Düşünürken Daldan Dala Sıçradığımın Farkındayım!

 Düşünmek iyidir ama... - Yeni Akit

Ne demişler efendim “geçmişteki hatıralarımıza gülümseyerek baktığımız anda, büyümüşüz demektir” dün değil de bugün sorsanız büyümeyi kim ister ki? Şimdi desem ki ben bile inanmıyorum ama beni bu dünyadan bizim dünya malı adına giderken hiçbir şey alamadığımızı görebilmesi için, elini tabutun dışında bıraksın, olabilir mi böyle bir şey? Aslında her cenaze tabutun etrafına yazmalıyız ki “Bir gün ayrılacağımızı düşünebilseydik, birbirimize daha iyi davranırdık. ”Faydası olabilirim miydi ki acaba? Düne yani bir on, on beş yıl öncesine bakarsam dalgın olan kafamla bir şeyler öğretmeye çalışmamın, rüzgârlı havada ateş yakmaya benzediğine şahit oluyorum. Hatta daha ileriye giderek söylenilen bu çok güzel cümle gibi davrandığımı şimdi düşünüyorum! “Uçmasını bilmiyorsan uçurumun kenarında yuva yapma”.

 

Düşünürken daldan dala sıçradığımın farkındayım. Biliyorum ki düşüncelerim derinleştikçe üzüleceğim lakin düşünmek zorundayım yazmak için, istiyorum ki yazılarımla içeriye girince içeriyi aydınlatan gibi olayım, karanlık edenler gibi olmayayım. Müzik severim halk müziği arabesk falan, lakin müzik dinlerken gönlümü eğlendirip dinlendirirken bana haydi kalk beste yap diyemiyor, sadece dinlettiriyor. Şiir öylemi hem iyi bir öğretmen hem de gönlü okşayan, okuyarak gülümseten yazdıran bir dal değil midir? Şansa da inanırım hangimiz inanmayız ki? Sevmediğimiz birisi bir şeyler başaramayan birisi, bir şeyi başarınca bunu ancak şansla açıklar kendimizi avuturuz! Sözlerimin bu son kısmını böyle derinden vurgulayınca, herkesin yüzü benimkisi gibi sanırsam çok değişik bir ifadeyle şaşkın bir hal aldı, kızardı sanırsam galiba!

 

Yazarken sanılmasın kılı kırk yaran bir anlatımım var, bin bir emekle yazıyorum o doğru, keşke okuyucu değerini bilseydi diye düşünmeden yazarım, bir katkım olsun isterim önce bana sonra okuyuculara, zaten okuyucularımın da böyle düşüneceğini hiç zan etmiyorum sadece karalıyorum. Şöylede bir şeyi ifade etmek istemiyorum, öyle beceriksizim ki elimde kör eşek elinden yem yemez! Bunu espri olsun diye yazdım haberiniz olsun. Bilirsiniz ki ah konuşunca mangalda kül bırakmak istemem dediğim de olmaz sizler gibi, çam sakızı çoban armağanı misali olsun zaten gerisi gelir… Umarım zan etmiyorum da, anlattıklarından hiçbir şey anlamadım ki yorum yazayım diyen çıkmaz inşallah bu kadar daldan dala bir serçe gibi atlarken, sizi üstadın güzel bir şiiri ile baş başa bırakayım selamlarımla.

Bahar Şarkısı…

 

Titrek bir damladır aksi sevincin
Yüzünün sararmış yapraklarında
Ne zaman kederden taşarsa için
Şarkılar taşırsın dudaklarında.
İşlerken hülyama sesten örgüler
Bir çini vazodan dökülen güller
Gibi hülyada fecirler güler
Buruşmuş bir çiçek parmaklarında.

Gözlerin kararan yollarda üzgün
Ve bir zambak kadar beyazdı yüzün;
Süzülüp akasya dallarından gün
Erir damla damla ayaklarında.

Sesin perde perde genişledikçe
Solan gözlerinden yağarken gece
Sürür eteğini silik ve ince
Bir gölge bahçenin uzaklarında.

Sen böyle kederden taştığın akşam
Derim dudağında şarkı ben olsam
Gözlerinde damla, içinde gam
Eriyen renk olsam yanaklarında

Ahmet Muhip Dıranas

 

Mehmet Aluç

 


( Düşünürken Daldan Dala Sıçradığımın Farkındayım. başlıklı yazı kul mehmet tarafından 1.07.2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.