Bir asır öncesinden yankılanan bir ses,
Ve ölümü öldüren o soluksuz nefes.
Kulak verdim ben kan kokulu toprağa,
Çatırdıyordu kemiklerden örülü bir kafes.
Duydum, duydum o kutlu nidayı,
Şüheda haykırıyordu şanlı davayı.
Direnen ne çelikti, ne kemik, ne de et.
İmanla yoğrulan katıksız cesaret.
Daha kavîleşti sanki tepeler 
Toplar vurdukça sinesine.
Patlayan her barutta devleşti on beşliler
Ve kopan uzuvlar kanatlarla birleşti,
Yükseldi semaya göğü delercesine...
Ey boğaz, şahidi sen değil misin akıtılan kanın?
Kaldı mı al renge boyanmayan bir yanın?
Kaç namerdin kadırgasını gömdün derinlerine?
Gidebildiler mi bir adım öteye? Söyle bir hele.
Tüm kibriyle suları yırtan o ejderhayı,
Tek mermiyle haklamadı mı Seyit Onbaşı? 
Can alıp can verdi nice gök gözlü yiğitler.
Kimi on beş, kimi yirmi, kimi elli yaşında.
Kiminin gönül gözü açık, kimi deli çağında.
Erenlerle dolu kabristan misali siperler,
Alev kusuyor sanki çelikten mavzerler.
Ey düşman, ne kadar da mağrurdun, hatırla!
Truvayı yıkmaya gelenler edasıyla geldin.
Çanakkale burası be akılsız, sen ne ettin?
Ne Agamemnonsun sen, ne ölümsüz denen Aşil.
Bu kez karadan taşladı seni kanatsız ebabil.
Ne oldu o yenilmez ordularınla toprağıma çıktın da?
Mehmetler dirildi tekrar bölük bölük, tabya tabya.
Şahittir buna Mehmet Çavuş ve meçhul asker,
Şahittir havada kucaklaşan şu hırçın mermiler.
Umma bir gün nasıl olsa geçerim bu boğazdan diye!
Burası şehitler diyarı, geçilmez Çanakkale!
 

Mahmut UZUN


( Geçilmez Çanakkale... başlıklı yazı Mahmut Uzun tarafından 17.03.2021 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.