Bu yazı sitemizin değerli üyesi Aslıhan Savaş'ın ( Saklı Bahçe ) '' Tamahkar Bir Hikaye'' Başlıklı yazısından ilham alınarak yazılmıştır.

****************

Merhaba değerli arkadaşım Aslıhan Bacım.

Adınızı anar anmaz rahmetli halam aklıma geldi biliyor musunuz.  Neden mi? Çükü onun adı da Aslıhan'dı. Daha doğrusu ben, ölüp de toprağa konuncaya ve başına bir mezar taşı dikilinceye kadar öyle bilirdim. Mezar taşı dikildiğinde hem ben hem de onu tanıyan pek çok dostu, arkadaşı şoke oldular.

Evet, halam Aslıhan aslında benim özbe öz halam değildi. Babamın anne bir kardeşiydi. Babamın annesi, dedemden boşanınca bir Kürt vatandaşımız olan Şuayip Bey ile ( Ki ona da hep Şuyup derlerdi.) Evlenmiş ve Aslıhan Halamı dünyaya getirmiş. Şuyup Dedemiz de kızına '' Esö '' İsmini koymuş. Yani mezar taşında yazan ismini... Amma velakin memleketimiz Kağızman'dan İstanbul'a taşınınca halamı artık Aslıhan olarak çağırmaya başlamışlar modern İstanbul'a adapte olmak için.

Velhasılıkelam ben halamın gerçek adının Aslıhan değil Esö olduğunu ölünce anladım ya pek yakın arkadaşlarının şoke olmasının sebebi farklıydı. Zira onlar da Neslihan olarak biliyorlardı çünkü Halam - sanki arada çok fark varmış gibi- adını soran komşularına, arkadaşlarına  her nedense hep Neslihan derdi.

Hay Allah ! Ana konudan amma da uzaklaştım. 

Evet, ana konumuza dönecek olursak:  Siz yine dua edin Aslıhan Hanım. ''Tamah-Tamahkar'' kelimesini yanlış kullanmak neticede başınıza çok da büyük bir dert açmamış. Ya bana ne demeli?

Evet şimdi merak ediyorsunuz  ve muhtemelen ''Ayol siz de mi tamah kelimesini yanlış kullandınız?'' Diye düşünüyorsunuz. Yok onu değil ama bir başka kelimeyi yanlış kullandığım için başıma gelmeyen kalmadı biliyor musunuz?

Siz MCU dan neler çektiyseniz bin bir misli fazlasını ben Mehmet Fikret Ünalan'dan çektim.

''Peki hangi kelimeydi bu?'' Diye soracak olursanız.

Mana itibariyle sizin '' Tamah- Tamahkar'' a benzeyen bir kelimeydi.

Evet benim kelimem de '' Kalender meşrep'' idi.

Türk Dil Kurumu sözlüğüne göre '' Kalender meşrep''  Düşünce ve davranışlarında kalender olan kimse anlamına geliyormuş

Peki o zaman kalender ne?

Yine Türk Dil Kurumu Sözlüğüne göre kalender de'' Yaradılışça alçakgönüllü ve gösterişsiz, sade yaşamaktan yana olan ve öyle yaşayan kimse'' Demekmiş.

Başka sözlüklere göre de her şeye kusur bulmaktan, ufak tefek şeylerden şikayet etmekten uzak kişi demekmiş.

Ama gelin görün ki ben bu kelimenin anlamını bu şekilde değil de '' Mükemmeliyetçi'' olarak biliyordum. Yani en küçük bir kusuru bile kabul etmeyen insan...

Benim bu şekilde düşünmemin, kelimeyi yanlış algılamamın en önemli sebebi ise kantocular kraliçesi Nurhan Damcıoğlu idi. Nitekim bir kantosunda aynen şöyle diyordu:

Ben kalender meşrebim, güzel çirkin aramam
Gönlüme bir eğlence isterim olsun
Saçları samur, gözleri mahmur, biraz da şirin olsun

Kaşı gözü kara olursa olsun
Yanağında bir beni mutlaka olsun
Endamı şanlı, sohbeti tatlı, biraz da şahin olsun

Yan bakışı yaksın, cilvesi yıksın
Olursa böylesi, böylesi olsun
Gözleri şahbaz, gerdanı beyaz, biraz da tombul olsun

Evet, gördüğünüz gibi tam anlamıyla benim kriterlerime uygun bir hatunun portresi çiziliyordu bu kantoda.

