Mübalağa ettiğimi sanmayın dilerseniz adımı da anmazsınız belki de isim addedilen o kodlamada var bir hata tıpkı genetiğimde olan eften püften nitelikler gibi.

 

Kararttığım gözlerimle karanlığı alt edebiliyorum bu yüzden aydınlıkla yok işim zaten güneşin mahal verdi aşırı ısınma ve terleme bir şekilde boğarken insanı üstüne üstük gözünüzü alan ultraviyole etkileşimden de haz etmiyorum.

 

Terzi değilim bu anlamda başkalarının söküğün dikmek gibi bir talebim asla olmadı ve düğme dikmesini de yeni öğrendim. Ne zamanki düğmesi kopuyorum giydiğim kıyafetin kirli sepetinde alıyor yerini.

 

Sözcüklerin soğukluğundan dem vuracağım çünkü aramız hayli iyi iken sökün eden bir yorgunluk da değil bilemediğim nedenlerden dolayı benden uzaklaşan insanlar sonunda bu dostluğu da kara listeye almama sebebiyet verdiler ve kimse muhatabım biliyorum ki; çoğu insanla iletişimin tek yolu sessiz kalmak özellikle sanal ortamda bunun böyle olduğuna eminim artık.

 

Bayağı oldu.

 

Ne mi?

 

Hayatın dağınıklığı asla geçmiyor ve yorgun raflarını aklımın sürekli disipline etmek adına biteviye tozunu alıyorum duygularımın sanırım sağaltım amaçlı gelin görün ki karşımdakinin akıl raflarına asla dokunamıyorum belli ki herkes kendini dokunulmaz sayıyor tıpkı benim gibi hele ki kimliğiniz pembe renkli ise bu dokunulmazlık ilk sırada olmalı.

 

Anlatmak istediğim çok şey var bu yüzden hiçbir şey anlatmayacağım ve sonunda hayatta bu ters orantının işlevini bir şekilde idrak ettim.

 

‘’Çok sev.’’

 

Karşılığı mı?

 

Elbette:

 

‘’Tepkisizlik.’’

 

Hayat size hiçbir şey öğretmiyor sadece insanlar öğrendiklerine kani bir şekilde eğitimci kimliğine bürünüp çok şeyi izah ettiklerini sanmakta ısrarcı.

 

Ya, okullar ne öğretiyor?

 

Bu gün ayakta isem biliniz ki; aldığım eğitim ve ailedeki disiplin sayesinde koruyorum vasıflarımı.

 

Vasıf…

 

Kulağa hoş geliyor lakin bu da artık işe yaramamakta.

 

Ne kadar bilgili; ne kadar dirençli iseniz asla önem arz etmiyor çünkü insanların ve toplumun dayatmaları bir süre sonra kendinize olan inancınızın sonlanmasına sebebiyet veriyor.

 

Öz güven eksikliği.

 

Haşmetli bir bilgi dağarcığı.

 

Ahlak ve namus denilen mefhumlar.

 

Hele ki bayansanız.

 

Ne yazık ki önemsiz detaylar sadece insan olmanın nabzını tutmakla da eş değer değil kabul görmeniz.

 

Sosyal faktörler.

 

İçinde bulunduğunuz psikolojik ortam.

 

Ve hepsini geçiyorum çünkü gerçekler asla işe yaramıyor.

 

Ben-merkezcil olmanız ya da olmamanız ya da uyum sürecinde neyi başardığınız…

 

Geçiniz.

 

Nabza göre şerbet vermek ve karşınızdakine uyum göstermek için paralel bir düşünce sistemine sahip olmak ki asla mümkün değil demek oluyor ki; sistematik olarak uyumlu olduğunuzu kanıtlayacaksınız ve biliniz ki; bunu başarmam imkânsız hele ki içten ve doğalsanız ve asla da yalana yer yok iken lügatinizde.

 

Sözcükler çağlarken ve sizi çağırırken ve işte olan oldu nihayetinde kendimi yakın hissettiğim bu sözcük portföyünde neye denk düştüğümü artık kestiremez oldum ve nihayetinde bıçak gibi kesildi inancım elbet kendime elbet uğruna emek verdiğim yazma sevdama.

 

Bir aşksa ömrün dilemması ve kaçıncı aşk ise içine düştüğüm.

 

Beylik söylemlerden uzak durmak istiyorum ama ben defalarca âşık oldum. Kime değil pek çok şeye:

 

İlk evvela öğrenci olmak bir aşktı benim için sonra öğretmenliğe sevdalandım ve bankacılığa yetmedi:

 

Akademisyen olma hayallerimle işimi gücümü bırakıp…

 

Döndüğüm üniversite ortamı ve hayatımın en güzel yıllarını tozlu kütüphanelerde sabahlayarak geçirirken.

 

Ve sevdiğim insanlar: kadın-erkek ayrımı yapmadan yüreğimi açtığım ve dünyamı paylaştığım.

 

Yaşı olmayan insanlar.

 

Kan bağım olmasa da kardeş bildiğim.

 

Ve son sevdam: edebiyat.

 

Bir aşka düştüm ki.

 

Bir de gözünden düştüm ki hayatın ve hayallerimin.

 

Uyumsuz addedilebilirim ya da dirençli ya da saf ya da mütereddit bir hayalperest.

 

Sözcükler t/aşkına sebebiyet veren.

 

Duygular sürekli boğan.

 

Yolum illa ki sevgiden geçerken…

 

Kimliğim sorgulanırken yazdıklarıma rağmen.

 

Yazdıklarım beni bana sunarken ve okuduğum sayısız yazı bana yeni bir şans daha verirken.

 

Yol yorgunuyum ve uzak diyarlardan geldim hala da gidip geleceğim bitimsiz yollar var.

 

İnanmak ve sevmek neden güç gelir ki insanlara?

 

Üstelik bu dünyada yapmam gerekenlerin yarısını bile yapmamışken.


( Yazmak Mı... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 12.07.2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.