Son nefesleri gibi öyle bir sıkıntı zor saatler geçirmişti ki okulda , havanın
sıkıcı boğucu yapış yapış sıcaklığı da eklenince dayanılmaz bir özlem duyuyordu
,serin , ağaçlı çiçekli kırlara parklara ya da suya , Çengelköy'de boğaza bakan
bir noktada saatlerce oturmaya .Keşke denizden yüzüne saçlarına ruhuna üfüren o
serin rüzgarı doya doya içine çekmek mümkün olsaydı . Düşleri tükenmeyen bir
yolculuğa çıkmış gibiydi eve gitmeden önce uğradığı pastaneden ne alacağını
bilmeden bekledi düşüncesinde ne vardı ne için girmişti kafası karışıktı her
şey güzeldi vitrindeki bütün tatlı renkli şekerleri pastalara göz gezdirdi
yutkundu .Ani bir U dönüşü ile çıkmıştı kapıdan sanki başında deli bir rüzgar
varmışçasına yürüyordu , aslında aklından ne vardı ve geçeni uygulayıp uygulamayacağını
kendisi de bilmiyordu , bugün neden böyle hissettiğini de çözemedi eve
geldiğinde kitaplarını çantasını bir yana savurdu rahat giyinip uzandı
gözlerini kapayıp transa geçen bir mürid gibi zihnini duygularını içini
dinlemeye aldı , bir şeyler var bende diye mırıldandı bir şeyler ,önce menekşe
çiçeği geçti gözlerinden sonra göğün kaybolan mavi derinliği sonra ince ince
yağmurlar sisler bulutlar masallar kuşlar okul arkadaşları servis trafik
caddeler , elleri yüzleri kirli satıcı çocuklar , çiçekçi kadınlar , iskele
kalabalığı martılar telaşlı kuşlar , uzaklarda bir köy dağlar.. dağlar kırlar
kuş yuvaları ...sonu gelmiyordu zihninden geçenlerin ,yerinden kalktı küçük bir
aynası olacaktı arandı bulamadı yüzü gerildi sinirli bir yüz hali ile büyük
aynada kendini gördü en sevimsiz bakışını fırlattı canı sıkılacaktı ki
arkadaşının verdiği moda dergisi arasında aynayı fark etti kaptığı gibi tekrar
divana uzandı , çocukken en sevdiği oyunu oynayacaktı aynanı içine bakarak
kaybolmak aynada seyahat etmek aynada dolaşmak istiyordu evin içinde, yani aynayı
gezdirerek komiklikler küçük ayrıntılar yakalamak bütün boyutları odanın her
yerinde olmak, sanki tavanda yürüyor ya da tavana uzanmış öylece bakıyor gibi
olmak istiyordu bunu sık sık yapardı kendini iyi hissetmediği yalnızlaştığı
durumlarda , kendini hapsettiği odası ne kadarsa o kadar geziyordu aynada
öylesine heyecan verici bir düş oyunuydu , bu kendisi içindi tek kişilik
kimseyle paylaşılamazdı çocukken daha eğlenceli gelen bu oyunu bugün kendisine
aynı eğlenceyi yaşatacağından emindi tek farkla ki bugün daha büyümüştü lise
son sınıf öğrencisiydi tavana daha yakındı , o küçücük bedeni gitmiş odaya
sığamaz olmuştu o mini mini elleri ayakları şimdi aynada daha büyümüş görüyordu
, bütün eşyalar da odanın her bir karesi de her şey değişmiş gelişmişti ,
odasını seviyordu dışarıda kalabalıklar ve kalabalıklar kendisini
ilgilendirmiyor aksine kurduğu tek kişilik bir dünyada yine tek kişilik bir
hasmı kendisi ile başı dertte olmak yetiyordu, sebepli sebepsiz gözyaşları
hırçın çıkışları anlaşılmaz tutumları ile annesini halden halde çevirdiğine
şaşırıyordu acaba üzülmeli miydi ? şimdi aklına annesini getirmenin sırası
mıydı diye düşündü , çünkü okul yorucuydu ve yorgun düşürüyordu gerçekten 8
saat ders yıpratıcı ruhen zihnen , dışarıda bahar mı var kış mı ? ayırt
edemeyecek kadar karmaşıktı kafası işte böyle oluyordu her gün , oysa aylardan haziran ve her zamanki gibi
çok sıcak belki felaket getirecek ve orman yangınları yüreklerimizi delecek
diye gözlerinin önüne getirdi ..acılar hiç geçmez sadece sakinleşir geçici
olarak ara verirler diye düşündü yüzü duruldu geriledi sessizleşti göz
kapakları ağırlaştı '..İremmmm ' ismini uzun uzun çağıran sesi bir tanıdı bir
tanımadı bir açmak istedi gözlerini bir açamadı derin uçsuz bir karanlığa
karanlık içinde maviliklere seyahate başladı.....