ANILARIMDA BEKİR SITKI ERDOĞAN

D.T. 1926 - Ö.T.24.8.2014

Ahmet AYAZ

 

Ahmet AYAZ

Gaziantep Güneş Gazetesi 27 Ağustos 2020

 

       Konuya  girmeden önce şunu  söylemem gerekiyor. Şairi ölümünün 6. Yıldönümünde, dost şair Hikmet Elitaş’ın mezarı başında anması beni çok  duygulandırdı.  Bekir Sıtkı Erdoğan’ı 1960 yıllarında ilkokul Türkçe kitabındaki “Benim yarim kıldan kilim, Dokur Konyada Konyada. Kendim  gurbet ilde semde, Bekir konyada Konyada”. Mısraları ile hatırlarım.  Şiirin ilk  beyiti ile, son beyit ini aldım. Aklımda ancak bu kadarısı kalmış.

       Gelelim konuya, 2005 Yılında “SIZI”  isimli 7. Şiir kitabımı yayımladığımda, bu kitaptan bir tanesini manevi oğlum dediği zat’ı muhterem Türk Edebiyatı Dergisinden almış ve Bekir Sıtkı Erdoğan’a götürmüş.  Evimde telefonum çaldığında kızım Elvan  “ Baba İstanbul’dan arıyorlar, telefon sana olmalı buyur” Dediğinde, telefonu açtığımda,  karşımda Bekir Sıtkı Erdoğanı buldum. Ahmet Bey sızı isimli şiir kitabınız bana ulaştı. Sırada yüzlerce kitap beklerken, senin kitabını okuma ihtiyacı duydum ve okuyup bitirdim. Dilerim ölünceye kadar yazasınız dedi. Ne yazık ki “Son Şiir” i  Çıngı Dergisinde yayımlayarak, şiire son noktayı koydum. Daha sonraki yıllarda,  yanılmıyorsam, Lütfullah Bilgin Bey Gaziantep Valisi iken Zeugma şiir dinletisinde yüz yüze gelme imkanını bulmuştum. Eşi ile birlikte Gaziantep’e gelmişlerdi. Şimdi  aşağıda, kendisinden  söz edeceğim.

       Bekir Sıtkı Erdoğan , 1963 yılında yaptığı “Kara Gözlüm Efkarlanma Gül Gayri” adlı eseri pek meşhurdur. O zamanın asker  mektuplarında gezinip dururdu bu şiir.

        Bekir Sıtkı Erdoğan1926 yılında Karaman‘da doğmuştur. İlkokul beşinci sınıftayken babası ortaokulu Karaman’da okuttuktan sonra, Adana‘daki öğretmen okuluna gitmek ister. Başarılıdır, öğretmenleri özellikle kompozisyonlarını çok beğenir ama bir aksilik, planını bozar. “Marya” şiirinde sözünü ettiği ‘Malarya’ hayatını altüst eder. Bu koca sivrisineğin ısırığından sıtma olur ve sayıklamalar içinde bir buçuk ay yatar. Tabii ne imtihan kalır ne de eğitim hayalleri. Karaman’da sadece ortaokul vardır. Artık şair olan dayısı gibi o da bir kâtiplik bulma düşüncesindedir. Bu sırada beklenmedik bir şey olur ve Kuleli Askeri Lisesi Konya‘ya taşınır. Son gününde yetişerek Konya’daki sınava girer, kazanır.

Kuleli’de okurken şair Ümit Yaşar Oğuzcan ile sınıf arkadaşı idi.

Kuleli Askeri Lisesinden mezun oldu. Sonra Harp Okulunu 1948 yılında bitirdi. Askeri birliklerde 10 yıl görevini yaparken bir yandan da Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nde eğitime devam ederek oradan da mezun oldu. Ardından Heybeliada Deniz Lisesinde edebiyat öğretmeni olarak görev yaptı.

