13 Mart 2020
tarihinden bu yana çocuklarımız okullarından uzaktalar. Bu süreçte okullar ve
öğretmenler uzaktan eğitimle onların yanlarında olmaya çalıştı. Şunu çok iyi
biliyoruz ki uzaktan yapılan dersler, öğretim boyutuyla öne çıktı.
Eğitim okulda,
okul kapısından girişle başlar. Güvenlik görevlisine “günaydın” demek,
arkadaşına selam vermek, sevincini ve üzüntüsünü arkadaşlarıyla öğretmeniyle
paylaşmak, öğretmenin yüzündeki ifadeden alması gereken dersi almak gibi
edinimler, eğitimin birer parçalarıdır.
Uzun bir aradan
sonra sınırlı günler halinde de olsa bazı sınıf düzeylerinde yüz yüze eğitime
başladık. İsteriz ki tüm kademelerde çocuklarımız tam zamanlı, eskisi gibi
okullarına dönsünler, eğitimlerini tamamlasınlar. Çünkü eğitim bir ülkenin
geleceğidir ve vazgeçilmezidir.
“Bir ülkenin geleceği, o ülke
insanlarının göreceği eğitime bağlıdır.” diyor Albert Einstein. Çocuklarımızın eğitimini her ne olursa olsun,
aksatmadan devam ettirmeliyiz.
Amerika’daki
Wiscansın Üniversitesi dekanlarından Dr. L. H. Adolfson, eğitimin insan hayatındaki yerini ve önemini
şöyle anlatır:
“Eski
zamanlarda üç atlı bir çölden geçiyordu. Kurumuş bir nehir yatağından geçerken,
gaipten bir ses geldi: ‘Durunuz!’ Hemen atlarını durdurdular. Ses, daha sonra
atlarından inmelerini söyledi ve devam etti: ‘Yerden bir avuç taş alarak
ceplerinize koyunuz ve yolunuza devam ediniz.’. Atlılar söyleneni yaptılar ve
yollarına devam ettiler. Bir süre ses tekrar duyuldu: ‘İstediklerimi yaptınız, yarın
güneş doğduğu zaman hem çok sevinecek hem de çok üzüleceksiniz.’. Atlılar
şaşkın halde yollarına devam ettiler. Ertesi sabah güneş yükseldiğinde ellerini
ceplerine sokan üç atlı, ceplerindeki taşların elmas, pırlanta, inci ve diğer
kıymetli taşlara dönmüş olduğunu gördüler. Seviniyorlardı çünkü sesin emrini
yerine getirmiş, taşları ceplerine doldurmuşlardı; üzülüyorlardı çünkü daha
fazla taş almamışlardı. İşte Eğitimin hikayesi bu.”
Covid-19
virüsü tüm dünyayı etkisi altına almış, hepimizin hayatını alt üst etmişken
durumumuz tam da çölden ve kurumuş dere yatağından geçer haldir. Bu süreçte
çocuklarımızın ceplerini elimizden geldiğince çok doldurmalıyız.
“Dünyayı
değiştirmek için kullanabileceğiniz en güçlü silah eğitimdir.” diyor Nelson
Mandela. Bugün bilim ve teknikte ileri, ekonomisi güçlü ülkeler seviyesine
çıkabilmek için eğitime daha çok ihtiyacımız var. O yüzden pandemi sürecinde de
olsak eğitim öğretimi aksatmamamız gerekiyor. Çocuklarımızı yarına hazırlamak
için milletçe elbirliğiyle gayret etmeliyiz.
Eğitim sadece
okulların, öğretmen ve öğrencilerin zorunluluğu ve sorumluluğu değil. Toplumun,
milletin, ülkenin zorunluluğu ve sorumluluğudur. Virüsü de eğitimi de ihmal
etmek, ciddiye almamak büyük felaketlere sebebiyet verecektir. Virüsü ciddiye
almamak kısa vadede, eğitimi askıya almak uzun vadede hepimize zarar verir.
Millet olarak bu sorumluluğumuzun bilincine vararak hareket etmeliyiz.
Çocuklarımızın eğitim alabilmesi anne babaların ve toplumun her ferdinin
dikkatli davranması, kurallara uyması ve virüsle yaşamayı öğrenmesine bağlıdır.
Yedi aydır bilgisayar karşısında eğitimle eve hapsolan çocuklarımızın yarın
psikolojik ve sosyolojik sorunlarla karşı karşıya kalacağı muhakkaktır. Yüz
yüze eğitime kısmi de olsa her çocuğun ihtiyacı var. Bu bilinçle hareket etmek
zorundayız. Bunun için millet olarak bir eğitim seferberliği başlatmalıyız.
Çocuklarımızın
okula gidebilmesi, eğitimlerini devam ettirebilmesi hepimizin dikkatli, özenli
ve tedbirli davranmasına bağlıdır. Toplumun her ferdi, bir çocuğun alacağı
eğitimi düşünmeli, bunu aksatmamak için, geleceğimiz için hareket etmelidir.
Sokağa her çıkışımızda, toplu taşımaya her binişimizde, markete, AVM’ye, parka,
bir mağazaya her girişimizde geleceğimiz olan çocuklarımızı gözümün önüne
getirmeli, onlar için virüs tehdidine karşı kendimizi ve çevremizi korumalıyız.
Yarınlarımızı
çocuklarımıza bırakacağız, onların fikren ve bedenen sağlıklı olması,
dolayısıyla geleceğimizin aydınlık olması bize bağlı.
Çocuklarımız ve
geleceğimiz için herkesi eğitim seferberliğine davet ediyorum.