BİZİM İÇİN FARKETMEZ. BİR KESE DE MACRON'A ATARIZ.---2. BÖLÜM--

Türk Pehlivanları ile ilgili olarak ‘’Bir oturuşta bir koyun yerler’’ Sözünü duymuş olan Kraliçe Öjeni, Pehlivanların her birinin önüne nar gibi kızarmış ve içi pilav doldurulmuş birer koyun koyar tepsi içinde. Pehlivanlar da yanıltmazlar Kraliçeyi ve anında koca koyunlardan sadece kemikler kalır geriye.

Akabinde kraliçe pehlivanların önüne birer küfe üzüm koydurur. Bizim pehlivanlar üzümü salkım olarak sokarlar ağızlarına ve çöp olarak çıkarırlar. Kraliçe dayanamaz ‘’Ama üzüm tane tane yenir’’der. Tercümanlar bunu bizimkilere tercüme edince bizim pehlivanlar ‘’Söyleyin kraliçeye o tek tek ağza atılan armuttur:’’ derler.

Uzatmayalım...Abdülaziz, kırk altı gün süren bu seferinde görüp tanıştığı Kraliçe Öjeni’den çok etkilenir ve onu Türkiye’ye davet eder.

Kraliçe Öjeni 1869’un 13 Ekim’inde altı günlüğüne İstanbul’a da uğrar ve ne olursa işte bu altı gün içinde olur. O altı günün içinden bir gün olan 17 Ekim 1869 da...

Rivayete göre o gece Sultan Abdülaziz gizlice Dolmabahçe Sarayından ayrılır bir sandalla ve kürek çeke çeke Kraliçe Öjeni’ye tahsis ettirmiş olduğu Beylerbeyi Sarayına gelir.

Bundan sonrasını tamamıyle Pablo Martin Asuero’nun ‘Mavi Sütunlu Saray’ adlı eserinin 141 ve 142. Sayfalarının yalancısı olarak aktarıyorum.

…..Beylerbeyi Sarayı’na girmek ve ikinci kata çıkmak, oldukça kolaydır. Fransız maiyetinden kimse görmez onu.

Saray hizmetkarlarının verdikleri haberlere göre, gece herkes yatıp uyumaktadır. Kapının yaldızlı kolunu kıvırıp gürültü yapmadan içeri girer. Eugenie gelişini duymuş olmalıdır. Kapı açılınca meydana gelen hava akımıyla alevleri titreşen dört mumlu bir şamdan yanar içeride. Üstündeki örtüyü iterek yavaşça yatağından kalkar ve ayağa kalkınca geceliğinin şeritlerinden birisini çekip Padişah’ın önünde çırılçıplak kalır. Mumların yaldızlı ışığı sedef renkli bedenine ve kızıl saçlarına yansır.

Sonunda ona sahip olur, beklemek meyvesini vermiştir ve bir kez daha, avının karşısına dikilen bir kaplan gibi, saldırmadan önce onu seyreder.

...Eugenie geriye hamle edemeyeceği kadar yakınındadır. Onun tereddüt ettiğini görür ve inisiyatifi ele alır. Yaklaşır. Kollarıyla başını tutar ve karşılık vermesini sağlayacak biçimde öper onu, eliyse bedeninin en mahrem yerlerinde gezinir. Erkek anatomisi gibi İslami esasları da bilmemektedir ama bunun önemi yoktur. Kendisini dürtülerine bırakır, gözlerini kapar ve onun kolları arasına gömülür.

Böylece, Abdülaziz, bütün bedenine barut gibi yayılan tutkunun alevlendiğini görüp yatağa götürür onu. Her ikisi de, birbirlerini ilk gördükleri andan beri tuhaf bir gücün kendileriyle oyun oynadığının bilincindedir. Bu güç, onları, bir mıknatısın çeken ve iten kutuplarına dönüştürür ve işte şimdi, bu buluşmayı nihayete vardıracaklardır….( Gerisi fazla erotik )

Bizde bilinen bir söz vardır:’’Ateş olmayan yerden duman çıkmaz’’ Bu hikayeyi bir Türk anlatsa neyse ama bir İspanyol anlatıyor. Yani Kraliçe Öjeni’nin vatandaşı…( Kraliçe İspanyol asıllıdır ) E tabii ki bizimkiler de ballandırmışlardır olayı. Mesela bu gündoğumuna kadar süren aşk gecesinin sabahına doğru Sultan Abdülaziz, Öjeni’yi sarayın hamamına sokmuş ve ona sağlam bir kese atmıştır yine rivayetlere göre

Kraliçe Öjeni, Kocası III. Napolyon’un 1870 de Sedan savaşında Almanlara yenilmesi üzerine İngiltere’ye kaçmıştır. Türkiye’ye ise kırk iki sene sonra(1911) bir daha gelmiş ve zamanın sultanı Mehmet Reşat’tan garip bir istekte bulunmuştur: Kırk iki sene önce on yaşında bir çocuk olarak babası Abdülaziz ile birlikte Fransa’ya gelmiş olan Şehzade Yusuf’u görmek… Onunla görüştükten sonra bir hayli üzgün ve çökmüş bir şekilde İstanbul’dan ayrılmıştır.

******

Günümüze gelince:

Öyle anlaşılıyor ki Fransızların kese zamanı gelmiş. Bizim için farketmez tüm Fransızlar adına bir kese de Macron'a atarız. Yeter ki sonra '' Tacize uğradım.'' Diye yaygara yapmasın.

( Bizim İçin Farketmez. Bir Kese De Macron'a Atarız.---2. Bölüm-- başlıklı yazı Sami Biber tarafından 13.09.2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.