Ölümle ilk tanışmamdı mavi mısralar
ve nice gel-git sarmalında hidayetin karıncalanan ayakları yüreğin aksadığım
her köşe başı içimde şehla bir girift ve bendim şehrin de gecenin de arkasını
toplayan…
Gündü ölen ve gün yüzlü kadınlar:
Gün yüzlü çocuklarını
Geceye ve iblise kurban veren analar
Sözcüklerin de hükmü yok masumiyetin
ise
Düş irisi gözlerinde
Çapkın rüzgâr değildi hayatları
ıskalayan
Bilakis mevsimdi şairin g/özünden
düşen
Bir de ihanet ve nefsine ölümlerden
Ölüm beğenen bencil ve isyankâr
ruhlar sokağında
Kandırdığı masumiyeti
Irgalamadan çocuklara dokuna eller ve
kirli
Bedenler en kirlisinden hem de
Şeytana dahi pabucunu ters giydiren
İsyankâr ve kirli emeller…
Hala ısrarla
Hala tezat varlıklarıyla
Hala kanatlarını kırmak adına
Köşe başında bekleyen
Hunharca katleden
Çocuk olmanın asaletini taşıyan
O sabi bedenlerde ve yürekte
Asılı bir kehanet
Nasıl da solmaya muktedir bir güneş
Bin bir yeis
Katıksız hevesle ve ihtiras yüklü
binlerce
Manivela
Çocuklara dokunmak yasak olmalıydı
oysa.
Gündü geceden yola çıkan
Gündü karanlığa caka satan
Gecenin feri sönüp de
Asılı bir hakkaniyetmişçesine
Çocukları kirleten sakil ve sefil
nidalar
Bilip bilmeden kanan ve kandırılan
nice mazlum
Cahil değildi hiç biri
Tek suçları çocuk olmak
Azgın ruhların istilasında
Asılı kanatları ile ölüm meleğine
İşaret çakan bir ulema
Göğün katlarında dolunay
Şehvete isyan eden mazlum ve melek
Ömrün yokuşu olmamalıydı oysa son
durak
Henüz yolun çok başında nice çocuk.
Göğün katları
Ömrün katmanları
Zifiri karanlık
Zalimce soluyan ve solduran
Masum kalmanın bedeli olmamalıydı bir
kehanet
Varsa yoksa çocuk
Saf tuttuğu ömrün yaldızlı yolları
Uzanan yavaşça cennete
Gün yüzlü çocuk her biri
Ansızın terk ettikleri o kucak
Elbet b/eşiğinde ömrün
Anne kokusuna ve nefesine ebediyen
hasret.