Önce bir mahalle kavgası oluyor sandım. İyi de mübarekler kavga etmek için bu saati mi buldunuz? Sabahın saat dört buçuğu. Neredeyse sabah ezanı okunacak. Aslında birazdan zaten kalkacaktım ama dışarıdaki ses bir kaç dakika önce uyanmama sebep oldu.

Pencerenin perdesini açıp dışarı baktım. Sokakta in cin top oynuyordu. Aslında 1983-1989 yılları arasında öyle sokaklarda serkeşlik olayları çok da rastlanan olaylardan değildi Batman’da. Abdest alıp uykumu iyice açtıktan sonra dikkat ettim ses bir hoparlörden geliyordu.

Yahu kim bu ? Açmış radyoyu sonuna kadar. İyi de müzik filan da değil bu. Düpedüz kavga. Sabah sabah arabanın radyosunu sonuna kadar açmış biri ve kavgalı bir program dinliyor anlaşılan.

Yok yok o da değil. Farklı bir şey ama ne?

Belli belirsiz bir ’’ Söyle ulan Kur’anıma, kitabıma keserem gırtlagıni. ’’ Diye bir ses geliyor ve yine cılız bir erkek sesi ona cevap veriyor: ’’ Gurban, vallah bilmiyorum.’’

''Ya ne oluyor?'' Diye kendimi sokağa attım. Camiye doğru gidiyorum. Camiye yaklaştıkça sesler daha belirginleşti. Dönüp dolaşıp aynı konuşma yapılıyor.

-Oglım adamı hasta etme. Vallah gebertirem.
-Yav bilmiyorum. Bilsem ne diye söylemeyeyim.

Cami göründü nihayet. O da ne : Caminin önünde bir kaç ekip arabası ve etraf polis kaynıyor. Cemaatten tanıdık bir arkadaşa ’’ Ne oluyor ’’ Diye sordum, bana minareyi gösterdi: ’

-Minareye bak anlarsın.

Kafamı kaldırıp minareye baktım ki ne görsem iyi: Karayağız bir delikanlı çekmiş bıçağı, dayamış imamın gırtlağına ’’ Söyle ulan yoksa kafanı buradan top gibi aşağı atarım ’’ Diye hocayı tehdit ediyor; hoca da ha ağladım ha ağlayacağım bir sesle        ’’ Vallahi billahi bilmiyorum.’’ Diye yemin üzerine yemin ediyor.

Emniyet amiri aşağıdan seslendi.

-Oğlum, evladım haydi in aşağı. Derdin neyse burada konuşup halledelim. Hocayı serbest bırak.
-Amirim vallah söylemezse bırahmam...O söyleyecah ve Bütün Batman dinleyecah.
-Evladım bak adam bilmiyormuş. Ne diye korkutuyorsun? Haydi in aşağı.
-Olmaz amirim. Mümkünü yoh söyleyecah.

Amir baktı olacak gibi değil. Bu sefer hocaya seslendi.

-Hocam söyle madem de kurtar canını.
-Amirim bilsem söylemem mi? Vallahi bilmiyorum. Billahi bilmiyorum.

Amir yüksek apartmanların çatılarına yerleştirdiği keskin nişancı polislere elindeki telsizle talimat verdi:

-Silahlarınızı hazır edin ve ateş etmek için benden emir bekleyin. Benden emir aldığınız anda uygun pozisyonda olan arkadaş mümkünse öldürmeden etkisiz hale getirsin malum şahsı. Şimdilik nişan alın ve bekleyin.

Dikkatlice bakınca keskin nişancıların namlulara kurşun sürdüğünü gördük. Minaredeki delikanlı da gördü ama hiiiç istifini bozmadı. Hocanın gırtlağındaki bıçağı daha tehditkar bir hal almıştı.

Emniyet amiri tekrar seslendi.

-Oğlum bak hoca bilmiyormuş. Madem o bilmiyor sen ona söyle o da tekrar etsin...

Bu teklif nedense delikanlının, bıçağı hocanın boynundan biraz uzaklaştırmasına yol açtı. Hocanın kulağına eğildi, bir şeyler fısıldamaya başladı. Sonra sordu yüksek sesle:

-Şimdi anladııın?
-Bir daha tekrar etsen...Tam anlayamadım.

Delikanlı elindeki bıçağı bırakmadı ama iyice hocanın boynundan çekerek tekrar kulağına bir şeyler fısıldadı.

-Şimdi oldu mu hoca?
-Tamam oldu. Artık söyleyebilirim.

Ezan vakti gelmişti. Neredeyse tüm camilerden Allahu ekber sadaları yükselecekti.

Bizim hoca elindeki mikrofona bir iki üfleyip ses denemesi yaptı. Hımmm demek ki delikanlıyla anlaşmışlardı. Zaten delikanlı da bıçağı iyice aşağı indirmişti.

Hoca ezanı okuyacak ve aşağıya ineceklerdi. Baksana keskin nişancılar bile nişan almaktan vaz geçmişler öylece ayakta duruyorlar. İyi iyi bir yaramazlık olmadan atlatacaktık bu şoku.

Ve hoca başladı...

-Ölürsem kabrime gelme istemeeeeemmmmm, 
Ölürsem kabrime gelme istemeeemmmm,
İnim inim inle ölme istemeeeemmmm, 
İnim inim inle ölme istemeeeeeemmmmm.
Akan göz yaşımı silme istemeeemmm, 
Akan gözyaşımı silme istemeeemmm, 
Acıyıp lutfedip sevme istemeeemmmm, 
Acıyıp lutfedip sevme istemeeeemmmmm.

Delikanlı hocayı alnından öptü. Ve minareden aşağı inmeye başladılar. Biraz sonra rengi kül gibi olmuş bir hoca ve elindeki bıçakla, elleri başının üzerinde bir delikanlı minarenin kapısından dışarı çıktılar. Çatıdaki keskin nişancılar da aşağı indi. Delikanlının elinden bıçak alındı. Kollarına kelepçe takıldı ve ekip arabasına alındı. Amir hocaya döndü.

-Hocam sen istersen çık ezanı oku, namazı kıldır cemaate, sonra gel karakola; istersen şimdi gidelim.

Hoca için bu kadar aksiyon çok fazlaydı.,

-Ben sonra geleyim amirim 

Tekrar merdivenlere yönelirken diğer camilerden ezanlar yükselmeye başlamıştı.

Bizimki de başladı ezana....

-Ölürsem kabrime gelme istemeemmm..Tövbe Ya Rabbim Tövbe..Allahu ekber, Allahu ekbeeerrrr.

NOT: 

1-Yukarıdaki olay ben 1989 Yılında Batman'dan ayrıldıktan sonra aynıyle cereyan etmiş ve  zamanın gazetelerine bile yansımış bir olaydır.  Yani ben aslında şahit olmadım ama hikayesini kurgulamak güzeldi yine de. 

2- ''Bu yazı ile imambayıldının ne alakası var ?'' Diye sormazsınız herhalde)))

&autoplay=1" frameborder="0" allow="accelerometer; autoplay; encrypted-media; gyroscope; picture-in-picture" allowfullscreen>
( Ölürsem Kabrime Gelme İstemem başlıklı yazı Sami Biber tarafından 14.01.2021 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.