Karanlığa Kendini Teslim Etmişlerin, Aydınlığa Kavuşması Mümkün Değil

 


  Peşine düştüğüm ömrün beyaz sayfalarında söylediğim düşündüğüm sözlerin parıltılarıyla doldurmanın peşindeyim. Beyaz sayfalarına, sözlerin parıltısını eklemeyi nasip eden Rabbime şükür. Onlar beni ben onları yakalamadan karşılıklı bakışarak ömrün cadde sokak ve şehirlerinde geziniyoruz yan yana omuz omuza… Aşka ulaşarak aşkın rengi ile boyanmanın zevki ile karşılıklı gülüşüyoruz. Vardığımız her sokak şehrin seher vaktinde seherle doğup akşam güneşiyle batmadan kaybolmadan satırları ruhumuzun canlılığıyla bir iz bırakarak yürüyoruz. Bakıyoruz aşksız kalan karanlıklara aşktan bir buse kondurarak aydınlık kalması için mütemadiyen bir buse bırakarak, gözyaşlarını gülümsemeyle değiştirmek için çabalıyoruz. Bazen kaybolsam da kelimelerin satırların arasında kendimi buluyorum. Kelime ve satırların arasında bağdaş kurmuş bulduğum kendim beni davet ediyor.

 

  Ömrün güftesi içinde ben bir şarkı sizler bir şarkı iken, gönüllerin ihyası için geziniyoruz ömrün içinde. Durduğumuz her durakta binlerce gönüle susamış gönlümüzle, gönül pınarlarında bir yudum su içtiğimiz anların neşesiyle doluyor ömrümüz… Dünden kalan özlemin, bu duraklarda can bulduğu içinde bizlerin saklı olduğu reçetesi yine deva için bizlerin olduğu, özgürlüğümüze birbirimize kavuşmanın mevsimleri baharı olan bir mevcudiyet değil mi? Beklentimiz bir arada olmak, beraberce yarınlara ve ötelere yürümekle içini doldurduğumuz düşler ve hakikatlerin yazıldığı beyaz bir sayfayı dolduran bizlerin çabası değil mi?

 

  Kana kana içtiğimiz ömrün kaybolan yıllarını ararken, bazen hüzünle dolaştığımız bu gövdelerimizle göğün boşluklarını dolduran, beklentisi sevinç olan bir gül bahçesi içinde dolaştığımız el ele bugün olmasa da yarın olacağımız şenlikli bir ömür yürüdüğümüz, vedası olsa da istemeden bir anda sonsuz hayatın içinde buluşacağımız vedası vuslat olan hayatın ömrün sakinleriyiz, öyle değil mi? Ben böyle biliyorum. Bunu gönülden sevenler bilir sevmeyenler kıyas dahi edemez aklına dahi getiremez biliyorum. Bozguna uğramayı hedef seçen zaferle tanışamaz, karanlığa kendini teslim etmişlerin, aydınlığa kavuşması mümkün değil özetle ve düşünce ekseninde hayatın izlerini takip ederken görüyoruz…

 

  Ruhumuzla bu dünyada çiçek bahçelerini kurmadan yetiştirmeden cennette çiçek bahçelerinde gezinmenin de mümkün olmayacağına sizler gibi vakıfım. Ayyuka çıkmış nefret ve kinle dolaşanların bundan söz etmeleri hiç mümkün değilken öfkelerinin çığlıklarında boğulurken çiçek bahçesinde dolaşamayacağına da eminim. Sergile gez yetiştir sez çabayla emekle inşa et gez cennette bin kez… Hep unutmak isteyenlerle hiç unutmak istemeyenlerin canlılığı aynı olamaz, unutanlardan olmamamız dileğimle, vesselam, selamlarımla.

 

Mehmet Aluç


( Karanlığa Kendini Teslim Etmişlerin... başlıklı yazı kul mehmet tarafından 13.01.2021 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.