Kentleşen Şehir

…..ben ebrar , içimdeki kendimden kaçıyorum , dersler çok fazla ileri gitti sanki , her biri yoruyor  hepsi üzerime geliyor , bu yıl mezun oluyorum okul ve arkadaşlarımdan kopacağım diye mi ? bilmiyorum , boğaza nazır kıskanılacak kadar güzel okulumdan ayrılıyor olmak sarsıyor mu yoksa beni ,  ‘’bensiz olmaz bu güzellikler  ‘’ diyorum , erguvanlar da açtı , daha bir renklendi sahiller boğaz ve yedi tepe , her ders ve teneffüs neşe içinde bağrış çağrış mutlu olduğum boğaz gören koridor bile bana iyi gelmiyor , çok sevdiğim arkadaşlarım bile şu an uzak durmalı benden , git başımdan nazlı,Rabia,elif ,nihan öykü , azra , eylül ,hatta hatta Zeynep sude , üşüşmeyin başıma , beni de sürüklemeyin sevinçlerinizle , hiç keyfim yok , yaa hepsi birer yıldız çok iyi güzel arkadaşlarım , ancak bugün sırası değil , uğraşamam doğrusu , sebepsiz neden niçin siz bir sıkıntı var içimde , bundan kurtulmalıyım  ama nasıl ,  fakat son günlerde beni iddialı düşünceler ve sorgulamalar sardı , herkes şaşıracak ama ne yazık ki doğru  , peki nedir bu , benim gibi yerinde durmak bilmez çat pat neşe sevinç kaynağı olan bende sıkıntı ne gezer olmalı değil mi ? , işte ben de bunu paylaşmak istiyorum , içimden konuşarak konuşmak istiyorum , üç gün önce derste öğretmenime(mustafa kaya) bir soru sormuştum , neden mutlu değiliz en ileri modern teknoloji rahatlığına rağmen ,insanlar niçin mutsuz , öğretmenim soruma mı cevap verdi yoksa daha geniş açıdan konuya bakmamı mı istedi bunun düşüncesi içindeyim , aynı şunları söylüyordu : ''...dünyanın en güzel şehirlerinden birinde yaşıyorum ama , duvara gömülmüş evlerden ibaret yerleşim anlayışlarımız estetik ve güzellikten uzak  olması kahrediyor , giderek şehirlerimiz teknolojinin soğuk yüzünün işgali altında , nefes almakta zorlanıyorum, , mutlu sağlıklı sevinçli günlerle ömür geçirmek neredeyse imkansız , metal ve demir yığını şehirlerimiz bizi yok ediyor giderek ,bir zamanlar siyah beyaz o günlerde tüm yetersizliklere rağmen şehrin ,tatlı bir huzur , bir doğallık ve ferahlık içinde oldukları  söylenir , oysa şimdi pek çok güzelliğin neredeyse kaybolması söz konusu , ancak her şeye rağmen günümüz teknoloji ve modern gelişmeler bile yaşadığım şehrin büyüleyici güzelliğini silmekten aciz kalmıştır , yine de her zamankinden daha dikkatli  olmalıyız şehrimizi korumakta ,temiz tutmakta ve değer vermekte kendimizi çabuk tutmalıyız , her ne kadar geçmişin doğal içten samimi renk ve çizgilerinden uzak kalınsa da , konuşulmaya başlanınca beni bir dikkat heyecan alır  , o yılları ve dönemleri dinlemek bana hem ilginç geliyor , hem de bambaşka bir gezegeni tanıma imkanı veriyor hissine kapılıyorum , bu beni heyecanlandırıyor, şehrin gözlerine mil çekili gibi güzellik katan hisar ve surların dünden bugüne taşıdıkları inanılmaz hikayeleri sürüklüyor beni , teknolojinin doğal olan her şeyi yırttığını ve kirlettiği çehreye makyaj yapmakla meşgul olduğunu  , mavinin ve yeşilin şehrini  beton duvarlarla neredeyse gömdüğünü düşünüyorum ,Çengelköy sırtlarından Avrupa yakasına bakıyorum , abd ve Avrupa ülkelerinde görmeye alıştığımız bir şehir görünümü , akıllı binalar,plazalar,çelikten betondan yükselen yerleşim mekanları , ,ofisler,avm ‘ ler ..vb, boğaz ile uyum içinde gelişmeyen değişimleri bunları görmek içimi acıtıyor , her gün artarak yayılan modernizmin çatışmacı yüzü mavi şiir şehir istanbul’u uzaklaştırıyor bizlerden , farkında değil miyiz ....! '' , hayli konuştuğu süre içinde bunları hatırlıyorum ,  bu ve benzeri konular beni düşündürüyor , yoksa nazlı hilal arkadaşımın dostluğunu görmezlikten gelir miyim , Rabia nur’un gülümseyen aynı kafa arkadaşlığını istemez miyim , elanur’un gizemli sessizliğini merak etmez miyim , azra şenel’in çocuksu dostluğu,Zeynep yılmaz’ın ciddiyetini,elif atakan’ın doğrudan gerçekçi açık sözlü duruşunu , miray’ın doğal saçları , idil’in kendi güzel dünyasını, şarkıları güzelleştiren irem’in  sesi, Zeynep sude’nin kah rüzgarla yarışan enerjisi , kah durgun bir su gibi kalışı , düşüncelerini paylaşmayan nihan’ı, ezginin günlüğü gibi n.ezgi’yi nasıl hatırlamam , i.çakmaktaş’ın hiç geçmeyen tebessümü , elif’in zor gülen yüzünü ve  diğer sınıf arkadaşlarım , umurumda olmaz mı hiç ? nasıl ki bensiz olmaz ! , onlarsız da asla olmaz okul yıllarımı hatırlamak ..

09.04.2019 / çengelköy
mustafa kaya
( Kentleşen Şehir başlıklı yazı cirik tarafından 30.08.2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.