Tuna nehri akmam diyor

Etrafımı yıkmam diyor

Ünü büyük Osman Paşa

Plevne’den çıkmam diyor 



Ünlü doksan üç harbinin büyük kahramanı Osman Paşanın tüm imkansızlıklara karşın Ruslara direnişini anlatan bir kahramanlık türküsü… Bu direniş Çanakkale’de, Kurtuluş Savaşında, Kıbrıs’ta, günümüzde Dağlık Karabağ’da tekrar etti… Direnen asker ne güzel asker, ona önder olan komutanlar ne güzel komutanlar…


Türk milleti hiç bir zaman savaşı tercih etmedi. Hatta savaş meydanında, teslim olun ve sizin haklarınızı koruyacağız diye de son kez ihtar ettikten sonra eğer düşman kabul etmiyorsa savaşırlardı. İslam dini insanı öldürmek yerine yaşatmayı ve en güzel şekilde dinini yaşamayı insanlara sunmuştur. Kişi hangi ırktan ve dinden olursa olsun, onların tercihlerine karışmamıştır. Dinimizde insanın yaşaması kutsaldır. 


Her savaş, düşmanın isteğiyle olmuştur. Hiç bir zaman Türk milletim durduk yere, insanların haklarını gasp etmek, sömürmek uğruna başka bir ulusun topraklarına girmemiş, savaşı tercih etmemiştir. Tıpkı Taif’te haksız yere taşlatılan İslam Peygamberi Cebrail’in bu saldırıya karşı her yeri yerle bir edeceğinin ruhsatı Allah tarafından verildiğinin söylenmesine rağmen buna izin vermemiş, onlara kin duymamış, intikam almayı düşünmemiş ve onların yaşamasına izin vererek ileride bir çoğunun da Müslüman olmalarına neden olmuştur. Bu sayede Allah’ın izniyle İslam’ı seçen bu kişiler sonsuz hayatlarını kurtarmışlar, bu olay o kişilere büyük bir nimet olmuştur.


Ayrıca, İslam’ın savaş anlayışını beşerî savaşlardan ayıran iki temel özellik vardır:


a. İslami Savaş, Allah (cc) yolunda olan, meşruiyetini Allah’tan (cc) alan, gayesi Allah’ın (cc) dinini hakim kılmak olan bir savaştır.


b. İslami Savaş, “Savaşta her şey mubahtır.” kaidesini kabul etmez. İslam, çocuk öldürmek, savaşa katılmayan kadın ve yaşlıları öldürmek, savaşın maslahatı olmaksızın doğaya zarar vermek gibi davranışları haddi aşmak ve bozgunculuk olarak kabul eder.


Dağlık Karabağ’dan Ermeniler hala çekilmeye devam ediyor. Müslüman olmadıkları için ormanları yakıyor, ağaçları kesiyor ve çıktıkları evleri yakıp yıkıyorlar. İşte Müslüman asla bunu yapmaz. Bu topraklar onların değildi, zorla girdiler ve yıllarca işgal altındaydı. O yaktıkları evler Türklerin değil miydi… O ormanları yok ederken, cezayı Türklere değil tüm insanlığa kestiklerini de anlamıyorlar. O ağaçlar azaldığı için iklim değişilikleri olmadı mı? 


Bugün İslam’ı yaşayan her ülkede ya iç karışıklar ya da savaşlar devam edip duruyor. Ama hiç bir Türk toprağında uzun süren böyle durum olmadı. Olamaz da. Türk’ün özünde haksızlığa ve esarete boyun bükmeyen bir gen vardır. Tarihte bunu savaşla değil, fitnelerle gerçekleştirmişlerdir. İkiliğe düşürmek, güçlerini bölmek, dinine saldırmak… Kutsal değerlerini alaşağı etmekle!

Bu yüzden kendi içimizdeki, nefsimizde ki savaşı yenmemiz ve yüce kardeşliği korumamız gerekiyor. Biz birbirimize düşman olmazsak, kim bize düşmanlık yapar ki… Biz içten yıkılmazsak dıştan kim yıkar ki… Küçük küçük ülkelere bölünerek, farklı bir devletmiş gibi davranmamızı kim istiyor ve biz buna uyuyoruz. Artık, bu parçalamayı yok ederek bütünleşme zamanı gelmedi mi? Bütün Türk coğrafyası aynı zamanda Müslüman da… Allah’ın emrettiği gibi kardeş olun bölünmeyin ayetini (  Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı yapışın; bölünüp parçalanmayın. Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani siz birbirine düşman idiniz de Allah gönüllerinizi birleştirdi ve O’nun nimeti sayesinde kardeş oldunuz. Siz bir ateş çukurunun tam kenarında iken oradan da sizi Allah kurtarmıştı. İşte Allah size âyetlerini böyle açıklıyor ki doğru yolu bulasınız. Âl-i İmrân Suresi - 103 ) bilmiyor muyuz?    


Hiç bir kimseyle savaşmayı istemiyoruz. Bizimle savaşıp da yok edemiyeceklerini, esir edemiyeceklerini de çok öncelerden anladılar. Tek ellerinden gelen içimize fitneyi yaymak… Okuyalım, öğrenelim, yaşayalım-cahillikten kurtulalım. Doğruları dosdoğru yaşayalım. Bir Müslüman Türk’ün ne vatanı, ne de bedeni savaşla-parayla asla satın alınamaz.


Saffet Kuramaz 

( Türk’ün Vatanı Asla Savaşla Fethedilemez başlıklı yazı safdeha tarafından 20.11.2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.