“Vay vay küçük adam… Sen nelerde bilirmişsin böyle? Dediğimiz, şaştığımız ne sözler sarf ederiz bize bilmeden mizah yapan çocukları görünce var ya, hani ne de çok güleriz ya! Çocuklar konuşulan ve gördüğü her şeyi beyninde kopyalar, örnek alır, sonra da ezberlediğini bilmeden söyler, papağan gibi işte. Lafı nereye gider, savaş mı çıkartır, mutlu mu eder demeden. Aynı sözü büyükler söylese, her kötü söze karşılık verilir misliyle… Neme lazım denilir işte. Söylenmez, söylenilecek haklı söz!


Varsın içsin sigara, içki, uyuşturucuda ölsün, en temel yaklaşımdır daima. O kişiler ölse, ağalayan da, cenazesini taşıyan da o olur işte. İmam sorar, “Hakkınızı helal edin!” diye, hazırdır cevap, “Helal olsun…” 


Herkesin aklı var, kendi kararlarını verir ve onlarla yaşamalıdır. Sonuçlarına da kendi katlanmalıdır. İşte bu yaklaşım insanca değil. Onu anlayacağı dilden yaptığı kötülükleri konusunda uyarmalı ama nasıl? Kötülük biliniyor, kötüyü yaşayanda bunu kabul ediyor, sonuçta öğüt versek, çocuğun eline balon verdiğimizde, elini ipten çekince gökyüzüne uçması gibi oluyor da bu… Mesele kötüyü bilmek değil, kötüyü yaşamakta değil… Onu kökünden yok etmek de!


İnsanların sorunları var. Kim yüzüne bakıp da dertleri varmış sanıp şıp diye anlar ki? Yahut anlamak için ilgiyle bakar ki? İşte bu kimsenin bilmediği sorunlarını ortaya çıkarır kötü alışkanlıkları… Anlatamadığı, ayıp denileni, yapmayı bir türlü başaramadığı ne varsa onları içine atarken, içinde kalanı boğmak ve susturmak için insan her kötülüğü dener ve yaşar. 


Kim vatanına düşman girse, eline silah alıp da vatanını savunmaz ki… O düşmanı vatanından kovmaz ki? Ama bedene düşman giriyor ve yerleşmesine izin veriyor işte. Çanakkale geçilmez diyoruz, sonra da o girilmeyen boğazdan Montrö anlaşması ile o savaştığımız ülkelerin gemilerinin geçmesine seve seve razı oluyoruz işte, üstelik tek metelik bile almadan… Sonuçta dışarıda savaşırken içimizde yeniliyoruz çözümsüzlüğümüze!


Vatana giren düşmandan kıyaslanmayacak kadar tehlikeli iç düşmanlar… En kısa yoldan insanı ölüme sürüklüyor. Bir çocuk kadar cesaretimiz yok bunu söylemeye ve örnek olmaya da maalesef. Çocuğun bu marifeti bize mizah oluyor, ağlanacak halimize gülüyoruz işte. 


Savunma Sanayi, iç düşmanızı yok edecek silah üretemiyor maalesef…


Saffet Kuramaz

( İç Düşmanlarımızı Yenmek İçin Silah Üretilemiyor başlıklı yazı safdeha tarafından 2.04.2021 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.