Baş Örtüsü Kimlerin Örtüsü – 4. Bölüm --
BAŞ ÖRTÜSÜ KİMLERİN ÖRTÜSÜ – 4. BÖLÜM --
Evet, bugün de Hristiyanlıkta başörtüsü veya tesettür var mıdır? İncil’de
başörtüsü ile ilgili ayet var mıdır? Konusunu ele alacağız.
O halde en önemli soruyla başlayalım: ‘’İncil’de başörtüsü ile ilgili ayetler var mıdır, yok
mudur?’’
Cevap: Hem vardır hem yoktur.
Kafanız karıştı mutlaka. Nasıl hem vardır hem yoktur?
Açıklayayım:
Matta İncilinde yoktur.
Markos İncilinde yoktur
Luka İncilinde yoktur
Yuhanna İncilinde yoktur.
Yoktur çünkü bu dört İncil'de de Hz. İsa’nın doğumundan, Hıristiyan inancına göre
çarmıhta öldürülmesine kadar olan hayatı anlatılır.
‘’Eee dört İncil’in dördünde de yoksa demek ki yokmuş.’’ Dediğinizi duyar
gibiyim.
İyi de bugün gidip piyasadan ister Katolik, ister Protestan, ister Ortodoksların ellerinde bulunan İncil'i alın, göreceksiniz ki İncil sadece
Matta-Markos-Luka-Yuhanna İncilinden ibaret değildir. Bir İncil kitabının
içinde ayrıca şu bölümler de vardır: 1- Elçilerin işleri 2- Romalılar 3- I. Korintoslular 4- II.
Korintoslular 5- Galatyalılar 6- Efesoslular
7- Filipililer 8- Koloseliler 9- I.
Selanikliler 10- II. Selanikliler 11- I.Timeteos 12- II. Timeteos 13- Titus
14- Filimon 15- İbraniler 16- Yakup’un Mektubu 17- Petrus’un Mektubu I 18- Petrus’un Mektubu II 19- Yuhanna’nın Mektubu 1 20- Yuhanna’nın mektubu II 21- Yuhanna’nın Mektubu III 22- Yahuda’nın Mektubu 23- Vahiy
Görüldüğü gibi bir İncil Kitabının içinde Matta-Markos, Yuhanna, Luka İncili
dışında 23 bölüm daha vardır. İşte bu bölümler de Hıristiyan dünyası için
bağlayıcı olmalıdır yoksa niçin kapağında ‘’ İncil’’ Yazan bir kitabın içinde
olsunlar ki? Mesela bizim Kur’an-ı
Kerimimizde ‘’Hz. Ebubekir’in Mektupları,
Ömer’in öğüt ve nasihatları Osman’ın
telkinleri, Ali’nin İlmi’’ gibi bölümler yoktur. Çünkü Kur’andan bir parça olmazdı eğer böyle
bölümler olsaydı. Hıristiyan alemi ise diğer 23 bölümü İncil’den birp arça
görmüşler ki İncil'e almışlar.
Velhasılıkelam İncili sadece Matta, Markos, Yuhanna, Luka İncilinden ibaret
görüyorsanız (ki değil) bu takdirde İncil’de baş örtüsü ile ilgili hüküm
yoktur. İncili diğer 23 bölüm de dahil bir bütün olarak görüyorsanız (ki
öyledir) İncil’de baş örtüsü ile ilgili hüküm vardır. Nasıl mı?
