DÖNÜŞÜNE ANILAR SERDİM

GÜNEŞİNE

HAYAL

 

Boşuna mıydı gecenin şahit olduğu onca şölen

Onca dolu çanta

Neşe, coşku, heyecan…

Şarkılar mırıldandığım onca safahat

Hüznünde boğulduğum yıllar

Boşuna mıydı kendimi kendimden çalışım

Çok inceden, derinden, hissettirmeden…

Dönüversem onca anının telaşesine

Midemde sızı

Her yanı saran bir hüzün.

Dünüyle bu günü kavga etmemeli insanın

Dününde toplayabildiklerini taşıyabilmeli şimdiye

Eğer taşıyamazsa

Eğer geçmişi kilidi bozuk bir sandıkta mahpusluksa

Kirli, paslı bir bulanıklık sarar etrafı naftalin kokulu

Sabahlarında.

Boşuna mıydı onca sevinç kırık sevdaların

Eteklerinde

Koşulsuz kabullerle bohçama sığdırdığım

Üç çift mavi göz!

Minicik eller, ayaklar

Ninnisini söylediğim onca baharlar

Onca tomurcuk

Dallarında baba açan ağaçlar…

Vahşidir orman;

Hele ki karanlık kuşatmışsa

Vampir geceler emer kanını doyumsuz.

Şimdi kaç milyon fidan, bir ağaç,

Kaç yaşanılan bir anı olur;

Kaç hasret durdurabilir atardamardaki kanı…

Öyle yorgun, öyle bitkin ki zaman

Her anına bir yalan

Her yalan

Kocaman.

Üşüyorum; üşüyorum nedensizliğin ayazında

On cevabım olsa da her bir soruya

Kelimeler yorgun, cümleler harabe olmuş,

Kağıt bıkmış onca gezinmesinden kalemin;

Dursun artık bu aymazlık!

Çünkü üşümek titretiyor içimi

Ve titredikçe içim

Artıyor hem gecesine hem gününe sövdüğüm,

Dönüşüne sövdüğüm küfrün şiddeti;

Dur artık dönme!

Yuttuğun onca hikâye

Yok olan onca var sandıkları ademin,

Sarhoşluklarım,

Hiç üşenmeden bir bir saydıklarım,

Sen o yana giderken, bu yana gitmelerim,

Gidememelerim…

Ama istemesi, durmamacasına istemesi içimin;

İflah olmayan çığlıklarım

Fazilet diye bildiğim çaresizliğim,

Dur artık içim!

Bak ağlıyorsun!

Onca yaş sel değil mi uçsuz bucaksız da olsa hayal;

Mesela, yarını avans istesem şimdiye

Sadece umudu ve hayali verebilir.

Yüz umut ve hayal

Şimdinin bir gerçeği olabilir mi?

Dünün birikenlerini koysam şimdiye

Yine borçlu çıkacaksam

Hepten mi boşunaydı yaşanılan.

Dur artık gitme!

Hem sen giderken birikiyor acı.

Bir kere dönüp baksan,

Bir gün bakmasam,

Ben de bir rüzgâr olacağım

Katılacak önüme yaprak, bulut

Yağmurlar yağacak belki sonuna baharın;

Bir kere baksan dönüp,

Utanacaksın!

Boşuna döndüğün onca yıl etrafında güneşin

Ve bileceğiz ikimiz de dünyam

Zıtlık kerametidir alemin.

Ama olmaz değil mi?

Keder kalacak kucaklarımızda

Keder yağacak gözlerine insanın;

Onca asır

Onca çığlık

Onca acı doyurmamışsa

Hem seni, hem beni

Olmaz değil mi bensiz dönmen

Sensiz durmam, lime lime de olsa bilincimin ötesi.

Öyle ki, sevda çanları çaldığında

Bütün kapaklarını açıyor yitik zamanlar

Ve yeniden başlıyor hikâyesi yazgının;

Çünkü sen dönüyorsun ya

Ben de dönüyorum; hem iki defa.

Birinde sen içine alıyorsun beni

Diğerinde aşina olduğum sarhoşluğum

Dönüşümün kaderi.

Ya sen bırak sevdanı sönsün güneşin

Ya ben sevdalanayım duruşuna güneşin…

Ya da bitsin bu çile, onca sefilliği

Nefes alışverişin…

 

 

( Dönüşüne Anılar Serdim Güneşine Hayal başlıklı yazı A.Kadir tarafından 27.06.2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.