Arı Vız Vız Vız
2013 Yılından tamamı gerçek bir anı.
*****************
Yahu zorla değil ya ben seviyorum Kadıköy’ü. Efkarınız varsa ve dağıtmak
istiyorsanız İstanbul’da gidebileceğiniz en uygun yerdir Kadıköy.
Neyse efendim..Evden çıktım. Kadıköy’e gitmek için dolmuşa bineceğim ama önce
markete uğrayıp bir sigara almam gerekiyor.
Markete girdim. Sigara almadan önce baktım markete hamsi yapmak için tava
gelmiş. Tavaları inceliyorum. Tam arkamda bir bayan.Belli ki bizim sitelerden.
Yani sosyete takımından.Arkamdan seslendi.
-Ay beyefendi görüyor musunuz göz göre göre insanı nasıl kandırıyorlar.
-Anlamadım. Nasıl yani?
-Baksanıza ayol. Koskocaman tavalara küçücük kapak yapmışlar. Bu kapaklar bu
tavaların ağzını kapatmıyor ki?
Beni aldı bir gülmek.Hatun o kapağı tavanın kapağı sanmış.
-Hamfendi o kapak zaten tavanın kapağı değil ki?
-Anlamadım.Tavanın kapağı değilse ne işe yarıyor?
-Bakın anlatayım: Balıkçıdan bir kilo hamsi alıyorsunuz önce. Kafalarını
koparıp içini temizliyorsunuz..Güzelce yıkayıp tuzladıktan sonra una
buluyorsunuz hamsileri. Sonra tavaya çok az yağ döküp hamsileri güzelce daire
şeklinde diziyorsunuz tavaya ve tavayı ateşe oturtuyorsunuz. Hamsilerin altı
kızarınca bu kapağı tavanın üzerine bastırıp tavayı ters çeviriyorsunuz. Tavaya
yine azcık yağ döküp kapaktaki hamsileri tekrar tavaya sürüyorsunuz...
Kadına bir taraftan anlatıyorum bir taraftan da gösteriyorum hamsi tava nasıl
yapılır.
-Aaaa..Valleyi billeyi ben bilmiyordum..Hamsi tava böyle mi oluyormuş?
’’ Ulan sen ne b.k bilirsin ki zaten? Bu mahallede tek iş yeri olmamasına
rağmen o ev yemekleri lokantası niçin dolup taşıyor her gün? ’’ Dememek için
kendimi zor tuttum.
-Evet hamfendi. Hamsi tava aynen böyle yapılır.
-Ay ne şanslı eşiniz var sizin. Benim öküz hiç bilmez böyle şeyleri.
Gari tepemin tası attı. Hem eşim olmadığından hem de kocalarına öküz diyen
kadınlara oldum olası gıcık olduğumdan parladım.
-Haklısınız hamfendi. Öküz olmasaydı seçimini doğru yapardı zaten.
-Anlamadım.
Kıvırdım mecburen. İki saat hatunla münakaşa edecek durumda değilim.
-Yani diyorum ki bir hamsi tava yapmasını bile bilmeyen erkek ne işe yarar ki?
Kadın şuh bir kahkaha atarak çıktı marketten. Ben de dua ediyorum içimden : ’’
Allah’ım, Ya Rabbim, bu gün gördüğüm ve göreceğim tek sinir şey bu olsun..Ne
olur Ya Rabbim’’
Tam dışarı çıktım. Marketin dışındaki sebze- meyvelerin arasından caddeye
çıkacağım arkamdan bir ses.
-Bakar mısınııızzz?
Önce aldırmadım...Neticede beni kim çağıracak ki? Ama ses ısrarlı.
-Kardeşim sana diyorum baksana.
Döndüm.Bir başka hatun.O da Siteler ahalisinden. Yani mahallenin sosyetik
kesiminden.
-Buyrun hamfendi bir şey mi vardı?
-Ayol iki saattir sesleniyorum. Hiç tınmıyorsun.
-Buyurun.Tındım. Bir şey mi vardı?
-Evet var.Bu ananasların kilosu ne kadar?
-Bana ne?
-Ne demek bana ne? Bu ne küstahlık, bu ne saygısızlık. Seni müdüre şikayet
edeceğim.
-Hangi müdüre efendim?
Ya kadınla resmen gireceğiz birbirimize.Allahtan market çalışanı geldi.
-Hayırdır hocam sorun nedir?
Kadın ’’ Hoca’’ lafını duyunca bocaladı.
-Afedersiniz imam efendi. Ben sizi market çalışanı sandım.
-İmam değil efendim. Bendeniz emekli Tarih Öğretmeni Sami Biberoğulları.
