Sen kulağımı çekince gülerdim
Başlardım uzun dalgadan canım demeye
Yurttan değil gönüldendi sesim

Caneriği ağacının dibinde
Aşk masalları asardım
On beş yaşının cilvesine

Ben yaklaştıkça sen uzaklaştın
Ağzımdan çokça Neşet Ertaş,Kamuran Akkor 
Bazen de Özdemir Erdoğan'ın nefesi çıktı

Hele sen görünmez olunca
Bergen'in yüzü içimde yandı
Eller aldı diye alev çıktı sesimden

Bana bir kadehte Karadeniz'in kederini içiren
Şarap şişesi gerisini hep kendisi içti 

Yüreğimdeki  piller aç kaldı
Dilimdeki şarkıları yutkundum
Artık kimseye duyulmaz oldum

Frekanslar oldu kanadı kırık kuşlar
Çığlık çığlığa uçtu susuşlar

Saklı kaldı söylenmedi daha
Fesleğen gölgeli türkülerim

Üstümdeki dantelde 
Motiftir küskünlüğümün sebebi

Biliyorum
Ben artık nostalji köşende
Bir kahve içimi hatırladığın
Uzun boylu eski bir radyoyum

Antenimin üzerine as ıslak çoraplarını

İçimdeki düş kırıkları 
Yüzümdeki cilayı  çizdi ama
Ara sıra tozumu al
Eskiciye verme beni
Çünkü ben bu devirde artık antikayım

( Antika Radyo başlıklı yazı Kazım Gök tarafından 19.01.2021 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.