Şimdi Allah aşkına siz söyleyin. Saçları samur, gözleri mahmur, şirin, kaşı gözü kara, yanağında bir beni olan, endamı şanlı, sohbeti tatlı, biraz da şahin olan, yan bakışı ile yakacak, cilvesi ile yıkacak, gözleri şahbaz, gerdanı beyaz, biraz da tombul bir hatun isteyen herhangi bir vatandaş mükemmeliyetçi değil de nedir?  Böyle biri '' ben kalender meşrebim'' diyorsa ve dahi ben de kalender meşrebi '' Mükemmeliyetçi'' sanıyorsam bu benim hatam mı?

Şimdi gelelim olayın Mehmet Fikret Ünalan boyutuna.

Bildiğiniz gibi ben bekar bir vatandaşım. Bu sebeple de dostlar sağ olsun benim başımı bağlamaya çok meraklıdırlar. Evet, başımı bağlayacaklar ki etrafa  zarar vermeyeyim. İşte bu arkadaşların en başında da bizim Mehmet Fikret Ünalan gelir. İkide bir bana bir hatun bulur '' Gel seni bununla ceza evine,  pardon dünya evine sokalım.'' Diye.  Bulmasına bulur ama yahu nerede benim kriterler nerede onun buldukları.. Sanki ben '' Endamı şanlı, sohbeti ballı '' Olsun dememişim de '' Nefes alsın yeter, fark etmez.'' Demişim gibi gözünü kapatıp artık nerede bir seksenlik nine, nerede bir buruşuklarının ütü ile bile düzelmesi nâ mümkün olan hatun varsa bulup getiriyor gelin adayı diye. 

Diyorum '' Fikret'im yapma, etme eyleme, ben kalender meşrep insanım.'' Cevap veriyor: '' İyi ya işte bu bulduğum hatun tam sana göre.'' 

Önceleri bana gıcığından yapıyor sanıyordum. Oysa gıcık olması için bir sebep olmadığı gibi çok da iyi dostumdur.  O halde niçin sürekli rahmetli adaylarını  ya da asla ve asla taşıyamayacağım bayanları çıkartıyordu karşıma?  

Evet evet, belimde fıtık olduğunu bile bile neden ikide bir karşıma kemiksiz 150 kilo çeken bayanları getiriyordu?

İşte bunun sebebini nihayet anladım.

Evet ya, '' Kalender meşrep'' kelimesinin '' Mükemmeliyetçi'' demek olduğundan o kadar emindim ki hiç sözlüğe bakmak aklıma gelmemişti. 

Bugün yazınızı okuyunca beynimde bir şimşek çaktı. Acaba ben de '' Tamah- tamahkar'' gibi  kalender meşrebi yanlış mı biliyordum. 

Evet, maalesef tüm aksaklıklar bundan kaynaklanıyormuş. 

O kadar da günahını almıştım sevgili Fikret'in.  Meğer sevgili dostumun bana bir gıcığı yokmuş. O beni güzel, çirkin aramayan bir kalender meşrep sanıyormuş

Neyse bu vesileyle ona da bir mesaj göndereyim:

Fikret'ciğim !

Ben kalender meşrep filan değilim. Bundan sonra bana hatun ayarlayacak olursan gözünü seveyim saçları samur, gözleri mahmur, şirin, kaşı gözü kara, yanağında bir beni olan, endamı şanlı, sohbeti tatlı, biraz şahin, yan bakışı ile yakacak, cilvesi ile yıkacak, gözleri şahbaz, gerdanı beyaz, biraz da ( azıcık, çok fazla değil )tombul bir hatun olsun.  Kriterlerim bunlardır.

Gökten elma düşmesini beklemiyorum elbette ama ayva da düşmesin yani..

Velhasılkelam Aslıhan Hanım, sizin derdiniz dert mi benim derdim yanında.

RESİMLER:  MEHMET FİKRET ÜNALAN'IN BENİM İÇİN BULDUĞU HATUNLARDAN SADECE BİR KAÇI. 

&autoplay=1" frameborder="0" allow="accelerometer; autoplay; encrypted-media; gyroscope; picture-in-picture" allowfullscreen>
( Aslıhan Bacım ! Senin Derdin Dert Midir Benim Derdim Yanında... başlıklı yazı Sami Biber tarafından 14.11.2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.