8 Mart Dünya Kadınlar Günü... Ne kadar da masum ve iyi niyetli bir tarih... Yoksa değil mi? Hadi birlikte düşünelim.

Kim belirledi ki 8 Mart 'ı kadınlar günü olsun diye? Başımızın tacı, evlerimizin sultanı kadınlarımız için sadece bir günü atfetmek yeter mi? Merak edip de araştırınca bir de ne göreyim; ilk fikir 20. yüzyıl başlarında Amerika Birleşik Devletleri'nde o dönemki sosyalist parti tarafından gündeme getirilmiş ve nihayet 1970'li yıllarda Birleşmiş Milletler tarafından bütün dünyada 8 Mart günü Dünya Kadınlar Günü olarak kabul edilmiş. Hadi bakalım, bu fikri ilk ortaya atan ülkenin kapitalizmin bir numaralı kalesi Amerika olmasına mı şaşırayım, yoksa kapitalizmin en sevdiği bu özel günü ortaya ilk atanların sosyalist olmasına mı güleyim bilemiyorum.  Peki neden böyle bir güne ihtiyaç duyulmuş? Amerika'da kadınlara çok fazla değer verildiği için mi? O dönemlerde Amerika'nın çoğu eyaletinde kadınların oy verme hakkı bile yoktu. Kadına yönelik şiddet oranlarında bugün Amerika çok yüksek oranlarla tebarüz ediyor. Her üç kadından biri şiddet gördüğünü beyan ediyor. Tecavüze uğrayan kadınların oranı ise %20'lerde. Yani her beş kadından biri hayatında en az bir kere cinsel istismara maruz kalıyor. Üstelik para kazanma hırsıyla vücutlarını, tabirimi mazur görün, adeta bir şehvet aracı olarak sergilemek zorunda bırakılan kadınların oranı da maalesef çok yüksek. Evlilik oranı son derece düşük ve çoğu kadın hamile kaldıktan sonra sevgilisi ya da erkek arkadaşı tarafından terk edilip çocuğunu yalnız başına doğurmak ve yetiştirmek zorunda kalıyor. 

Çoğu Avrupa ülkesinde de durum farklı değil. Hepimiz için eğitim sistemi örnek olarak gösterilen Finlandiya'da kadına şiddet Avrupa'nın zirvesinde yer almaktadır. Bu oran neredeyse %50. Düşünebiliyor musunuz? Neredeyse her iki kadından biri, hem de eğitim sistemi tüm dünyaya örnek olarak gösterilen bir ülkede fiziksel şiddet görüyor. İtalya'da aldatıldığını belirten kadınların oranı %60'ları buluyor. Fransa ve Almanya kadın cinayetlerinde Avrupa'nın zirvesinde yer alırken taciz oranlarında İngiltere açık ara en önde yer alıyor. Türkiye'de de fiziksel şiddete maruz kalan kadınların oranı %12 civarındayken, sözlü ya da aile içi şiddete maruz kaldığını belirten kadınların oranı %30'larda. 

Tüm bu oranların ve istatistiklerin midemizi bulandırdığını biliyorum. Ama bir şeyleri sorgulamak için bunları yazdım. Neden acaba kadınlara yönelik tutumları böylesine iç karartıcı olan ülkeler kadın hakları da kadın hakları diye ortaya çıkarlar? Yoksa 'Kadını itelim, kakalım, cinsel tüm arzularımızı onlar üzerinden canice karşılayalım ama koca bir yılın bir gününü de onlara ithaf edelim de onlara değer verdiğimizi düşünsünler.' dedikleri için mi? 'O günü kadınlara ithaf etsek de onlar yine bizim para kazanma araçlarımız olsun, kapitalist fabrikalarımızda onlara hiçbir faydası olmayan bir sürü saçmalık üretelim, reklamlarla bu saçmalıkları onlara sevdirelim, sonra da onların başka hiçbir gününe değer vermeyenlere en fahiş fiyatlarla bu saçmalıkları satalım ki kendilerine değer veriliyormuş gibi hissedip yine bizim arzularımıza çalışsınlar.' dediklerini duyuyor gibiyim. Sözde üst düzey hukukçuların, kadın hakları savunucularının yaptığı hangi yasa, hangi kanun bu kara tablonun önüne geçebildi? Hangi hediye kadınlara yönelik bu aşağılayıcı durumu değiştirebildi? Değil 8 Mart, 88 Mart da atfedilse, kadınların değeri gerçekten bilindi mi, bilinebilecek mi? Sözüm ona medeni Avrupa ve uzay ülkesi Amerika'da durum böyle iç karatıcıyken onları taklit ederek diğer günlerde unuttuğumuz kadınlarımızı sadece 8 Mart gününde mi hatırlayacağız?

Bizim Nebiler Nebisi Peygamber Efendimiz Sav. gibi bir örneğimiz var. Eşine sevgisini Kördüğüm olarak niteleyen, biricik kızı yanına geldiğinde ayağa kalkıp onu kendi yerine oturtan, eşiyle tıpkı bir çocuk gibi koşu yarışı yapan, ona güzel sözlerle hitap eden, takma isimlerin en güzellerinden Hümeyra ile ona hitap eden bir Peygamberimiz var. Tartıştığı eşi evinden çıkmak üzereyken, 'Gitme ey cennetimin kapısı!' diye peşinden bağıran bir sahabe efendimiz, 'Eşleriniz konusunda Allah'tan korkun!' diyen bir Rabbimiz var. Kadın bizim için Ana'dır, Cennet ayakları altına serilmiş olan Ana... Ötesi var mı? Avrat demişiz ona, yani Avret. Başka kimseciklere göstermeye razı olamadığımız en güzel hazinelerimiz olmuş onlar bizim. Böylesine bir medeniyetin mirasçılarına sadece bir gün için 'Cefakar kadınlarımızın 8 Mart dünya kadınlar gününü kutluyorum!' diye içi boş, tamamen sosyal medya sayfalarımızı süslemeye yönelik paylaşımlar yapmak yerine, her günü 8 Mart gibi bilip Cennet Kapılarımıza gereken değeri ve kıymeti vermek yakışmaz mı? Biraz da böyle düşünelim iktiza etmez mi?


Mahmut UZUN
( 8 Mart Dünya Kadınlar Günüymüş başlıklı yazı Mahmut Uzun tarafından 8.03.2021 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.