Bu ne yaman çelişkidir herkesin başına gelir ,hayatınızı feda ettiğinize buz kesiliyorsunuz bir gün ,ve sonsuza kadar düşman kalıyorsunuz belki,bu ne hazin bir son oysa sevgi(aşk) doğru adreste doğru insanla en yıkılmaz değişmez süreçtir öyle zannediyorduk başımıza gelenlerle gerçeklerle yüzleştik ayaklarımız yere basıyor şimdi, Kitap sahifeleri hangi sevgilinin kurutulmuş gül yaprakları ile doludur acaba,ne mutlu bir beraberlik sevgi aşk güzelliği olmalıydı yaşadıklarım ve bu uğurda geç kalışlarını beklemek bile en güzel bahardır sevgili için ve seven sevdiğine ölümü bile yaklaştırmaz – yakıştıramaz,ülkemizin her bir karış toprağında hayat ve aşk ve sevda efsaneleri o kadar güzel çok ki araştırıp bulamamak ve okuyamamak ve yazamamak gibi sorunlarımız var bizim,günümüzde de benzeri duygu enkazları yaşandığı için yaşanılmış aşk ve sevdaları yakından okumanın her zaman insana çözümler kazandıracaktır,çoğu zaman yalnız yaşayanların kaderidir duygularını şiirlere dökmek,şu yalnızlık nelere kadir nasıl da güzel sözler şiirler duygular dile getirtir insana,bu anlamda kimsenin şikayetçi olmaması gerekir iyi ki varsın yalnızlık diyorum ve ben yalnızlığımı çok seviyorum,bazen de diyorum ki,belli belirsiz günlerimize ne oluyor bu metropol kentlerin trajik günlerinde yükselen betonarme binaların altında ezilen insan hayatları nasıl devam ediyor sonu nereye varacak ve üstelik dünyaya gözlerini yeni açan çocukların dünyalarını geleceklerini yarınlarını düşünüyorum belki de görkemli sevdaları olacak bu metal beton yığını kentlerde tutunabilecek mi o güzelim duygular ve genç insan hayatları hayalleri  ,asırlardır sevgi ve sevda ve aşk duyguları hep aynı güzellikte aynı melodilerle çalındı en acıklıları da söyleyememektir aşkını çok yazık,
Kent hayatı ve çalışma kargaşalıkları insanı yalnızlaştıran tarafı ile bize dayatılan sıkıcı yaşam koşulları insan ilişkilerini yabancılaştırıyor zamanla ve sıkça ..
            İnsanın peşini hiç bırakmayan sevgi ve aşk duyguları ne kadar güzel,ayrılık ve kavuşma heyecanları bütün bir ömrümüzün bir trenin vagonları gibi gelip geçen hızları içinde bizi öğütürde öğütürler, İnsan,duygularının melodisini fark etmeyenleri cezalandırmalı mı ? bilmiyorum.ancak kırılanın tamir edilmemesi halinde hiç bağışlanmayacağıdır duyulan umutların çöpe atılmasıdır umursamazlık,herkeste farklıdır bu ama güzel bir hüzün yaşatır bende,yeniden kavuşmak ne kadar mutluluk adralani yaşatıyorsa, insanda ayrılık ve terk edilmişlik o kadar hüzün acı elem keder depo etmektedir bu da ayrı bir yıpranmışlık...İnsanlık tarihi kadar en eski fakat en yeni bir duygudur aşk ve heyecanlı ve fırtınalı barış ve savaş gece ve gündüz sıcak ve soğuk yaz ve kış kadar hem zıt hem bir beden gibidir,en güzeli de aşkı sözcüklere dökmek kelime kalıplarının sırlarında çoğaltmak ve beslemek insan kalplerinde yer etmektir ..Kalplerimiz ne zaman ve o zaman ancak o beklenen huzuru bulacak o kadar meraklanırız ki bu ölümlü dünyada aşk ne zaman kapımızı çalak veya hangi güzel bizi yerimizden edecek bu heyecanların ne kadarına kavuşabiliriz ki işte gizemli olan bu..Konuşan dilimizin güzel anlatımı ile ele alınan konular şiir kalıbına döküldüğünde çiçekleşmiş bir yeryüzü gibi kabına sığmaz oluyor insan ve ruh dünyasını keşfe çıkanlar orada dokunulmamış binlerce duygu zenginliğini fark edeceklerdirYaşadığım şehir istanbul olunca durmaksızın her gün yazmak istiyorum o kadar çok mekan çeşit var ki ,keşke daha en iyi şiirlerle bu şehrin ruhumuza kattıklarını ifade edebilsem...
                    Farklı mevsimlerde farklı yaşanır duygular ve şehir istanbul olunca yeniden yazılır aşk,ister eylül çarpsın beni ister boğazın mavi suyu ben sevmeyi seviyorum sevilmeyi de hak etmeyi..Sabahın bu erken saatinde istanbul'un bütün temiz havasını içime çekiyorum kimse yok bu saatte sahilde bütün banklar boş , sadece bir bir çöpçü dün akşamdan kalmış bol çekirdekli çöpleri,pet şişeleri, oraya buraya atılmış kirletilmiş ne varsa toplamakla meşgul sabah kuşları elimdeki simitten dökülen susamları toplamak için çevremde sek sek oynuyorlar suyun berrak ve temiz iyot kokusu içime doluyor iri bir gemi ağır ağır süzüle süzüle geçiyor ikinci boğaz köprüsü fatih köprüsünün altından geçip gözden kayboluncaya kadar seyrediyorum saat sabah 06.20 haykırmak istiyorum hatta üzerimde uçuşan martılara karışmak sulara girip çıkmak istiyorum ..


mustafa kaya
11.11.2018
( Karalama Hayatımdan başlıklı yazı cirik tarafından 16.09.2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.