatili için bir kaç aylığına kalıp gidiyorlar. 


Kıbrıs Rum kesiminin bu yaptıkları yanlıştan dönmelerini ve İslam düşmanlığından vaz geçip, bunu yapan sorumluları bulup gereken cezayı vermelerini temenni ediyorum. Ne yaparlarsa yapsınlar, Ayasofya cami olarak açılacak  ve yine ezanlar okutulacak ve cemaat namazlarını kılacaklar. Burası Osmanlı zamanında cami idi… Yani eğer kilise olsaydı belki haklı olabilirdi camiye neden çeviriyorsunuz diye. Nitekim Türkiye’de geçmişte kilise olan her ibadet yeri açıldı, açılıyor. Kimsenin ibadetine ve inancına karıştığımız da yok devlet olarak. 


Bizim topraklarımızda Osmalı’da cami olan her yeri bu şekilde kullanma özgürlüğümüz de var. Ayasofya’nın ibadete en kısa zaman da açılması temennisi ile. 


Saffet Kuramaz

( Güney Kıbrıs Rum Kesiminde Tuzla Köyü Camisine Asılan Bizans Bayrağını Kınıyorum başlıklı yazı safdeha tarafından 8.06.2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.