“ALLÂH’U TEÂLÂ SIZIN BEDENLERINIZE VE YÜZLERINIZE DEĞIL, KALBLERINIZE VE AMELLERINIZE BAKAR” HADÎSI VE ŞERHİ

Mukaddime:   

Rahmân ve Rahîm olan Allâh’u Teâlâ’nın Adıyla…

Hamd, Allâh’a mahsustur. O’na hamd eder, O’ndan yardım ve mağfiret dileriz. Nefislerimizin şerrinden ve amellerimizin kötülüğünden O’na sığınırız. O’nun hidâyete erdirdiğini hiç kimse saptıramaz, saptırdığını ise hiç kimse hidâyete erdiremez. Şehâdet ederim ki, Allâh’tan başka ibâdete lâyık hiçbir ilâh yoktur. Ve yine şehâdet ederim ki, Muhammed aleyhisselâm O’nun kulu ve Rasûlü’dür…

Bundan sonra:

عَنْ أَبِي هُريْرَةَ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُ، قَالَ : قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللَّه عَلَيْهِ وَسَلَّمَ:

«إِنَّ اللهَ لَا يَنْظُرُ إِلىَ أَجْسَامِكْمْ، وَلَا إِلىَ صُوَرِكُمْ، وَلَكِنْ يَنْظُرُ إِلَى قُلُوبِكُمْ وَأَعمَالِكُمْ.»

Ebû Hüreyre radîyallâhu anh’dan rivâyet edildiğine göre, Rasûlullâh sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Allâh’u Teâlâ sizin bedenlerinize ve yüzlerinize değil, kalblerinize ve amellerinize bakar.”

[(SAHÎH HADÎS) Müslim (2564); İbn Mâce (4143)…]

Hadîsten Çıkan Hüküm Ve Fâideler:

1. Allâh Subhânehu ve Teâlâ, kulların cisimlerine bakmaz. Bunun gibi onların mallarına, soy ve evlatlarına, güç ve imkânlarına, iş ve evlerine değer vermez. Bunları veren, zaten O’dur. 

Allâh Subhânehu ve Teâlâ, şöyle buyurmaktadır:

اِنَّ اَكْرَمَكُمْ عِنْدَ اللّٰهِ اَتْقٰيكُمْۜ 

“Muhakkak ki Allâh katında en değerli olanınız, (soy ve malca değil)  takvaca en ileride olanınızdır.” [el-Hucurât: 49/13]

Ancak Allâh Subhânehu ve Teâlâ hikmeti gereği, dünyevî nimetlerini kullarından kimisine az, kimisine de çok vermiştir. Kimisini insânlar nazarında önemsenen şeyler açısından mertebece yüksek, kimisini de diğerlerinden aşağı kılmıştır. Bunlar, imtihânın gereği olan şeylerdendir. Her hâlükârda, Allâh’a hamd etmek gerekir.   

2. Allâh Subhânehu ve Teâlâ, kulların kalblerine bakar. Çünkü kalb, ihlâs ve niyetin yeridir. Kul, değerli bir misafir geldiğinde evine nasıl özen gösteriyor ve temizliyor ise âlemlerin Rabbinin baktığı yere yani kalbe, ondan rakamlar ile ifâde edilemeyecek bir derecede daha fazla özen göstermelidir. Kalbini Allâh için olmayan şeylerden temizlemeli, niyet, söz ve fiillerinde ihlâs üzere olmalıdır. Bu, Allâh’ın tüm kulları üzerine farz olan bir hükümdür.

3. Kalb, Allâh Subhânehu ve Teâlâ’nın baktığı ve ona göre kullarını değerlendirdiği bir yer olması nedeniyle kalbin temizliği ve var olması muhtemel olan manevî hastalıklardan tedavi edilmesi farzdır. Bu hastalıklarından başında nifâk, riyâ, kibir, ucub, haset ve kindarlık gelir. Allâh’ın merhamet ettiği kimseler, yakalandıkları bu ve benzeri hastalıkları fark ederler ve tedavi yollarını ararlar. Allâh’ın kendi hallerine bıraktığı kimseler ise bu hastalıklar haberdar olmazlar ve hallerini düzeltmek için çare de aramazlar. Böyleleri 

Allâh Subhânehu ve Teâlâ’nın şu buyruğundaki kimselerdir:

اُو۬لٰٓئِكَ الَّذ۪ينَ لَمْ يُرِدِ اللّٰهُ اَنْ يُطَهِّرَ قُلُوبَهُمْۜ  

“Onlar, Allâh’ın kalblerini temizlemeyi dilemediği kimselerdir.” [el-Mâide: 5/41]

Öyleyse kul, ne yapıp etmeli, Allâh’ın bu buyruğunda ifâde ettiği kimselerden olmamadır. İhlâs ile Rabbine yönelmeli, kalbini temizlemek ve de temiz tutmak için Allâh’tan yardım dileyerek işe koyulmalıdır.

4. Kalbin ıslahı organların amelinden öncedir. Zîrâ amellerin kabul olması ve karşılığında ecir kazanılması, kalbin niyetine ve ihlâsına bağlıdır. İyi niyet ve ihlâs olmadan yapılan ameller kabul edilmez ve karşılığında ecir de alınmaz.

5. Allâh Subhânehu ve Teâlâ, kulların amellerine bakar. Neyi, ne şekilde ve kim için yaptıklarını -en ince ayrıntısına kadar bildiği halde- görmek ister. Yapılan amelleri Allâh’u Teâlâ’nın Kur’ân’da emrettiği ve Rasûlullâh sallallâhu aleyhi ve sellem’in Sünnet’inde öğrettiği gibi yapmak farzdır. Amellerin kabulü ancak ihlâs ile Kur’ân ve Sünnet’e uymakla mümkündür. Öyleyse kula düşen şey, ihlâslı olarak Kur’ân ve Sünnet’te emredildiği üzere amel etmektir.       

Âlemlerin Rabbi olan Allâh Azze ve Celle’den kalblerimizi temizlemesini, bizleri ihlâs ve takvâ sâhibi kullarından kılmasını ve öylece de katına almasını niyâz ediyorum. 

Hâtime: 

Hamd âlemlerin rabbi olan Allâh’a mahsustur. Salât ve selâm yaratılmışların en hayırlısı Muhammed sallallâhu aleyhi ve sellem’in, âlinin ve ashabının üzerine olsun.

Yardım ve başarı, izzet ve şeref Allâh’tandır.

O, her şeyin en iyisini bilendir.

Muvahhid Kullara Selâm Olsun.

Polat Akyol.

KAYNAK:

1441 h. / 2019 m.

Abdullâh Saîd el-Müderris.

( “Allâh’u Teâlâ Sızın Bedenlerınıze Ve Yüzlerınıze Değıl, Kalblerınıze Ve Ameller başlıklı yazı Polat Akyol tarafından 19.07.2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.