Sevgilim… Ah! Sevgilim

Soğuk gecelerin sensiz karanlığında

Sıcak ülkeler düşleyen kimsesiz bir çocuğum ben

Kar altında buza kesmiş yangın

Bin yıldır dumanı tütmeyen -ateşe küskün- baca

Yüreğinde bombalar patlatılan bir savaş ortasıyım…

Gözyaşından vurulan sessiz çığlık

Ve yalınayak, yurdundan kopartılan yaralı bir Ezidiyim

 

Yokluğun zindan/ yokluğun ayaz 

Yokluğun yüz bin yıllık yalnızlık

Yokluğun korkunç bir hiçlik duygusu

Yokluğun ser sefil çaresizlik

Yokluğun deprem

Ve amansızca üzerime çöken hasret…

 

Sevgilim… Ah! Sevgilim
Dünyayı başıma yıkan, hasretin senin…
Hava soğuk, hava ayaz, hava bıçak gibi keskin
Her yer uçurum
Her yer uzak/ her yer tuzak bana…


Firari bir aşkla kaçağa düştüm

Sahillerine girdim izinsiz
Tel örgülerini/ aşılmaz duvarlarını aştım
Varoşlarında dolaştım durdum yüreğinin…

Sevgilim… Ah! Sevgilim
Telsizlerde adım, eşkâlim
Görüldüğüm her yerde vuracaklar beni
Yüreğine sığınıyorum -zulamda saklı kalan kırık dökük bir sevinçle-

Dudaklarına karışıyorum -yalınayak/ toz toprak/ yaralı bir gülüşle-
Yüreğim sana hasret -kavuşmanın gülen yüzüyle-

Sevdam sana mülteci -aşkın birleştirici ve iyileştirici gücüyle-

Duvarları, tel örgüleri, dünyaları aştım da geldim

Sevgilim… Ey! Sevgilim

Yüreğine kabul et

Yokluğuna kaybolmadan tut beni…

 

Ağustos 1988- Haziran 2014
( Yokluğuna Kaybolmadan Tut Beni 1 başlıklı yazı Savaş tarafından 7.10.2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.