OSMAN'LAR AĞLAMASIN (ÖĞRETMENLER GÜNÜNE AİT ACI BİR HÂTIRÂ)

Yıl 1992, Bundan 28 yıl önceydi. Hakkâri Yüksekova' da Cumhuriyet İlkokulunda 2/C sınıfının öğretmeniyim. Günlerden "Öğretmenler Günü" idi, yani 24 Kasım. Öğretmenliğimin henüz ilk senesi ve hatta ilk aylarıydı. Öğlenci olduğum için berbere gitmiş, saç-sakal tıraş olmuş ve takım elbisemi giyerek heyecanla okula gelmiştim. Daha okulun bahçesindeyken etrafımı sarmıştı 8-9 yaşındaki öğrencilerim. Hemen hediyelerini vermek ve günümü kutlamak istiyorlardı. Sıra hâlinde sınıfımıza girdik, öğretmen masasının yanındaki en ön sırada sınıfın en çalışkanlarından Osman oturuyordu. Yüzünü sıraya kapatmış öylece oturuyordu. Ben içeri girince, her zaman herkesten önce fırlayarak aya kalkan Osman o gün yerinden hiç kıpırdamadı. Diğer öğrencilere oturmaları için izin verdikten sonra birkaç kez seslendim Osman'a lâkin, başını koyduğu yerden kaldırmadı. Sırasının yanına gittiğimde sessiz sessiz ağladığını fark ettim. "Osman kaldır kafanı, neden ağlıyorsun?" diye birkaç kez seslendim fakat O daha fazla sıraya yapıştı. Ben de fazla üstüne gitmedim diğer öğrencilerimin getirdiği hediyeleri aldım ve hepsini tek tek kucaklayıp yanaklarından öptüm. Ders işlemeye geçmeden önce tekrar Osman'ın yanına gittim ve bu kez elimi çenesinin altına sokarak, zorla kaldırdım sıradan. Osman'ın gözyaşları sırasında dere olup akmıştı. Ağlamaktan gözleri kan çanağına dönmüştü. Sebebini bilmediğim için ne yapacağımı şaşırmıştım. Daha ben bir şey diyemeden Osman; " Öğretmenim, cevizden öğretmene hediye olur hiç?" Durumu anlamıştım, Osman öğretmenler günü hediyesi alamadığı için üzüntüsünden ağlıyordu. "Olur tabi Osman'ım, hem de en iyi hediye cevizden olur" dedim. Cümlemi bitirirken daha Osman âdeta bir ok gibi yerinden fırlayıp, koşarak çıktı sınıftan. Arkasından ben de çıktım fakat çoktan gözden kaybolmuştu Osman.

İki gün önce yağan kar, ısınan havanın etkisiyle erimeye başlamış, Yüksekova sokaklarını çamurdan nehirlere çevirmişti ve Osman son hızla koşarak dalmıştı bu çamur deryası sokaklara. 30-35 dakika sonra Osman elinde yarım poşet ceviz, tepeden tırnağa ıslanmış, çamurdan bir heykel gibi duruyordu sınıfın kapısında. Ayakkabıları ve üstü-başı çamur olduğu için sınıfa girmiyordu. Öyle eğitmiştik, hem temizlik alışkanlığı kazansınlar hem de sınıf kirlenmesin diye. Hemen koştum, tutup kolundan sobanın yanına getirdim. Elimi öptü, ceviz poşetini verdi ve " Öğretmenler gününüz kutlu olsun öğretmenim" dedi. Ben de O'nun yanaklarını öptüm, başını okşadım ve çocuklar ağladığımı görmesinler diye sırtımı dönüp hızlıca çıktım sınıftan.

Osman sınıftan ceviz almak için koşarak izinsiz çıkıp gittiğinde durumu müdüre bildirmek için idareye gitmiştim. Müdür, olayı dinleyince; Osman'ın babasının genç yaşta, geride beş çocuk bırak öldüğünü ve bakacak akrabalarının da olmadığını, komşuların ve kaymakamlığın yardımlarıyla geçindiklerini söylemişti.

O cevizleri hiçbir zaman yiyemedim. 4-5 yıl sakladıktan sonra, eşim bir köşede kurtlanmış halde bulup, neden sakladığımı bilmediği için çöpe atmış. O gün bugündür öğrencilerimden bireysel hediye kabul etmiyorum, OSMAN'LAR AĞLAMASIN diye. Ve her ne zaman ceviz yemeye kalksam ya da 24 Kasım öğretmenler gününde öğrencisinden hediye alan öğretmen görsem boğazım düğümlenir, acı acı yutkunurum.

Öğretmen arkadaşlarım lütfen, Öğretmenler Günü, Karne Günü, doğum Günü vb. günlerde, okulda, sınıfta ya da okul çevresinde, hediye kabul etmediğinizi öğrencilerinize önceden söyleyin. Söyleyin ki, Osmanlar ağlamasın.

Ya da... Siz bilirsiniz.

ASLAN YILMAZ

1992 HAKKARİ/ YÜKSEKOVA

( Osmanlar Ağlamasın başlıklı yazı sürgünadam tarafından 24.11.2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.