…bazen öyle oluyor ki , sizlerden gelen bir fotoğraf , evin içinden odalardan hele mutfaktan bir görüntü beni duygu denizlerine atıyor oralarda boğuluyorum babacığım , sana ,ne böyle fotoğraflar gönderme diyebiliyorum , ne de her gün bana bir şeyler yaz anlat istanbul’dan , ev hallerinden diyebiliyorum , böyle bir ikilem içinde ,usançlar ve kahırlar dünyasını yaşıyorum gidiyorum musti , ama sakın umutsuz bir vaka gibi bakma duruma , gayet iyiyim ve pekala tüm engelleri dualarınız ve sabırla geçiyorum , zaten böyle durumlarda bana bir ayet öğretmiştin babacığım : “…ey iman edenler ! sabır ve namaz ile Allah'tan yardım isteyin..çünkü Allah sabredenlerle beraberdir...’’ , işte bu ayet sürekli aklımda ve beni , her demden çekip çıkarıyor ,karanlıklardan aydınlığa kavuşturuyor , hani üç yıl önce ilk geldiğim günün akşamı sizlere olan özlemimin dibe vurduğu yıl , ne demiştim arabada, trafiğin tıkandığı o çileli araç kuyruğunda , “..bu şehrin trafiğini bile özledim biliyor musunuz ..? “ , doğrusu şaşırmış ve hayret etmiş halinize nasıl anlatabilirdim ki hasret duygusunun şiddetini , insanın boğazına dizili çakıl taşlarından ibaret olduğunu , ve sevdiğiniz ailenizden , arkadaş ve çevrenizden şehrinizden bir anda yüzlerce kilometre uzaklara uçup uzaklaşıyorsunuz , bu öyle bir travma ve birikmişlik ki , sözlerle anlatılamıyor işte , anlatılınca da hayretlerle bakıyorsunuz , kahırlı, çileli, çılgın şehrin tüm sevimsiz tarafları bile bin hasretle kucaklayası geliyor insanın , neyse musti , sen duygu adamısın ve ne demek istediğimi gayet iyi anlıyorsun, okuldan eve döndüğüm anlar ,bazen kız kulesini aklıma getirir karşımda duruyormuş gibi ,çok yalnızız bugünlerde çok yalnızız kız kulesi diyorum , bazen de haberleri dinlediğimde içim içime sığmıyor gözyaşlarım umutlara,kendi kendine söylendiklerim haberlerin sesine karışıyor ve evin sessiz duvarları bile dile geliyor sanki , günlerdir içimizdeki işbirlikçiler ve dışımızda düşmanlıkları iyice belirginleşen terörist devletler , ülkemizi işgal ve sömürge etmek için hayasızca saldırıyorlar,ne insan hakları , ne de uluslar arası hukuk,medeni ilkeler ve insani nezaket kuralları umurlarında değil,kardeş Ortadoğu coğrafyası küçük uluscuklara bölünmek istenmekte ve sınırlar değiştirilirken,birbirine düşman,birbirine uzak, kalleşçe bir zeminle bunu yapıyorlar,dehşet insan katliamları ve yüzbinlerce sivil insan hayatları umutları yok edilmekte , ah , “..masum ve mazlumun duasından sakınınız çünkü Allah ile arasında perde yoktur..” inancı üzerine inşa edilen bir medeniyetin çocuklarıyız biz ,nasıl olur da bu coğrafyada birbirimize düşürülür birbirimize hasım hale getirtiliriz,ve düşman nasıl gedik bulur surlarımızda,ne yazık ki bizi birbirimize sıkı sıkıya bağlayan insani,ahlaki,dini,sosyal,kültürel değerlerimiz zamanla zayıfladı veya iyice dönüşüm geçirmiş olmalı ki,kendi ellerimizle kendisini boğan insanlar olduk, ya da içimizdeki düşmanla işbirliği yapan beyinsizler yüzünden başımıza gelmeyen kalmıyor , bazen kendi dertlerimi hasret ve sevinçlerimi unutuyor vatan topraklarımızın üzerindeki düşman planlarının boyutlarını düşünüyorum,Allah yar ve yardımcısı olsun topraklarımızı savunan sivil ve askeri ve emniyet güçlerimizin,dün senin yazdığın son şiir kitabında kendimle ilgili uzunca bir şiire rastladım babacığım, beni güldürdün o günlere geri döndüm valla , bak neyi anlatmışsın : ‘..sen yine yorgun dön /sen yine erken düş divana/sol elinde telefonun açık/sağ elinde ısırılmış elma/sahi uyuyorsun sümeyra..!!