Tesadüfleri Severim

 Tesadüf mü? | Hayatın Sesi

  Tesadüfleri severim, hatırlatmak için yeniden kapını çalan saran şeylerin bir bütünü bilirim. Unutup gittiğini bittiğini sandığım anların, tekrar gözden geçirildiği hatıraların yeniden canlandığı anları çok yaşadım, geçmişi yaşamak geçmişi yaşarken, bugünü güzelliklerle dolduramamak acı verse de, dün bugünün acısını içinde barındırsa da, önümüzdeki maçlara odaklanacağım diyerek daha iyisini yapmanın kapısını açtıracağım dileğiyle az da olsa gülümsetiyor, siliyor acıları, yanılgıları. Düşündüklerimi tek başına gerçekleştirmek yerine, düşündüğü yanımdaki ile paylaşarak beraber gerçekleştirmeyi artık düşünüyorum.

 

Her şeyden önce bizi mutlu edecek, davranışların tarzının ne olması gerektiğine karar vermeliyiz baş başa, bütüne beraberce bakmak, bizi mutlu edecek olanın ruhunu beraberce kavramak ruhumuza katmak teferruattan öte, bizi saracak olanı beraberce bulmanın yolunu aramalıyız. Yoksa kendim tek başına bunu gerçekleştirmeye çalışmakla uğraştıkça, yeterli gelemiyorum tek başına ve bu nedenle hep yalnız anılarla baş başa kalıyorum, yolları sarp yokuşları aşamıyorum. Kendi şahsiyetimi içine kattıkça diğer şahsiyeti yok etmekte ve yanımdaki şahsiyetin şahsiyetiyle beraber bir arada tutarak içine katmadan bir anlamı olmuyor, ahenk unsurunu aynı bakış açısıyla içine katmadıktan sonra şahsiyet, şahsiyetsizliği doğuruyor. Aradaki bağlılığın ipini gücünü anlamını koparıyor şahsi bakış açım, en güzeli ikimizin şahsi bakışını ahenkle donatarak ortaya bir şahsiyet çıkarak, farklılığı ortaya çıkararak var olmak derim hem de bunu belki daha çok severim gülümserim gülümsetebilirim.

 

Kendi sınırlarımız da yürümek, diğerinin sınırının içine girmek sınır ihlali değil, sınırları birliktelikte buluşturmak değil midir ki? Kendi sınırlarımızı çizmek ne kazandıracak ki? Bir objeye dönüştürmek nesne gibi cansız varlık gibi çizgilerle sınırlarla donatmak, kuru gürültüden yavan tattan başka ne verebilir ki? Heyecan katan yeni çağrışımlarla bir arada tutan var iken, sınırları birleştirmek gerekir ki bize yeni kapıların kapısını açsın.

Cahit Sıtkı Üstadın Otuz Beş Yaş şiirini paylaşmamak olmazdı. 


Yaş otuz beş! Yolun yarısı eder.

Dante gibi ortasındayız ömrün.

Delikanlı çağımızdaki cevher,

Yalvarmak, yakarmak nafile bugün,

Gözünün yaşına bakmadan gider.

 

Şakaklarıma kar mı yağdı ne var?

Benim mi Allah’ım bu çizgili yüz?

Ya gözler altındaki mor halkalar?

Neden böyle düşman görünürsünüz,

Yıllar yılı dost bildiğim aynalar?

 

Zamanla nasıl değişiyor insan!

Hangi resmime baksam ben değilim.

Nerde o günler, o şevk, o heyecan?

Bu güler yüzlü adam ben değilim;

Yalandır kaygısız olduğum yalan.

 

Hayal meyal şeylerden ilk aşkımız;

Hatırası bile yabancı gelir.

Hayata beraber başladığımız,

Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir;

Gittikçe artıyor yalnızlığımız.

 

Gökyüzünün başka rengi de varmış!

Geç fark ettim taşın sert olduğunu.

Su insanı boğar, ateş yakarmış!

Her doğan günün bir dert olduğunu,

İnsan bu yaşa gelince anlarmış.

 

Ayva sarı nar kırmızı sonbahar!

Her yıl biraz daha benimsediğim.

Ne dönüp duruyor havada kuşlar?

Nerden çıktı bu cenaze? Ölen kim?

Bu kaçıncı bahçe gördüm tarumar?

 

Neylersin ölüm herkesin başında.

Uyudun uyanamadın olacak.

Kim bilir nerde, nasıl, kaç yaşında?

Bir namazlık saltanatın olacak,

Taht misali o musalla taşında.

 

Sizin de benimde sevmediğim tek şey eminim ki yalanı gözyaşına karıştırılarak sunulan yalanlardır. Manevi değerden gerçeklikten uzak olan, bir geveze kuş gibi daima öten kulakları tırmalayanı sevmezsiniz benim gibi. Daima hülya ve rüyalara yatmakta iyi değil, gerçekleştirmek için uyanmak peşine düşmekte gerekir ki değerli eksik yanımızı tamamlayan olsun. İyi düşünerek düşünmek gerçeği ve gerçeğin içinde var olan gerçeği ortaya çıkarmak gerekir. Sevinçlerin, acıların, umutların paylaşılması için, gönül diline ihtiyaç vardır, bu gönülde dili de bizde mevcuttur gülümseyerek gülümseten bu diliyle paylaşarak, acıların bitmesine umutların yeşermesine bu dilimizle katkı sağlayabiliriz. Mutluluğu kendimiz için değil hepimiz için istemedikten sonra mutluluk mutluluk değil kendimizi aldatmaktır vesselam, selamlarımla.

Mehmet Aluç

 


( Tesadüfleri Severim başlıklı yazı kul mehmet tarafından 11.08.2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.