TARİHÎ HAKİKATLER

Rus Generali Çernayef, tarihte 93 Harbi olarak bilinen 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı esnasında Rus çarına gönderdiği bir mektupta şöyle der:


 Sırbistan’da ordular teşkil etmek mümkün. Bu imkândan ben de bol bol faydalanmaktayım. Fakat askerlerimi paniğe düşüren bir sebep var: Türklerin yaşayan hatıraları. Üç-dört yüz sene evvel, her kudreti ve her milleti yenen Türkler, bu gün de o silinmez hatıraları yüzünden her teşebbüsü sarsıyor, ölümü hiçe sayanlar bile bu hatıralardan korkuyor. Demek ki yalnız Türkleri değil, onların tarihini de yenmek gerek. Bu suretle ben, Türklerin sayısız milletleri idare edebilmelerindeki sırrı anlayabiliyorum.

Onlar Miletleri bir kere yeniyorlar. Fakat kazandıkları zaferleri ruhlarda ve nesillerde yaşatmasını biliyorlar. Bu sebeple de Balkanlarda çıkartılacak bir isyan değil, birkaç isyan dahi Türklerin iliklere işlemiş hâkimiyetlerini yıkmaya kâfi gelmeyecek. Onlarda yalnız sonsuz bir cesaret değil, şaşırtıcı bir sihirbaz zekâsı da var. Böyle olmasa Avrupa’nın yarısını hâkimiyetleri altına almaları zaten başka türlü mümkün olmazdı. 


93 Harbinin patronu diyebileceğimiz Rus Generali Çernayef’ in bu itirafları, bu gün kendi millî karakterini, kuvvetli seciyelerini ve millî kimliklerini tanımayan nesillere hem hazin hem de uyarıcı bir ikaz tokmağıdır.

Balkan Hıristiyanlığına milliyetçilik fikirlerini aşılayarak Balkan milletlerini Osmanlı aleyhine kışkırtan ve sonunda Devlet-i Aliyye’nin yıkılışında önemli etkileri olan değişmez Rus istila politikalarının mimarlarından Çernayef’in bu tespitlerinden hareketle, şu gerçeğin de altını çizerek kısa bir izahta fayda olduğu kanaatindeyiz.

Türk Cihan Hâkimiyeti Mefkûresinde yağmacılık ve kan dökücülük, işkence ve vahşet gibi insanlık dışı niyet ve faaliyetler kesinlikle olmadığı gibi, tevhid tezgâhında yoğrulan prensipler aktif plana adalet, insaf, merhamet ve insanlık gibi üstün vasıflar şeklinde tecelli etmiştir. Onun içindir ki Osmanlı hâkimiyeti altına giren milletler, bu yüksek voltajlı prensipler ve değerlerin himayesinde asırlarca rahat nefes alabilmişlerdir. Bu sebepledir ki, cephelerde harp yoluyla kazanılan zaferler, gönüllerde yıkılmaz kaleler inşa eden kalıcı fetihler haline gelmiştir.

Oysa hâkimiyeti altındakileri asırlarca adalet ve insaf çizgisinde idare eden Osmanlı’nın, Balkan Harbi ve 1. Cihan Harbi mağlubiyetleri akabinde, Anadolu’nun işgali esnasında Türk milletine reva görülen insanlık dışı zulümleri, vahşet, işkence, tecavüz ve katliamları Hıristiyan Batı, edebî ve sosyal hayatlarında hatta atasözlerinde bile yaşatarak gelecek nesillerine aktarmışlar, marifetmiş gibi aktarmaya da devam ediyorlar.

Bizler, destansı bir mazinin bakiyesi, emsalsiz bir medeniyetin temsilcileri olarak koca bir tarih hazinesinin üzerinde yaşıyoruz ama ayaklarımızla tepelediğimiz zenginliklerin farkında değiliz, farkında olanlarımız da kıymet bilenlerden değil. Geçmişte yaşanan her türlü tarihi kırılmalara, özden kopmalara ve kopartılmalara rağmen, hesaplı, şuurlu ve planlı adımlarla tarihimize, medeniyetimize, kültürümüze yani kendimize dönmek zorundayız.

Asımların, öncü ve örnek nesillerin, yarınların dünyasında söz sahibi olabilmesi, dünya devletleri arasında itibarlı ve güçlü bir Türkiye hedefinin, her alanda gelişmiş büyük Türkiye idealinin gerçekleşebilmesi, mazide Müslüman Türkü yücelten ve cihana hâkim kılan o asil değerlerin öğrenilmesi ve yaşatılması ile mümkündür.

Temennimiz her yaştan tüm gençlerimizin, bu köklü medeniyeti ve onun kadim değerlerini sahiplenmesidir.

Gazi Hüseyin KILBAŞ
( Tarihi Hakikatler başlıklı yazı Tevhidî tarafından 5.08.2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.