Öyle bir boşluk ki, milyonlarca kapıya açılan ama sonunda nereye varılacağı belli olmayan bir karmaşa. Sadece ben mi yaşıyorum burada bilmiyorum. Hayal gücümle dahi kimseyi sığdıramıyorum o boşluğa. En çok olmasını istediğim kişiyi dahi alıp götüremiyorum yanımda. Bazen kendimi bile koyamıyorum bir noktaya. Bir süre çabalamış olmanın verdiği yorgunlukla öylece bekliyorum ortada. Yavaş, sessiz ve tertemiz akan bir nehrin kenarında hayal ediyorum kendimi. Akıntıya kapılmak, ne olacağını, sonucunu düşünmeden dalmak istiyorum ama yapamıyorum. Nehir gözümü korkutuyor. Hayır aslında korktuğum nehir de değil. Ya kaybolmazsam, ya bir yerimden bir hasar alarak çıkarsam oradan sonra bununla nasıl mücadele ederim. Daha önce ki teşebbüslerim sonucunda beni ele geçirmiş olan korku duygusu yüzünden ve aynı zamanda gerçeklerle yüzleşecek kadar cesur olamadığımdan sadece öylece dikilip bekliyorum. Bekliyorum. Bekliyorum. Anlıyorum ki beklemek çözüm değil. O ilk adımı atmamı sağlayacak şeyi arıyorum. Bütün olumsuzluklardan ve engellerden sıyrılıp dalmak istiyorum. Kendimi nehrin akışına kaptırmak ve sonucunda gerçekleşebilecek ne varsa hepsine göğüs gerebilme inancına sahip olmak istiyorum. Beni gözleyen ağaçlar var etrafımda, her an nefesimi hisseden, her duygumu anlayan ağaçlar. Ve harikulade renk ve kokuları ile önce göze sonra da yüreklere hitap eden toprağı delip geçme ve yeşerme cesaretine sahip bitkiler dokunuyor onlar kadar cesur olmayan ayaklarıma. Sonra bir bitki kadar cesur değilim demek düşüyor bana. Bitkiyi küçümsediğimden değil kendime olan kızgınlığımdan söyleniyorum aslında. Başımın üzerinde dönüp duran, cıvıl cıvıl ötüşen kuşlar kadar neşeli olamadığımı da biliyorum. Beni izliyorlar hep birlikte. Onların da etraflarında bir şeylere inandırmaya çalıştıkları sevdikleri var mı? Biliyorlar mı hiç bu duyguyu merak ediyorum. Ya da hayata karşı deli dolu, neşeli veya sevgi dolu bir enerjiyle yaklaşmak istedikleri her an onların bütün enerjilerini sömüren, her durumda eleştiren, yargılayan, dinlemeyen sevdikleri var mı etraflarında. Bu soruların cevaplarını öğrenmek imkansız biliyorum ama tahminimce yoktur diye düşünüyorum. Ya varsa, ya onlar bununla baş etmenin yöntemini biliyorlarsa. Ben şimdi hangi kapıdan girmeliyim? Nehrin başında öylece durup beklemeye devam etmeli miyim? Yoksa şimdiye kadar biriktirdiğim inanç ve doğrularımdan vazgeçerek onları yenileriyle mi değiştirmeliyim? Milyonlarca kapıya açılan içim, milyonlarca soruya da ev sahipliği yapıyor. Ne kadar çok soru varsa aksine hiçbirine cevap bulamıyorum. Sorular artıyor ama cevaplar hep sıfır olarak kalıyor. Bu boşluk öyle bir boşluk ki ne beni içine alıyor ne başkasının içeri girmesine izin veriyor. Ama bildiğim tek şey beni içten içe bitiriyor.

( Boşluk başlıklı yazı sedateacher tarafından 7.03.2021 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.