… Darbe olmuş! Yazması bile tüyler ürpertici.


Mecnun gibi sevgi besleyen aşklara

Adaletle yöneten krallara

Özgürlüğü savunan aydınlara

Allah yolunda samimi inananlara



Bu evden çıkamayacak kadar yayınlan virüs değil…  Günlerce yağan kar ile eve hapseden bir afet değil yahut tayfun yahut tsunami yahut sağa sola yayılan lavlar hiç değil! Bu zalimin kılıcı, sönünce elinde tuttuğu ve karanlığa koyan meşalesi! Etrafını saran karanlık kalıcı… Epilepsi gibi uyurken boğazı tıkayan tükürük… Kalıcı bir ölüm, kalıcı bir gerilim, kalıcı bir berzah! 



Kendi kendimize ürettiğimiz hortlaklar bile bu etkinin yanında ne kadar az zarar verir! Nihayetinde o gecelerin sonunda sabah olur ve güneş kendini gösterdiğinde kabus biter. Yeni bir günle yeni bir yaşam başlar. O korkunç geceden iz kalmaz. Kalabalığın içine karışır gideriz. Bizim gibilere!



Her insanın seçtiği yolda iyiler ve kötüler vardır. Bu ancak kendi tercihidir. Kim bu tercihlere engel olursa, darbe yaparsa, zalim olmuştur. Darbe kişinin, toplumun, yönetimin düzenini değiştirmektir. Tıpkı akan suyun yönünü değiştirerek, onun özüne tırpan vurmaya niyetlenmek gibi… Ancak, her ne kadar başka yöne aksa da o su, özünde ki akışına devam eder. İnandığından, öğrendiğinden, imanından şaşmaz. Darbenin etkisi çok kısa sürede geçer ve darbe yapanın üzerine döner bütün oklar. Arada ki yalnızlık ve özlem… Mahkumun sabrı ve saçlarında ki bir kaç aktır geriye kalan.



Bir mektupta, yayın kuruluşundaki spikerin ağzında, sebeplerde… Darbe ilan edilir! Sevineni azınlık, üzüleni çoğunluk! Mecnun çöle düşünce, kumlardan ve üç beş çeşit kuru ottan başka arkadaşı yoktur.  Oysa Leylanın etrafından yüzlerce insan, belki yaptığı düğünle mutluluk senaryosu yayılır. Çalınır müzikler, çalınır aşklar, çalınır… Darbe aşka yapılır ve başka zoraki aşk sahneye sokulur. Bunu yapmakla gerçek aşklar ölür mü asla… Mecnun yücelir, arkasından ağıtlar yakılır. Yine aşka darbe mi olacak sorusu sorulmaz bir süre sonra, o darbe unutulur. Ta ki yenisi sahneye konulana kadar! 



Darbe olmadan vida dönmez, iki uç birleşmez. Mimari de bir eser ortaya çıkmaz. Olsunda bu darbe olsun, gerekli de… Ama o darbeyle sıkışan vida gevşetiliyorsa işte düzen bozulur. Güzellik çirkinliğe dönüşür. Kaderi başkaları yazar. O vida bir kişinin elinde çıkarmak için döndürülür. Güzelliği bozmayın, insanın kaderini değiştirmeyin… Hayatı zorlaştırmayın… İnsanlar varsın yaşasın, Rabbim çağırana kadar. İnsan yaşıyorsa, mutluysa, bir düzene tutunmuşsa, iyi kötü herşey yoluna girer. Eğer savaşılacaksa zalime karşı savaşılmalı, kaderle oynayana karşı dik durmalı… Ben ne istersem onu yaparım diyenlerin olduğunda dünya, yaptıklarına öldükten sonra hesap vereceklerin cesaretiyle dolmalı. Ya Allah’tan korkan ve kuldan utanan olmalı ya da kötülük içinde, şeytana hizmet edenler… Bu dengeyi ve ibreyi iyiden yana çevirebilirsek sistem bozulmaz. Modern resmin içinde varsın %15 aykırılık olsun. Bu da belki de resim gibi gerekli… Kötü olmasaydı iyilik olur muydu ki? 



Darbeye hayır… Aramalı hayatta  hâyır! Yaşasın İslam ve onu yaşatan iman! Allah’ın düzenine darbe olmasın yeter ki… İşte o zaman onu düzeltecek geri dönüşün olmadığı darbe-kıyamet kopar.  Kıyameti zalimlerin ve onları seven kölelerinin tercihi koparır. Rabbim onlara bu şekilde dur der diye düşünüyorum artık…


Saffet Kuramaz  

( Yaşasın Hâyıra Yönelen İşler başlıklı yazı safdeha tarafından 12.02.2021 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.