Kibir, kendini beğenme…
Ölene kadar bir sürgünde eğlenme!
Her çitlenen çekirdekte çıkan sesle
Meşgul eden eğlence…

Başı hep asumana doğru yükselirken
Hani ezmiş karınca, böcek
Dilinde aşağılamış insanları
Umursamadan önünü görmeden düşürürken bebek
Kendine has lisanı
Tek anladığı!

Öylesi çok ki bu gibiler… Zibidiler! Allah kimseyi onlara muhtaç etmesin, Âmin… Acı vermediği, sıkıntı çektirmediği kimseyi görmek mümkün mü? Kendisi mutlu mu? Kesinlikle hayır… Ne kadar mutsuz olsa o derece azgın bir sel gibi akıyor zarar vererek toplumun içinde! Hani bu kişinin dilinden çıkan, içinde kurduğu kumpasını çözen olmadığı için herhangi bir ceza da almıyor. Ev alıyor komşunuz oluyor… Köpek besliyor, köpeği kendine benziyor içmiş gibi her an havlıyor. Müziği sonuna kadar açıyor, içiyor… Eşini dövüyor! Kadın kocasını asla polise şikâyet etmiyor… Bu durum her an aynı ton ve şiddette devam ediyor.

Kendine göre kanunu var. Oyun oynuyor zavallı kızı kandırıyor kanına giriyor… Evli olduğu Gerçeği ortaya çıktığında, kız onu terk etse, bir yerde buluyor, hesap soruyor ve öldürüyor. Kendisi kanun yapıcı gibi... Kibriyle yaşıyor ve yaşlanıyor.
Hani evi boşalt desen, boşaltacak kanuni bir yolu yok. Ya evi satacaksın ve gideceksin… Ya her gün kavga edip katil olacaksın! Böylesi şerli böylesi çözümsüz…

Hani dua etmek gerekiyor, Allah’ım doğrularla ve iyilerle karşılaştır gibi… O kadar çoğaldı ki bu görüntüler ve medyadan yayılan haberleri, artık her yeni haberi duyunca bile insanın midesi bulanıyor. Kaçacak bir yer arıyor insan. Nereye kadar kaçabiliriz ki?

Kibir, cehennem ehlinin fıtratıdır. Onu yenmedikçe, yok etmedikçe insan vasfı yok oluyor. İnsan demek tevazu sahibi, duygudaş olan demek değil mi? Ben ne yaşıyorsam buna herkesin de hakkı var demek. Hani kişi, öldükten sonra hesap vereceği bir makam olduğuna inanmıyorsa, bu kişiye ne yapabiliriz ki? İnsan olmak bir zenginlik ve bulunmaz Hint kumaşı bugünlerde… Kimse onu aramıyor ve bulmuyor.

İyiler artmadıkça, toplum nasıl yaşanılır olabilir ki? Başınız aşağıya eğin ve kibirden vazgeçin. Toprağın üstünde ve altında ibretle seyredeceğiz ne öğütler var. Toprak öylesine zengin bir bitki örtüsünü yaşatıyor ki, renklerini bile seyretseniz sanatçı olursunuz hemen. Şaşırdığınız görür gibi oluyorum. Görmediğiniz o toprak sizi de bir gün kucaklayacak ve bağrına basacak… Vaktinden önce bunu anlarsa kibir sahibi, kendini kurtaracak. Toplum güzelliğe ve refaha kavuşacak. Kimse kötü ahlaktan söz etmeyecek… Bu yaşıma kadar çok güzel şeyleri gördüm, bunun da gerçekleştiğini görebilir miyim acaba… Ömrüm yeter mi ki?

Savaşa,
Kavgaya
Cinayete hayır!
Kibrinden vaz geçip de
İnsanlar iyi olabilir mi yeniden?
Olsunlar ya…

Saffet Kuramaz
( Kibir Tedavi Edilemez Ruh Hastalığıdır başlıklı yazı safdeha tarafından 24.07.2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.