/sen uyu kızımız /sessiz oluruz biz/sevilesi alnında bir nur/ sıcacık bir huzur/ suçlu kent/sokakları dehşet/sıkıntılı anlar/uzak olsun senden /seni sever her zaman/soylu bir veda /sırdaş seccaden../ , şiir uzun ama ben son satırları aldım musti , gülmeden edemedim,gerçekten o durumlarım vardı,iş dönüşü her zaman bir yeşil elma ile yemekten sonra uzanırdım ,yorgun bedenim uykuya geçti geçecek, gelen telefonu açmak zorundaydım , fakat arayanın uzun ve bitmez konuşması ninni gibi gelmiş olmalı,bir elimde ısırılmış elma ,bir elimde telefon öyle kalmışım , neyse güzel bir hatıra yakalamışsın musti itirazım yok , hayat koşusu diyorum ben buna , neleri yaşatıyor insana, bir gündü , öğretmen arkadışımla bir güzel mekanda mola vermiştik , yanı başımızda ağacın yaprakları çiçekleri rüzgarın esmesi ve gölgesi ne kadar güzel görünüyordu , orada konuştuk güzel düşüncelerimizi ve gül ve kokusu hakkında farklı sözlerle birbirimize anlatıyoruz, bir ara söz aşk üzerinde oldu ve ortak bir kanaat olarak şunu söyledik ,Aşk, birbirine bakmak değil; birlikte aynı yöne bakmaktır deyip kestirip attık veya birkaç cümle daha ilave ettik , ne gibi mi , neden içimde hiç saklayamadığım bir coşku ve hiç uslanmaz bir taşkınlık var ,hayatımda sen varsın diye mi ? türünden cümleler ..…Babacığım , gittikçe alıştığım , alıştıkça huzur bulduğum gün boyu bir yorgun çalışmanın içinde sürükleniyorum , öyle oluyor ki kendimi mutlu hissediyorum sanki bir bakıyorum akşam olmuş zaman dolmuş, kimi günler güneşin buz tutması gibi garip tutulmalar içinde kalıyorum , hayal kırıklıkları içinde geçen alakasız konular kopmalar..üşümüşlükler ..sessizliklerle geçen bir gün oluyor , tuhaf olanı en sevinçli en tutkulu zamanlarımda en çok parçalandığım kırıldığım yabancılaştığım anlar yaşıyor olmam , uzayıp giden bir paradoks gibi , hayatı zıtlıkları ile sevmek ya da zıtlıklar içinde ilginçlikleri de yaşamayı unutmamak herhalde dedim , bu değil midir hayatı ve duyguları şekillendiren sır , hayatın sırrı dediklkeri gizemli konu bunlar olsa gerek , neyse musti geçelim bunları , geçelim de son satırları senin istediğin haberlerle geçirelim istedim , bak neler oluyor dışımızda magazin haberini doğrusu özellikle ilk magazin bombasını söyleyeyim mi , senin gözde dizin “Meryem”Reyting krallığını sürdürüyor haberin olsun , güzelliği ile her dönem dikkatleri üzerine çekmeyi başaran ünlü haber spikeri Defne Samyeli ile oyuncu Ali Sunal birlikteler mi haberleri dolaşıyor,45 yaşındaki Defne Samyeli, 1 aydır 40 yaşındaki oyuncu Ali Sunal ile arkadaşlığının boyutunu ilerletti ,ikilinin beraber olduğu konuşuluyormuş , Şarkıcı Sıla ile oyuncu Ahmet Kural da geçtiğimiz Mart ayından beri birlikte olduklarını artık gizlemiyorlar mış …vb .., neyse yok bilelim bunları babacığım , güzel yurdumuzun dört mevsim baharları ve kıştan farksız iç ve dış saldırıları orta yerde dururken bu gerçeklerle yaşıyorken , bir de mutlu şımarık azınlığın ve sanatçıların bohem oldukları kadar şımarıkça yaşayışları ne yazık ki olumlu örnekler değil , oysa insana ve topluma iyi örnekler olmak durumundadırlar , ülkemizde sanatçı dediklerimiz ya , ideolojik lobilerin has adamıdırlar hatta bölücü örgütlerin temsilcileri , ya da etliye sütlüye karışmaz renksiz heyecansız silik modundadırlar, toplumun ileri aydınlık yarınların taşıyıcıları olması gerekirken mide bulandırıcı yaşam biçimleriyle söylemleriyle ve yanlış kulvarlarda halkı ile dalga geçen ihanet sınırlarında gezen tipler olmuş çoğunluğu , neyse babacığım bu konuda daha uzun yazmak dertleşmek seninle sonuca varacak noktayı koymak isterdim , şimdilik bu kadar Allah'a emanet olun ellerinizden öperim herkese çok selam ..


12.10.2017
Mustafa kaya / mardin
( Mektup-41 başlıklı yazı cirik tarafından 9.03.2021 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.