Daha sonra ise İstanbul Alman Lisesinde ve Marmara Koleji’nde edebiyat öğretmenliği yaptı. Şiirleriyle tanındı. Kıdemli albaylıktan emekli oldu. Bunlardan divan ve halk şiirimizin sadeleşmiş şekline benzer yazdığı ilk 22 şiirini bir kitap halinde 1949‘da çıkardı. Çeşitli edebiyat ve sanat dergilerinde şiirleri yayınlandı.

Aruz, hece ve serbest vezinle şiirler yazdı. Şiirlerinden bazıları bestelendi. 1963 yılında yaptığı “Kara Gözlüm Efkarlanma Gül Gayri” adlı eseri pek meşhurdur. En çok tanınan şiiri, Hancı adıyla meşhur olan Binbirinci Gece adlı manzumesidir. Şiirleri his ve hasret yüklüdür. Aruzla yazdıklarında bir varlık gösterememiştir.

1977 yılında yazdığı “Gurbetten Gelmişim Yorgunum Hancı” adlı şiiri de bestelendi. Şimdi aşağıya iki şiirini alıyorum. Şairi de rahmet ile anıyorum..

 

 

 

·      BİN BİRİNCİ GECE (Hancı)

·     

·      Gurbetten gelmişim, yorgunum hancı
Şuraya bir yatak ser yavaş yavaş
Aman karanlığı görmesin gözüm
Beyaz perdeleri, ger yavaş yavaş

·     

·      Sıla burcu burcu... ille ocağım
Çoluk çocuk hasretinde kucağım
Sana her şeyimi anlatacağım,
Otur baş ucuma, sor yavaş yavaş

·     

·      Güç bela bir bilet aldım gişeden
Yolculuk başladı Haydarpaşa'dan
Hancı n'olur, elindeki şişeden
Birkaç yudum daha ver yavaş yavaş

·     

·      Ben o gece, hem ağladım, hem içtim
İki gün, diyardan diyara uçtum
Kayseri yolundan, Niğde'yi geçtim
Uzaktan göründü, Bor yavaş yavaş

·     

·      Garibim, her taraf bana yabancı,
Dertliyim; çekinme, doldur be hancı
İlk önce kımıldar hafif bir sancı
Ayrılık sonradan kor yavaş yavaş

·     

·      Bende bir resmi var, yarısı yırtık
On yıldır evimin kapısı örtük
Garip bir de sarhoş oldu mu artık
Bütün sırlarını der yavaş yavaş

·     

·      İşte hancı ben, her zaman böyleyim
Öteyi ne sen sor, ne ben söyleyim
Kaldır artık, boş kadehi neyleyim
Şu bizim hesabı, gör yavaş yavaş

·     

·      Bekir Sıtkı  ERDOĞAN

 

 

·      KIŞLADA  BAHAR

 

·      Kara gözlüm, efkarlanma gül gayrı!
İbibikler, öter ötmez ordayım.
Mektubunda diyorsun ki: 'Gel Gayrı! '
Sütler kaymak tutar tutmaz ordayım.

 

·      ,,,

·      Ah çekerim resmine her bakışta!
Bir mahzunluk var o boyun büküşte.
Emin ol ki, her sigara yakışta,
Sanki, duman tüter tütmez ordayım...

·     

·      Mor dağlara, karargahlar kurulur;
Eteğinde bölük bölük durulur...
On dakika istirahat verilir;
Tüfekleri çatar çatmaz ordayım! ..

·     

·      Dağlar taşlar bu hasretlik derdinde;
Sabır, sebat etmez gönül yurdunda!
Akşam olur, tepelerin ardında,
Daha güneş batar batmaz ordayım...

·     

·      Aramıza dağlar girmiş koskoca!
Meraklanma, gönlüm dağlardan yüce...
Bir gün değil, beş gün değil, her gece,
Yatağıma yatar yatmaz ordayım...

·     

·      Bahar geldi; koyun, kuzu koklaştı,
İki aşık, senelerdir bekleşti...
Kara gözlüm, düğün dernek yaklaştı;
Vatan borcu biter bitmez ordayım! ..

·      Bekir Sıtkı ERDOGAN

( Anılarımda Bekir Sıtkı Erdoğan başlıklı yazı Ahmet AYAZ tarafından 27.08.2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.