İSTANBUL BOĞAZI'NIN BUZ TUTTUĞU GÜN NE OLDU?

Bazı erkek vatandaşlar şansları  için '' Bende şans olsaydı anam kız doğururdu.'' Derler ya hikaye...Kız olarak doğmanın neresi şanslı ki?

Sevgili hemcinslerim ! 

'' Şansım olsaydı anam beni kız doğururdu.'' Diyerek cinslik yapmayın. Adamın asabını da bozmayın. Hayatınızda kaç doğum yaptınız da kız ya da kadın olmanın çok daha iyi bir şey olduğunu, ya da bir şans olduğunu düşünüyorsunuz?

Kadın olmanın diğer sıkıntılarını bir tarafa bırakıyor ve soruyorum:

Her ay regl olmaya mı hasretsiniz? Bunu mu özlüyorsunuz 

Yaşlandığınızda menapoza girmek mi istiyorsunuz?  Derdiniz nedir?

Hepsinden geçtim kaç kez şeker kaynattınız ağda yapmak için?  Hoş zamanımızda ağda için şeker kaynatan kalmadı ya neyse. 

Bakın ben size asıl şanssızlığı anlatayım da dinleyin. 

Yıl 1954

Aylardan Şubat.

Tam olarak Şubat Ayının 25 i.

Türkiye o güne kadar sadece iki kez yaşadığı bir soğuk görüyor. 

Tüm yurt buz tutmuş adeta. 

Evet öylesine bir soğuk var ki İstanbul Boğazı buz tutmuş ve insanlar buzların üzerinde yürüyerek Asya yakasından Avrupa yakasına, Avrupa yakasından Asya yakasına geçiyorlar.  O denli bir soğuk var.

Benzeri bir soğuğu İstanbul daha önce 401 Yılında yaşamış.Tarih kayıtlarıne göre  İmparator Arkadius zamanında İstanbul Boğazı  ilk kez donmuş.

İkinci kez 1621 yılında Padişah Genç Osman ( II. Osman ) döneminde donmuş

1669 da kısmen donmuş.

11 Ocak 1755 de Haliç'in tamamı, İstanbul Boğazı ise kısmen donmuş.

1823 Yılında II. Mahmut döneminde İstanbul Boğazı kısmen dondu

Ve son olarak 23 Şubat 1954 de donmaya başlamış ve 25 - 26 Şubat 1954 de İstanbul Boğazı tamamen donmuş. 

Evet, İstanbul Boğazının donduğu o günlerde, tam olarak 26 Şubat 1954 tarihinde biri İstanbul'da diğeri Ankara'da iki çok çok ünlü er kişi dünyaya geldi.

Bu çok ünlü kişilerden biri İstanbul'da dünyaya gelen  Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'dı. 

Diğeri kim olabilir sizce?

Eminim bildiniz: Dünyaca tanınmış şair ve yazar Sami Biberoğulları da aynı gün Ankara-Cebeci Hastanesinde dünyaya gözlerini açtı.

Cumhurbaşkanımız için böyle bir günde doğmuş olmak şanssızlık mıydı bilmiyorum ama benim gibi gariban bir daktilo tamircisinin oğlu olarak o karda kışta, o soğukta ( Üstelik de Ankara soğuğunda. ) dünyaya gelmek bir şanssızlıktı.

Rahmetli annem 25 Subat akşamına kadar ancak bekleyebilmiş ve 25 Şubat gecesi sancıları tutunca  babam bir taksiye attığı gibi Doğumevine getirmiş.  

Getirmesine getirmiş ama Hastanenin kapısı kapalı ve kapıcı kapıyı açacağına babama '' Hayırdır, ne oldu gece gece?'' Diye soruyor. 

Babam '' Hanım doğruyor, ne olacak ?'' Dediğinde ''Herkes uyuyor, bu saate kimseyi uyandıramam'' Diyor. Yani aslında demek istediği şu:  '' Bastır rüşveti kapıyı açayım.''

Babam asabi adam. Ben diyeyim ateş, siz deyin barut..Ya da her ikisinin bir araya gelmiş hali deyin.

Karı elleriyle kazıp hastane yoluna döşenmiş parke taşlardan birini söküyor ve olanca gücüyle kapının camını şangur şungur aşağıya indiriyor.

Tabii ki hastanede kim varsa kapıya üşüşüyor.

Bu arada annem arabanın içinde feryat figan... Kendi ağrısına sancısına mı yansın yoksa kocasının adeta bir orduyla yaka paça kavgasına mı?

Derken efendim insaflı bir kaç doktor, sağlık görevlisi annemi içeri aldırıyor ve doğum olayı başlıyor.

Başlamasına başlıyor ya bu sefer de benim inadım tutuyor. '' Yok arkadaş, ben bu geçmişi tenekeli dünyaya gelmek istemiyorum. Beni geri yollayın'' Diye ayak diriyorum doğmamak için. 

Babam hastaneye gelen polislere derdini anlatırken yani saatler sonra inadım kırılmış olsa gerek ki ( O kısmı hatırlamıyorum nedense.)  bir ebe koşarak geliyor ve:

-Müjde beyefendi. Bir erkek evladınız oldu.

Gün artık 25 Şubat'tan 26 Şubat'a dönmüştür ama hastaneye giriş tarihi 25 Şubat olduğu için nüfus cüzdanıma doğum tarihim 25 Şubat olarak yazılıyor.

Velhasılıkelam sevgili hemcinslerim !

Şanssızlık dünyaya kız olarak gelmiş olmamak değildir. Şanssızlık İstanbul Boğazının bile donduğu bir günde dünyaya gelmiş olmaktır. Ve maalesef o günün şanssızlığı tüm hayatım boyunca yakamı pek bırakmış değil.

Evet dostlar. Ben işte böyle bir günde dünyaya gelmişim. 

NOT: Bazı otoriteler ve tarihçilere göre tarihin çeşitli dönemlerinde görülen İstanbul Boğazının donma olayı aslında boğazın donması değil, Tuna Nehrinin donması sonrasında buz kütlelerinin sürüklenerek İstanbul Boğazına gelmesi ve Boğazı kaplamasından iberet bir olaymış. Özellikle de 1954 deki donma böyle bir şeymiş

( İstanbul Boğazı'nın Buz Tuttuğu Gün Ne Oldu? başlıklı yazı Sami Biber tarafından 21.01.2021 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.