İncil’in Korintliler I. Bölümünde Aziz Pavlus
Korintlilere yazdığı mektubunda aynen şöyle diyor: ( 1. Mektubun 11. Bab’ı )
1-Ben Mesih’i örnek aldığım gibi siz de beni örnek alın. 2- Her durumda beni
hatırladığınız ve size öğrettiğim öğretileri aynen koruduğunuz için sizi
övüyorum. 3- Ama şunu da bilmenizi isterim. Her erkeğin başı Mesih, kadının
başı erkek ve Mesihin başı Tanrıdır. Tanrının başıdır. 4-Başı örtülü olarak dua
eden ya da peygamberlik eden ( İrşad eden, vaaz eden ) her erkek başını küçük düşürür. 5-Ama
başını örtmeden dua eden ya da peygamberlik eden her kadın, başını küçük
düşürür. Böylesinin, başı tıraş edilmiş bir kadından( Tıraş edilmiş kadın:
Fahişe ) farkı yoktur. 6- Eğer kadın örtünmüyorsa saçını kestirsin ama kadının
saçını kestirmesi ya da tıraş ettirmesi ayıpsa başını örtsün. 7- Erkek
başını örtmemelidir çünkü erkek tanrı benzeyişinde olup tanrı yüceliğini yansıtır. 8- Çünkü erkek kadından
değil, kadın erkekten yaratıldı. 9- Erkek kadın için değil, kadın erkek için
yaratıldı. 10- Bu nedenle ve melekler uğruna( Melekler uğruna: Ahlak ve
düzen uğruna ) kadın, bir yetki işareti olarak başını örtmelidir. 11- Ne var ki Rab’de ne kadın erkekten ne de
erkek kadından bağımsızdır. 12- Çünkü kadın erkekten yaratıldığı gibi erkek de
kadından doğar ama her şey tanrıdandır.
13- Siz kendiniz karar verir, kadının örtüsüz başla dua etmesi doğru mu? 14- Doğa bile size erkeğin uzun saçlı
olmasının kendisini küçük düşürdüğünü ama kadının uzun saçlı olmasının
kendisini yücelttiğini söylemiyor mu? 15- Çünkü saç, kadına örtü olarak
verilmiştir. 16- Bu konuda çekişmek isteyen biri varsa şunu bilsin ki bizim
ya da tanrının topluluklarının başka bir geleneği yoktur.
Yukarıdaki metinde görüldüğü gibi İncil'de kadınların başlarını örtmesi diye bir
şey var. Hatta dahası kadın yaratılışı sebebiyle başını örtmelidir İncil'e göre.
Dikkat edilecek olursa erkeği küçük
düşürecek olan başı örtmenin kadını yücelttiğinden bahsedilmiştir. Dahası erkeğin
kadın için değil, kadının erkek için yaratıldığı da ifade edilmiştir. Ayrıca
dikkat edilecek olursa kadının erkten yaratıldığı inancı Hıristiyanlığın din kitabında da gayet açık ve
net bir şekilde ifade edilmiştir Musevilikte olduğu gibi.
Yani bizim bazı kendini feminist sanan yosmalarımızın sandığı gibi kadının
erkekten yaratıldığı iddiası ( veya inancı ) Müslüman Türklerden daha önce o yere göre sığdıramadıkları Avrupa’nın
Hıristiyan dünyasına ait. Dahası bizim
kitabımızın hiç bir ayeti ‘’ Erkek kadın için değil kadın erkek için yaratıldı’’
Demez. O bakımdan ‘’ Ben senin kaburga
kemiğinden değil, sen benim vajinamdan çıktın’’ Sloganını biz Müslümanlardan
önce her şeyini taklit ettikleri Avrupa Hıristiyanlarına söylesinler.
Evet, özetle söyleyecek olursak
Hıristiyanlıkta da örtünme ve baş örtüsü var. Hatta kurallara tam olarak
uyanlarda bizlerden çok daha fazla var. Mesela 1960 li yıllarda İstanbul-
Balat’ta, Fener’de pek çok Rum komşumuzun çarşaf giydiklerini hatırlarım. Biz Müslüman-Türkler çoktan atmıştık, onlar devam ediyorlardı.
Mesela Kendilerini Hz. İsa ile evli
olarak gören ya da Hz. İsa tekrar yer yüzüne döndüğünde onunla evleneceklerine
inanan bakire rahibeler tesettürde bizim en en türbanlı kızlarımızı on kez
sollar. ( Bizim Türbanlı kızlarımıza artık tesettürlü demek için bin şahit
gerekiyor; o da işin ayrı bir tarafı.
