…evet bir şehirdeyim ancak kendi kalabalığım içinde tek ağaç gibi yalnızım babacığım, son günlerde sık sık kesilen elektrikler yüzünden bu yalnızlık duygularım tetikleniyor , aslında her şey yolunda ve hayat saat gibi işliyor ,çalışmak ve iyi güzel doğru işler üretmek istiyorum , bir fayda ve kalıcı izler bırakmak derdi ile günler nasıl geçiyor anlamıyorum , kırk yemin etmiş gibi eksiksiz aynı koşuşturmaları tekrar edip duruyorum farkında olmadan , sabah her sabah okula gitmek için zamanında uyanmak ,kısa bir kahvaltı atıştırması , servise yetişmek okula gelmek , aynı yere oturmak , zilin çalmasını beklemek ,sınıfa yöneliş , dersler teneffüsler , kısa uzun aralar öğle sonrası tekrar dersler teneffüsler ve ikindi sonrası dönüş için servise koşturmak , iyi ki arkadaşlarımın hepsi çok iyiler , onlarla güzel vakit geçiriyoruz market alışverişleri , yenilikleri takip etmek , çayı taze , demli , kokulu mekanlarda içmek ( yani bu huy senden mi geçti nedir , şıp diye anlıyorum iyisini kötüsünü çayın ) , eve gelince yorgunluk ama önce yorgunluk ağır basıyor , uyuya kalırsam akşam yemeği de uyuya kalıyor ,yok eğer açlık ağır basıyorsa hemen dolapta hazırda bekleyen yemekler afiyetle iştahla yeniliyor , tabi ardından çay keyfim , ve günün vazgeçilmezi güzel dost sırdaş seccadem ile dualara karışmak , kısacası günler böyle birbirine benzeyerek geçiyor musti , geçmesine geçiyor ama , dualar kadar güzel annem babam tüm ailem , ve İstanbul kadar güzel İstanbul arkadaşlarım bin hasretle tütüyor bende , evet benzer olmasından çok fazla şikayetçi değilim günlerin , aksine yetiyor bana hatta zamanın hızlı geçmesinden de memnunum , neyse şimdi tek derdim , elektrikler kesilince sessizlik çöküyor ya !! ölmeden önce son duasını eden bir mevtanın haline benziyor ortalık , beni de etkiliyor şehri de , buna da neyse diyelim geçelim Allah başka elem keder vermesin , eee babacık istanbul’u anlat bana , sormuyor mu sana beni Erenköy , sormuyor mu Bağdat caddesi toyoto yaris’i , sormuyor mu nakkaştepe , Çengelköy çınaraltı , sormuyor mu Üsküdar , sormuyor mu ? Eyüp , Beyazıt , fatih’in mabet ve mekanları , Maltepe , tuzla , Beykoz sahilleri …vb , hani o akşamdı benim tayinim atamam olmuş bitmiş hatırlayalım o günün akşamını , az önce saydığım sayamadığım onca yerlerden bir akşam ansızın kopmak yani istanbul’dan ayrılmak tabi ki şok ! , tabi ki ben de derin bir boşluk , o ilk günlerde düşünmüyor değildim benim olmadığım her gün İstanbul can çekişiyor mu ?..)))) diye , ama geçerliliği yok tabi bu yazdığımın , fakat annem babam ve ailem için , sevenlerim için herhalde yokluğum zaman zaman hissediliyor olmalı , şehrin ufak tefek ayrıntı cinnetleri baş ağrıtmıyor değildi , evet her şehirde olduğu kadar İstanbul için de geçerliydi , burası için de geçerli babacığım , insanın olduğu her yerde gündelik kirlilikler hep olacaktır diyorum , evet gelelim yazdıklarına , mektubunda yazmışsın ki , ‘’ ..şu metal dünyasında kanla işlerini yürütenler , ve sömürü düzenlerini , ülkeler işgal ederek ve bizzat terör akımlarını besleyerek kurmaya çalışanlar , tek dişi kalmış sözde medeni canavarlardır , hem üstelik özgürlük getireceklerini vaat ederek bunu yapıyorlar , hem de dünya insanlarını aptal yerine koyuyorlar , daha iyi anlaşılıyor ki meğer arap baharı diye pompalanan özgürlük hareketleri ortadoğu’yu işgal projelerinden başka bir şey değil , fakat kurulan her tuzak hedefi bulur diye bir şey yok , çoğu zaman tepetaklak olur ama ne yazık ki bazen de yeni tehlikelerle gövdelenirler , ülkemiz yıllarca ayrıştırmaların acılı feryatları ile dolu , biri kapanırken diğeri başlıyor , modası geçtikçe başka tehlikeli tırmanışlar kaşınıyor , şimdi taşlar yerine oturuyor ve artık eski filmleri seyretmeyeceğiz , tuzaklar , kutsal ittifaklar , ihanetler hepsi asil halkımızın feraseti ve dirayeti ile bozuldu ve bozguna uğratılacaktır da ve millet devlet düşmanları işgal niyetlerini asla gerçekleşemeyecektir ….’’ canım babacığım , böyle ağır ciddi konuları fazla telafuz etmiyorum yani kafam gelmiyor ve tahammülüm yok , politik ve siyasi diller ağırlık yapıyor ruhuma , zaten televizyonda hiçbir yorum ve haber dinlemiyorum , ya müzik , ya da matrak şeyler , bazı diziler ,komediler , güldür güldür tarzında yorgunluk çıkarıcı hafif programlar , evet dediğin gibidir muhakkak yakın tarih kurtuluş savaşlarımıza dikkatle baktığımızda aynı güç birliği ve ittifakların işgal iştahları ortada , ben kestirmeden giderek anlıyorum konuları mustiii , zaman zaman ‘’ küfür tek millettir diye ‘’ bize dünya olaylarındaki gelişmeleri anlatırdın , oradan kavrıyorum tüm olanları , bak !! spordan yazmayayım dedim ama senin fanatik Galatasaraylı olduğunu biliyorum , ve ilk mağlubiyeti aldı geçen hafta Trabzon yenmişti , muhakkak moral dünyan yıkılmış alt üst olmuşsundur , dur biraz daha bozayım moralini , bence Beşiktaş iyi görünüyor bu yıl kesin şampiyon olur …)))) , tabi iddiasına varım dediğim çıkarsa tatil benzin paralarını sen verirsin , senin cimbom şampiyon olursa bir türlü alamadığın kadife takımın benden , okey !! all rıght !! , … havalar soğudu sanki burada da , serin soğuk ortamların gardını aldım hemen , haydi hoş geldi diyelim kış günlerine , inşallah ağrılarım azmaz , sağlığımla ilgili sıkıntılar yaşamam , bunları yazdım diye sakın endişe etme musti , siz de iyi bakın kendinize , babacığım yazmak istemeyip te yazmasam olmaz kısmına geldim mektubumun , tahmin ettin magazin haberleri , şöyle bir iki üç yazayım bari : ‘’..Tuba Büyüküstün’le başrolünü paylaştığı ‘Cesur ve Güzel’ dizisiyle iki yıl sonra ekrana dönmeye hazırlanan Kıvanç Tatlıtuğ, eşi Başak Dizer’e evliliklerinin birinci yılında sürpriz yapmak için kolları sıvadı. Demet Şener, İbrahim Kutluay'ı ihanetle suçladı ve boşanma davası açıp 10 milyon TL tazminat davası açtı .İbrahim Kutluay, önceki gün habersiz bir şekilde Demet Şener'in evine gitti. "..bir daha olmayacak. beyaz bir sayfa açalım. sana yalvarıyorum." dedi.Demet Şener ise kabul etmedi.İbahim Kutluay'ın anne ve babası da Demet Şener'i boşanmadan vazgeçirmeye uğraşıyor. Beyaz Ferrari ile geçtiğimiz gün Etiler'de görüntülenen Mustafa Ceceli, 'Test sürüşünndeyim, otomobil benim değil arkadaşımın' demişti…değeri 620 bin Euro olduğu ifade edilen aracın,şarkıcı Mustafa Ceceli'ye ait olduğu ortaya çıktı…’’ , musti bu farklı alemin farklı türleri normal duygu ve düşüncelerin ötesinde bir sınıflar , bizi uzaktan yakından tabi ki ilgilendirmiyor ancak bir çok genç bu şaşalı gösterişli parlak görüntülerin etkisinde kalıyorlar maalesef , mektubun sonuna geldik sayılır , önce senin son şiir kitabından birkaç mısra :’’…gün ölüyor mu ? doğuyor mu ? / yalnızlığımın kabusu diyorum / renkli bir kitap gibi gök / güneşe yakın bir evdeyim / güneşin renkleri çoğaldığı gündü / ateşe doğru yürüyor gibiyim / alevlere teslimim / kalbimde biriken özlemler yanıyordu / ey ateşlerden gökyüzüm / beni yağmalayan ışıklarını çek / bırak kalayım kayıp gecelerimde / kendi yüzümle…’’ ayy baba senin şiirler çoğu kasvetli ama bana da iyi geliyor doğrusu ..ama dün okuduğum bir ayeti yazmadan edemeyeceğim Fatır suresi 5.ayet : ‘’…Ey insanlar! Haberiniz olsun ki, Allah'ın vaadi muhakkak haktır. Sakın bu dünya hayatı sizi aldatmasın, sakın o aldatıcı şeytan sizi, Allah hakkında da aldatmasın….’’ Amenna ve saddagna diyorum , babacığım Allah’a emanet olun , herkese çok selam , özellikle annemi çok özledim ellerinden öperim ..


02.10.2016
mustafa kaya
( Mektup-37 başlıklı yazı cirik tarafından 4.03.2021 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.