Sanılmasın Ki Biz Yazalar “Dertlerin Kederlerin” Yorumcusuyuz Sadece Yolcusuyuz

 S.B. adlı kullanıcının Anlamli sözler panosundaki Pin | Özlü ...

Düşünmeyi seviyorum, düşünürken şehirler ovalar dağlar arasında sizlerle gezinmeyi seviyorum elimde değil bu da benim yazarken bir zaafım. Kendi ödevimi yapmanın, sorumluluğunu gönlümde bilinçle edebiyatla hecelerle süslemek yarınlara beraberce taşıyıp, bazılarının dalga geçerek söylediği gibi değil gönülden hissederek“güzel yarınlar” için uğraş veriyoruz,bende yazıyorum. 


Sizlerle birlikte verdiğimiz bu çabanın gayretin bitmez şevkiyle yol alıyoruz. İnsan hak ediyor temiz ve mutlu bir dünyada yaşamayı, bilinçli atılan bu adımlarla bizler birlikte gelecek kuşaklarında kendi çağına, yarınlara yönelik kalıcı olacak, bizlerden kalan gülümsemenin açan çiçeklerinin kokusuyla yolumuzda devam edecekler inşallah. Bizler ki mutluluğu ileriye taşıyacak, bir bayrak yarışı sorumluluğuyla koşarken hep birlikte kendimizdeki sonraki kuşağa, bu mutluluğu vermenin huzuru içinde olacağız. Biz insanlar da bu dünya hayatında mutlu olmak için yaratılmadı mı? Düşler kurmak gerçekleştirmek bizim için değil mi? Yoksa hayvanların işi mi? Bu açlık zenginleri zengin etmezken, bu yoksulluk dünyamızı bitirirken, birde bu savaşlar varken ne mutluluk kalır nede huzur ve dünya! Öyle ise bu duruma ne deriz tüm insanlık mutluluğun dışında, sömürenler ise cehennemin içinde olacak az sonra reklamlardan sonra.   

 

Sanılmasın ki biz yazalar “dertlerin kederlerin yorumcusuyuz” sizler gibi yaşarken aynı dert ve kederi çekerken hislerimizle bir şeyler karalıyoruz Üstat Mehmet Akif çok güzel söylemiş bu konuda.

Bana sor sevgili kaari, sana ben söyliyeyim,
Ne hüviyyette şu karşında duran eş’ârım:
Bir yığın söz ki, samîmiyyeti ancak hüneri;
Ne tasannu’ bilirim, çünkü, ne san’atkârım.
Şi’r için “gözyaşı” derler; onu bilmem, yalnız,

Aczimin giryesidir bence bütün âsârım!
Ağlarım, ağlatamam; hissederim, söyliyemem;
Dili yok kalbimin, ondan ne kadar bîzârım!
Oku, şâyed sana bir hisli yürek lâzımsa;
Oku, zîra onu yazdım, iki söz yazdımsa

Mehmet Akif Ersoy

Bana sor diyor Üstat sevgili kaari (yaya)sana ben söyleyeyim sen gerilme, ne hüvviyette (manaları anlatamamanın, sırlarla anlatmanın yorgunluğuyla takati olmayan bu resmimle bedenimle bir varmış bir yokmuş suretimle…) şu karşıda duran şiirlerimle anlatayım, bu şiirler bir yığın söz ki samimiyet dolu, bundan başkasını bekleme. Ne yapmacık söz hareket bilirim hatta hiç bilmem, çünkü ben sanatkârım, şiir için gözyaşı derler, ben onu bilmem. Acizliğimin gözyaşlarıdır ağlaması, ağlayışıdır bence bütün vazifem, yüküm, güçlüğüm, bu eserlerim. Ağlarım lakin ağlatmam, lakin gel gör ki hissederim derinden söyleyemem. Dili yok kalbimin(yaşadığı asırdaki baskı ve yapılan sindirmelerden dolayı zannımca üstat böyle söylüyor)işte bu nedenle ondan ne kadar bıkmış ve usanmışım, söylemesi gerekeni söylemediğinden dolayı. Oku şayet sana hisli bir yürek lazımsa eğer oku yazdıklarımı (kelimelerle anlatamadıklarımı kelimelerimde sırlı olanı) zira ancak ben hisli yüreğimle yazdım ancak bunu yazdım iki söz yazdım sana gereklidir diye. Umarım açıklayabilmişimdir kendimce…

 

 İşte bizlerin hissettiği de budur, bundan başkasının da olması bir tesadüf değil, elbette ki emekle fikrin düşüncenin sancısını çekerek yazıyoruz, emek veriyoruz beraberce. Dertler hep vardır olacakta kötülerde olacak, lakin kötülere iyiliği anlatanlar olmadığı sürece bu dünya yaşanılır olmaz ki, İşte bakın geriye ne var korona dan başka, zulüm den savaştan sömürgeden başka? Biz onlara anlatacağınız iyiyi, başka bir deyişle onları okuturken yanlışlıklarını göstererek yorumlatacağınız İnşallah.


Kuracağız inşallah güzel bir dünya her bir kasabanın köyün evleri balkonlu, kalabalık aileler konak içinde yaşatacağız. Sıvanamayan kerpiç duvarları birlikte sıvarken kumrulara yuva kurması için oyuklar bırakacağız. Etrafında çiçekler yeşillenmiş ağaçlar, sokaklarda çocuklar oyun parkına gerek duymadan mahallenin köyün kasabanın sokaklarında, şen oyunlar oynarken,  yolun birkaç yüz adım ötesinden sonra arabayla sokağa girilmeden yaşanılan bir hayat… Az ileride bir kireç ocağı biraz ötesinde beraberce imece usulü çalışan işçi kardeşlerimiz annemiz babamız dayımız, az ileride bir sundurma muhabbet edenlerle dolup taşıyor çaylar kaynarken odun ateşinde ocakta… Gerisini siz getirin kardeşlerim, selamlarımla.

Mehmet Aluç


( Sanılmasın Ki Biz Yazalar Dertlerin Kederlerin Yorumcusuyuz... başlıklı yazı kul mehmet tarafından 29.06.2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.