Bu yazımızda (filozoflar beni bağışlasın); haddimi aşarak biraz felsefe yapalım, istiyorum.
    Felsefe: doğayı ve insanı tanımanın ve bu anlamda; insan, doğa ilişkisini, insanın, insanla ilişkisini, insanın kendisi ile ilişkisini irdeleyen ve giderek soyut düşünmenin ve soyut düşünceyi sözcüklerle ifade edebilmenin ilmidir. Bu ilim günümüzde var olan bütün bilimlerin de anası, atasıdır.
Bu ilim sahiplerine de, bilge ya da filozof diyoruz. Bu uzun tümcenin bütün tanımları içerdiğine inanıyorum.
    Yaşama sanatını öğrenmenin bir aracı da felsefe ise, felsefenin anahtarı da sormaktır.
    Soran, sorgulayan her insan filozof olmasa da felsefe yapmaya başlamıştır diyebiliriz. Neden filozof diyemiyoruz da felsefe yapmış diyoruz? Çünkü sorunuzun yanıtı içinde sıradan insanın göremediği yeni sorular çıkabilir.    
    Filozof, sizin göremediğiniz soruların cevabını da arayan bilgedir.
    Buraya kadar; felsefe nedir, filozof, bilge, kimdir? Sorularına verdiğimiz yanıtların yeterli olduğunu düşünüyor ve konuya geliyorum.
    Şairin dediği gibi, “kayaları kum eden zaman” nedir?
    Aristo ( MÖ 385- 323 Antik çağ, filozof)’nun dediği gibi zaman, hareketin ürünü müdür? Geçmiş zaman, şu an, gelecek zaman diye bölerek adlandırılabilir mi? Zaman çekirge misali bir andan başka bir ana atlayabilir mi?
    Fizik biliminin ifadesiyle, hareketin sayısı mıdır? Sayılarla ifade edilebilir mi?
    Aristo’nun yolundan giden bir çok İslam alimi gibi İbni Sina (MS. 980- 1037 İran, İslam alimi)’nın ifadesiyle, “değişkenlik âleminin” koşulu hareket ise hareketin koşulu da zaman mıdır? Yani, zaman olmadan hareket olmaz ya da hareket olmadan zaman olmaz diyebilirmiyiz?
    Amaçsız işlerle uğraşanların diliyle, “ Zaman öldürmek” mümkün mü dür?
    Alexis Carrel (1873- 1944 Fransız, fizyolog Doktor) “Zamanı öldürmekten söz ederiz, ama bizi öldüren zamandır” der. Zaman; tüm canlıları öldüren Azrail’in öteki adımıdır?
    Bana göre zaman: Doğa’nın elleridir. Doğa, toprağa düşen tohumu, ana rahmine düşen yumurtayı çatlatır zaman içinde. Zaman içinde her canlı için, hayat değişe, dönüşe (Değişim ve dönüşüm diyalektiğin değişmez yasasıdır.) ömrünü tamamlar. Doğa, bir eliyle hayatı, dolayısıyla kendini yenilerken, diğer eliyle de ömrünü tamamlayan varlıkları atık olarak toprakla buluşturur.
    Toprak, yeryüzünün en büyük, en eski geri dönüşümün bütünleşmiş (entegre) tesisidir. Toprak, bağrına düşen tüm atıkları, bileşenlerine ayırıp, yeniden kullanıma hazır hale getirir. Ve Doğa’nın döngüsünün sürekliliği, Doğa’nın elleri diye tanımladığım zamanla sağlanır.
    Hareketin dairesel dönüşüne, “döngü” diyoruz. Evrende hareket döngüsel olduğu için sonsuz, dolayısıyla, zamanda sonsuzdur. Hareket durmadan zamanı da durduramayız. Ama günümüzden çok önce zamanın bölünebildiğini, zaman aralığının Fizikte vektörle, Matematikte rakamlarla ifade edildiğini biliyoruz.
    Buraya kadar yazdıklarımdan; soru olmadan felsefe, hareket olmadan zamanın olamayacağını anladık sanırım.
    Yazımı Mevlana’nın dörtlüğü ve bir aforizma ile sonlandırmak istiyorum.
    Mevlana ne güzel demiş:
    “Akıp giden zaman içinde bir kafesteyim
    Her türlü amelde (iş) çok ahesteyim (yavaş)
    Kabrim (mezar) beni bekliyorken, dünyalık hevesteyim
    Uyandır beni Tanrım! Belki son nefesteyim”
    “Sen öznesin. Sen varsan zaman, mekân, acı tatlı her şey var. Sen yoksan, ne cennet, ne cehennem, ne de dünya hiçbir şey yoktur.”

-----------------------------------------------------------
Tahir Eker 7.6.2020


( Zaman başlıklı yazı yolcu9901 tarafından 8.06.2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.