-Haaa haaa haaaa..Soyisminizden demek ki sizi sebze reyonuna bakan eleman
sandım.
Yav kadın resmen sopa istiyor ya, bunlara dalmaya da gelmez. İçlerinde
karatecisi var, tekvandocusu, aikidocusu, var oğlu var. Ayrıca bunların pek çoğunun
ya kendileri ya kocaları hakim- savcı takımındandır. Her halukarda işin içinde
madara olmak var.
Derken efendim marketten ayrıldım. Caddeye indim. Gelen minibüse atladım ve
Kadıköy’e doğru yol almaya başladık.
Minibüs Yenisahra’da durdu. Bir kaç gacı bindi oradan. Bizim Kadıköy’ün
çiçekçileri. Minübüs dolu ve ben arka dörtlüde oturuyorum. Benim yanımdaki
yolcular ip gibi üç delikanlı.Gacı gözlerini bana dikti.
-A be bir g.tlük yer açasın da biz de oturalım beybaba..
Yahu açmasına açayım, neticede gençlere şöyle bir Drakula bakışı çektimmi
sıkışırlar ille velakin gacı için bir g.tlük yer yetmez ki..En az iki, hatta üç
g.tlük yer açmam lazım. Çaresiz açtık.Ondan sonra Kadıköy’e kadar nasıl
gittiğimizi ne siz sorun ne de ben anlatayım.
Kadıköy’de indikten sonra rıhtımdaki III. Mustafa Camiine doğru ilerlemeye
başladım. Cuma vakti yaklaşmıştı bir hayli. Camiye iyice yaklaştığımda günün
son darbesi de geldi.
Sizce ne olabilir bu darbe?
Kapkaça uğramak? Yok Kadıköy’de öyle şeyler olmaz pek.
Araba çarptı? I ıh..Çok dikkatliyimdir.Karşıdan karşıya geçerken on defa sağa
sola bakarım. Bu yüzden çok defa ’’ Vah zavallı vah.Bayağı da akıllı birine
benziyor halbuki ’’ Sözlerine muhatap olmuşumdur.
Muz kabuğuna bastım düştüm? Hayır efendim. Kadıköy’de öyle caddeye muz kabuğu
atan öküzlere rastlamanız mümkün değildir.
Miting filan da yoktu.Öyle bir şey değil.
Son darbe gökten geldi.Evet evet bildiğiniz gökten geldi.
Yok yahu. Kafama uçak düşmedi.O kadar da değil yani. Yok yok birisi pencereden
kafama su ya da çöp filan da dökmedi.
Tam caminin müezzini ’’Hayyaalel Felahhh’’ yani ’’ Haydi kurtuluşa ’’ Diye
çağrı yaparken ve ben o kurtuluşa doğru yürürken ensemde önce hafif bir
karıncalanma, sonra ince bir sızı duydum. Elimi enseme atmamla birlikte ne
görsem iyi? Koskoca meydanda bir tek arı...Sen gel bula bula o kadar kişinin
içinde beni bul ve sanki bir garazın bir intikamın varmış gibi - kendi ölümün
pahasına- iğneni gel benim tam da şah damarıma köküne kadar sapla.
Arık o namazı nasıl kıldım bir ben bilirim bir Allah...Hoca ’’ Allahu Ekber ’’
Dedikçe benim gözlerimin önüne ’’ Allah Allah Allah ’’ Diyerek hücuma geçmiş
arı sürüleri geliyor. ’’ Semi Allahu Limen Hamideh ’’ Diyerek eğildikçe enseme
konan arıların vızıltıları kulaklarımı uğuldatıyordu.
Hocalar derler ya hani ’’ Göz yaşları içinde kılınan namaz en makbul namazdır
’’ Diye..Resmen gözyaşları içinde kılıyorum namazı. Makbul olup olmadığı
Allah’a ayan ama ben resmen gözyaşları içindeyim.
Derken efendim İmam selam verdi: ’’ Esselamu Aleyküm ve Rahmetullah.’’ Ben de
selam verdim ’’ Esselamu Aleyküm ve Rahmetullah’’Lakin kafayı sağa-sola
döndürebilmek ne mümkün? Yine de ağlaya ağlaya selam verip tamamladım namazı.
Sonra?
İlk defa Kadıköy’den arkama bakmadan kaçtım...Neme lazım o arının akrabaları
filan da varsa? Ya da ne bileyim biraz daha kalsam garanti bir Kutup Ayısı
çıkardı karşıma. Arı neyse de Ayı? Yok, o kadarını kaldıramazdım doğrusu.
(
Arı Vız Vız Vız başlıklı yazı
Sami Biber tarafından
7.08.2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.