Değişik yaşlardayız hepimiz.
Geride bıraktığımız yıllara baktığımızda çevremizde, ülkemizde, dünyamızda yaşanan çeşitli gelişmelere tanık oluyoruz.
Tanık olduğumuz olayları nasıl değerlendirdiğimiz ise, kişisel algımıza göre, ya da algısına güvendiğimiz insanların yansıttıklarına göre değişiklik arz edebiliyor.
Örneğin dünyada bir kısım insan ABD nin Iraka müdahalesini , Saddamın kimyasal silahlarının neden olduğunu düşünüyordur. Diğer bir kısmı da ABD nin emperyalist amaçları için Irakı işgal ettiğini değerlendiriyordur.
Tarih acaba nasıl yazacak?
Bütün seçenekleri ile mi, yoksa ABD nin empoze ettiği gibi mi?
Yaşları biraz ileri olanlar, ülkemizde 12 Eylül ihtilalini muhtemelen sağ-sol terör eylemlerinin şiddetlenmesine, ülkenin kardeş kavgasına sürüklenmesine bağlayacak.Bir kısmımız ise bugünlerdeki bilgilerin ışığında, aslında o zaman yaşananların derin devletin oyunları olduğunu düşünecek.
Ya tarih?
12 Eylül ihtilalinin nedenlerini nasıl yazacak?
27 Mayıs ihtilali ya, tarih tarafından nasıl değerlendiriliyor.? İhtilali yaşayan hala çok sayıda insan olduğundan, hala üzerinde çok farklı düşünceler var ve birbirlerine yaklaşamıyor bu görüşler.Emekli danıştay savcısı Tansel Çölaşanın dediği gibi halk idamlarla sonuçlanan süreci coşkuyla mı karşıladı mesela?Yoksa demokrasi tarihimizde kara bir leke olarak mı gördü?
Çok yakın bir örnek, Türkiyenin 2000 li yıllarını anlatırken tarih, "Ergenekon" davasından nasıl bahsedecek acaba?
Herkes Ergenekonun bir terör örgütü olduğunda hemfikir mi olacak? Yoksa bu örgüt üyelerinin vatansever olduklarında ittifak mı var?
Dava bitip, kesin kararlar verildiğinde bu farklı düşünce sahipleri ortak noktada buluşabilecekler mi? Yoksa bu sefer de başka nedenlerle aynı görüşlerinde ısrar mı edecekler?
Tarihi gelecek nesillere aktaranlar bugünleri veya şahit olduğumuz yakın geçmişi nasıl aktaracaklar?
Çocukluğumuzdan beri bize öğretilen tarih bilgileri yüzde yüz doğru bilgiler mi?
Geçmişte tarih devlet politikası olarak müdahaleye uğradı mı acaba?
Kitap yazmanın, gazete çıkarmanın daha zor ve daha az yaygın olduğu o dönemlerde
tarihi manuple etmek daha kolaydı herhalde.
Bazı yazılmış kitapları yok edebiliyordunuz, bazılarının basılmasını yasaklayabiliyordunuz bazılarının ise devlet politikaları gereği yazılmalarını sağlayabiliyordunuz oysa geçmişte.
Aslında bugün de durum çok farklı değil.Ancak medya ve haberleşme imkanlarının inanılmaz derecede artması nedenleriyle artık her olayın , her tarihi bilginin, ya da gelecekte tarih olacak "yaşanan sürecin" farklı boyutlarına da ulaşabilme imkanımız var.Değişik açılardan bakabilme şansı mevcut.
Bunun yanında dilediğiniz sayıda, yönlendirme kayıt oluşturabilmenin de önü açıldı.
Çeşitli maksatlarla çeşitli kişi ve kurumlara sipariş olarak övgü kitapları yazdırılabiliyor, karalama kitapları neşredilebiliyor.
Bugün böyle yapılabiliyor da, geçmişte her şey dosdoğru, tastamam mı yazılıyordu peki?
İçinde yaşamadığım tarihe yüzdeyüz güvenemiyorum...
Batılı kaynaklar, tarafsız kaynaklar gibi kayıtlara itibar edemiyorum maalesef fazla.
Osmanlı arşivleri de keza...
Bugün tapu kayıtları çok sağlıklı ve de hatasız mı ki, Osmanlı tapu kayıtları örneğin mükemmel olabilsin?
Sahibinin haberi olmadan tapu kayıtlarında eskiden birileri oynama yapmıyorlar mıydı hiç acaba şimdiki gibi, gelecek nesillerin tarih araştırmacılarına karşı ayıp etmemek adına.
Seçmen listelerinde bile herkesi ikna edecek bir doğruluğa ulaşamamışken üstelik, hangi bilginin geleceğe tarafsız ve dosdoğru aktarılabileceğini düşünebiliriz ki?..
Geçmişin darbeci yapılanmalarının yazdırdığı sipariş kitaplar gibi kitaplar geçmişte yazdırılmıyor muydu? Musanın gülü, Musanın çocukları gibi kitaplar mesela gelecekte bugün yaşanan sürecin tarihine kaynaklık yapabilir miydi?
Dünyanın büyük çoğunluğunun ittifak ettiği hususlara doğru gözüyle bakabilir miyiz peki?
Hani, "o kadar da kötü değil durum, hala bilimsel anlamda değiştirilemez tarih olgusu var dünyada" dedirtecek türden.
İşte Ermeni soykırımı konusu, biz ve bizi destekleyen çok az ülke dışında neredeyse bütün dünya "ermeni soykırımı yapılmıştır" noktasında neredeyse. Böyle bir ortak çoğunluk düşüncesi kesin doğru kabul edilebilir mi? Milletler arası çeşitli siyasi, ekonomik, kültürel, hatta dini saiklerle tarihi gerçekler manüple edilebiliyor, çarpıtılabiliyor hepimizin bildiği gibi.
Öyleyse tarihe nasıl ve ne kadar güvenebiliriz?
İnsanlık tarihinin, son yüzyılı hariç bütün geçmişine sünger mi çeksek acaba?
Kesin doğruluğundan emin olamadığımız, alternatif görüş ve düşüncelerine ulaşamadığımız tarih dilimlerini yok farzetsek mi?
Tarihi, tarihe gömmek çok şey kaybettirir mi bize?

( Tarihi Tarihe Gömmek başlıklı yazı Gökdeniz tarafından 8.07.2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.