Makale / Araştırma

Eklenme Tarihi : 30.11.2020
Okunma Sayısı : 741
Yorum Sayısı : 0
Tasavvuf tarihini incelediğimiz zaman Geçmişten günümüze tüm Ehl-i Sünnet tarikatların özellikle devlet yönetiminden ve siyasetten uzak durduklarını görüyoruz. 
Burada bir hususu özellikle belirtmekte fayda var: Tarikat ehli olmakla Tarikat eğitimi almak farklı şeyler. Tarikata girmek zor değil. Ama tarikat eğitimi almak zor. Tarikatın uygulamasına göre Şeyh veya yetkili halifesinin yanına gider tarikata bağlanırsınız. İbadetlerinizi yapar, verilen zikirleri çekersiniz. Tarikat ehlisiniz. 
Tarikat eğitimi için medrese eğitiminizi almak durumundasınız. İnsanlara sohbet ederken fıkıh, kelam, tefsir gibi İslami eğitimizin olmak zorunda. Uzun yıllar şeyhinizin yanında hizmet etmeniz gerekir.( Hacı Bayram Veli şeyhi Somuncu Baba'yla hacca gitti.Ölümüne kadar Somuncu Baba'nın yanından ayrılmadı. H.Musa Topbaş 1956 yılında şeyhi M.Sami Ramazanoğlu'na bağlandı. 1976 yılında icazetini aldı.Seyda M.Raşid Erol 40 yaşlarına kadar babası/şeyhi S.Abdülhakim El Hüseyni'nin yanından-medrese eğitimi ve hac ziyareti hariç-ayrılmadı.) Aziz Mahmud Hüdai Bursa Kadısı idi. Osmanlı Sarayıyla ister istemez içli dışlı olduğu için-saraydan gönderilen hiç bir hediyeyi kabul etmezdi. Osmanlı Padişahları büyük şeyhlerin dergahlarından adam aldırmazlardı. Dergahlar iftiraya uğramış devlet adamları için sığınak gibiydi.
Yusuf Hemedani ile birlikte bilhassa nakşi tarikatının medrese eğitimine önem verdiğini ve cezbe ve şathiyata karşı seviyeli durduğunu görüyoruz.  

Tarikatlar zikirlerine göre iki kısımdır: Cehri(Kadiri, rufai vb. sesli zikir yapanlar) ve Hafi( Nakşibendi-gizli zikir yapanlar) 
Yazıyı en başından itibaren okumak lütfunda bulunanların fark ettikleri üzere konumuz Nakşibendi tarikatı ile ilgilidir. Benim yazılarımda bilgimin yettiği kadarıyla anlatabileceğim sınırlıdır. (Nakşibendi tarikatıyla ilgili daha geniş bilgi için Semerkand yayınlarının yayınladığı Nakşibediyye dergi/kitabını inceleyebilirsiniz.) Günümüzde de tüm tartışma Nakşibendi tarikatı üzerinden yürütülmektedir. Tarikat deyince aklımıza Nakşibendi tarikatı gelmektedir.
İnsanımızın inanç açlığını sömürmek isteyenlerin en bol bulunduğu alan tarikat alanıdır. Bazı kişiler ısrarla Tarikatlar kapatılsın yaygarası yapsa da-resmi olarak tarikatlar zaten, tekke ve zaviyelerin kapatılması kanunuyla- fiili olarak yasak. Devletimizin kanunlarında Şeyh, tarikat kavramları bulunmamakta. Resmi olmayan bir kurumu kapatamazsınız. Resmi olarak  yasak olsa ve Kurgulanmış Menemen olayından sonra idari takibat yapılmış olsa da Tarikatları ülkemizden ve insanımızın gönlünden kimse silemez. Denetlemeye gelirsek, her tarikat şubesinin farklı kuralları olduğu için tarikatların birbirlerini denetlemeleri zaten mümkün değil. Tarikatlara seviyeli, soğuk ve bazen de düşmanca yaklaşan Diyanet ve ya başka bir resmi kurumun denetimi ise en basit tabiriyle saçmalık olarak ifade edilebilir..../... 
 
( Tarikat-lar 3 başlıklı yazı Mustafa ESER tarafından 30.11.2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.