Maalesef pek çoğu ambalajlı meyve
gibi.)
Şimdi denilebilir ki ‘’ Madem Hırisitiyanlıkta örtünme baş örtüsü var o halde
hani? Neden örtünmüyorlar? Hatta kiliselere bile başları açık gidiyor
kadınlar.
Bugün Hıristiyan kadınların kiliselere bile başları açık girmeleri
Hıristiyanlıkta baş örtüsü diye bir şeyin olmamasından kaynaklanmaz. 16.
Yüzyıldaki Reform hareketlerinden sonra
kadınlar, biraz da kiliseye başkaldırının bir ifadesi olarak ve dahi yeni
ortaya çıkan mezheplerin hoş görüsü ile
baş örtüsünü bir attılar, pek çoğu bir daha da kafalarına takmadı. Ama her şeye rağmen özellikle Ortodoks
Hıristiyan Dünyasında bazı kadınlar – fotoğraflarda da gördüğünüz gibi – biz
Müslümanlardan daha tesettürlüdürler ama
bizlere Hıristiyan Avrupa’nın hep çağdaş (!) yüzü gösterildiği için bu çağ dışı
(!) Hıristiyanları görmeyiz.
Şimdi şu sorulabilir: 3. Yüzyıldan 16.
Yüzyıla kadar örtünmeye sıkı sıkıya bağlı olan Hıristiyan kadınlar niçin 16.
Yüzyılda örtüyü attılar?
Bunun sebebini açıklamak apayrı bir yazı dizisi hazırlamayı gerektirir ama çok
kısa şekilde özetleyeyim:
İranlı hatunlar kendi ülkelerinde başlarını açabilirler mi? Hayır.
Bizim ülkemizde ise sadece başlarını açsalar öp de başına koy, her
yerlerini açarlar.
Şeriatla yönetilen Suudi Arabistan’da kadınlar saçlarını açabilirler mi? Hayır,
ama Ülkenin veliaht prensinin
karıları Bahama adalarında bikiniyle
denize girer.
Yani efendim kadınların – sanırım- fıtratında var olan kendisini beğendirme,
adından söz ettirme herkesi kendine
hayran bırakma duygusu az bir açık kapı bulduğu anda en ummadığınız patlamaları
yapabiliyor. Hatta bazen kelleyi kaybetme pahasına..
Hıristiyan Avrupa’da özellikle Katolik ve daha çok da Protestan dünyasında olan
da budur. Tabii ki olayda Reform hareketleriyle Papa efendinin sesini kısmış
olmanın da rolü büyüktür. Papa ya da
rahipler artık eskisi gibi kafalarına uymayan özellikle kadınları aforoz
edemiyorlar ve işin can alıcı kısmına gelelim:
Bugün Avrupa’nın büyük bir çoğunluğu
Hıristiyan filan değil ya deisttir ya da ateist... Hıristiyanlık nostaljik anı olarak kalmıştır. Sadece
Müslümanlara karşı bir harekat
başlatılacağı zaman ABD eski başkanı
Bush gibi ‘’ Haçlı Seferini Başlatıyorum ‘’ denilmek suretiyle
hatırlanır Hıristiyan oldukları.
Bugün özellikle Avrupa’nın Katolik Hıristiyanları için Hıristiyanlık sadece ve
sadece Müslümanlara karşı birlik olmak gerektiğinde sarıldıkları sair zamanda
sallamadıkları bir inançtır. Kısacası en azından Katolik Dünyası için
Hıristiyanlık çökmektedir.
Evet, kala kala İslamiyet ve baş örtüsü
kaldı. O da gelecek bölümde inşallah.
(
Baş Örtüsü Kimlerin Örtüsü – 4. Bölüm -- başlıklı yazı
Sami Biber tarafından
19.04.2021 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.