TANIŞALIM
BEN KORONA AŞISI

Facebook hatırlatıyor "Geçen yıl bu günlerde kitap fuarlarında fink atıyordun!"
Vallahi de doğru😊
Aslına bakarsanız hepimiz aynı durumdaydık, tek kaygımız "Aman şu 2019 gitse de kurtulsak" dı.
Sanki 1 Ocak 2020` de bütün sıkıntılarımızı 2019' un sırtına yükleyip tarihin derin kuyularına gönderecektik.
Bir şeyi düşünemedik; Bu yıllar birbiriyle akraba, kardeş yahu!
Ve 2020 ağlayan abisine dedi ki "Üzülme Abi! Ahdım olsun senin hıncını alacağım bu insanlardan!"
Elbette böyle değil🤗
Yalnızca sizi birazcık gülümsetmek istedim.
Şimdi gelelim asıl meselemizeee🤔
Gerçekten de geçen yıl bu vakitlerde Çin' de bir kıpırdama oldu, insanlar garip bir şekilde hızla hastalanıyor ve ölüyorlardı.
Ne olduğunu anlayana kadar hastalık diğer şehirlere sıçradı.
Bizler işin şamatasındaydık "Çin niree, Türkiye nire?"
Hiç de öyle olmadı.
Bir baktık sırasıyla İtalya, İspanya, İngiltere, Fransa... derkeeenn hop diye İstanbul'da gördük onu.
Sağlık Bakanımız ilk vak'ayı açıklarken yüzündeki endişe içimizi karartmıştı ama hani hep deriz ya
"Bize bişey olmaaazzz!" aynen öyle oldu. Korktuk ama umursamadık.
"Ne olcek len! Bi kişi hastalığa yakalandıysa, biz 80 milyonuz!"
Bir şeyi yine gözardı ettik çünkü bu virüs Çin'de yaşayan bir kişiden hızla dünyaya yayıldı.
Uzatmayalım Mart 2020'de 1 olan hasta sayımız bugün 60.000'e dayandı.
Dünya hala şaşkınlığını üzerinden atamadı çünkü bu illet kararlı daha birçok kişiyi götürmeye.
Aşı çalışmaları yapılıyor değişik ülkelerde biz de bunlardan biriyiz.
"İyi de bu aşı da neyin nesi?" diyenlerin de ablayacağı dille anlatayım.
Öncesinde şu tanımları yapmak zorundayız
Bakteriler, farklı ortamlarda üreyebilen mikroskobik, tek hücreli canlılardır.
Bu organizmalar toprakta, okyanusta ve insan bağırsağında yaşayabilirler.
Virüs, sadece diğer organizmaların canlı hücrelerinde çoğalabilen küçük bir enfeksiyon yapıcı ajandır.
Virüsler, hayvanlardan ve bitkilere, bakterilerden alglere kadar her türlü yaşam formuna bulaşabilir.
Yani hayatımızın bir döneminde mutlaka bu mikroskobik canlılarla tanışabiliyoruz hatta bazılarıyla çok da iyi ilişkiler kurabiliyoruz. Onlar yaşayabilecekleri bir yer arıyor vücudumuzun bir bölümüne yerleşiyor ve  karşılıklı menfaatler doğrultusunda çoğuyla  birlikte sorunsuz yaşamaya devam ediyoruz.
"E peki neden hasta oluyoruz? " diye sormakta olanlarınıza cevabım hazır.
Vücudu bir ülke olarak düşünün savunma için silahlı güçleri olmalı öyle değil mi?
Farzedin dışarıdan bir gurup düşman tarruzda bulundu, o zaman o silahlı güçler o gurubun etrafını sarar ve imha eder. 
Vücudumuzun silahlı güçleri ANTİKORLARDIR.
Antikorlar, oluşabilecek bir enfeksiyona karşı vücudun savunma amacıyla ürettiği, kanda bulunan maddelerdir.
Yani vücudun tanımadığı  bakteri ya da virüs vücudumuza girmeye kalktığı anda antikorlar alarm verir ve saldırıya geçerler.
Savaş başlar o esnada ateşimiz yükselir.
Yani ateş, yanma; dışarıdan yabancı bir mikroorganizmanın vücudunuza girdiğinin işaretidir ve size "Hastalanıyorsunuz, dikkat edin!" ikazıdır.
İşte bu özellikten yararlanarak bilim insanları antikorları zinde ve canlı tutmak ve  bir yerde onları savaşa hazır hale getirmek için AŞI çalışmaları başlatmışlar. 
Çeşitli hastalıklara neden olan virüs ve bakterilerin zayıflatılarak vücuda enjekte edilmesine aşı denilir.
Aslına bakarsanız Aşı hiç de öyle hafife alınacak bir konu değildir. Bakmayın siz öyle bir yılda falan aşı hazırlandığına. Bu iş bazen on yıllar sürebilir ama şu an bu kadar zamanımız olmadığı için şipşak aşı geliştirilmeye çalışılıyor. 
"Peki bu KORONAVİRÜS konuşundaki aşı çalışmaları nasıl gidiyor ve kaç çeşit?"
Gelin şimdi buna bir bakalım.
İlk olarak mRNA, ya da uzun adıyla mesajcı ribonükleik asiti tanıyalım.
Birçok canlı için ana genetik malzeme olan DNA'dan (deoksiribonükleik asit) laboratuvarlarda üretilen bir aşı türüdür.
Bu aşı vücuttaki hücrelere yabancı virüsün tanıtımını yapabilecek mesaj içerir.
Yani der ki "Kardeş bak! Koronanın yapısı bu bu bu. Ona göre tedbirini al!"
Bir çeşit ajan yani😄
Amerika bu yöntem üzerinde çalışıyor.
Bu aşı 2021 yılı aşısı olarak tanımlanıyor ve güvenirliliği konusunda tereddütler var. 
Gelelim İngilizlere.
Onlar da ADENOİD AŞI çalışması deniyor.
Adenoid, burun gerisinde geniz bölgesinde  yerleşmiş dokudur. Burundan giren bakteri ve virüs cinsi mikropları yakalayıp,  vücudun bunlarla savaşmasına yardımcı olan antikorları üretir.
İngilizler de bu adenoidleri vücuda enjekte ederek vücut savunması geliştiriyor.
Bir başka çalışma da Rusya'da yapılan VEKTÖR AŞI çalışmasıdır.
Bunda da virüsün hastalık yapan özelliği bertaraf edilip kalan kısım vücuda enjekte ediyor ve antikor üretimi sağlayarak hastalığa karşı bağışıklık oluşturuluyor.
Çinliler ne yapıyor peki?
Onlar da klasik aşı yöntemi olan cansız virüsleri vücuda vererek antikor gelişimini sağlayan aşı geliştiriyor.
Dilimin döndüğünce ve bilgilerim ölçüsü çerçevesinde içinde bulunduğumuz dönemden tek çıkış yolunun aşılanmak olduğunu anlatmaya çalıştım sizlere.
Yarın Bir gün doktora gittiğinizde hangi aşıyı olacağınızı bilin istedim.
Tabii ki "Kardeş bana mRNA mı, Adenovirüs mü, vektör mü yoksa cansız virüs aşısı mı yapacaksınız?" diye sorma hakkınız var!
En kısa zamanda Koronasız günlere erişmeyi diliyorum

Saygılarımla
Sebahat Karagöz
( Tanışalım Ben Korona Aşısı başlıklı yazı S.Karagöz tarafından 24.11.2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.